Bölüm 1 / Prolog

3.6K 72 19
                                    

Hikaye 9 Ağustos 2014 tarihinde yayınlanmaya başlamıştır. Tüm Hakları bilgisayarımın "Müzikler" dosyasının içinde saklıdır.

İlk bölüm canımcım ve sevgilim @rengin'e. Seni seviyorum bitanem!

Umarım severek okursunuz. İyi okumalar!

Camın önünden kalktığımda sırtımı duvara yasladığımdan çıkan keskin göçük izini ve acıyan omurgalarımı düşündüm. Ardından kendime çektiğim bacaklarımı esnettim. İçerden annemin yemeğe çağrış sesini duydum.

"Caroline, yemek hazır hayatım!"

Ofladım ve yemekten önce almam gereken haplarımı aldım, suyu içerken gözlerimi kapattım. Telefonumu kontrol ettim ve hole çıktım. Annemin hazırlamış olduğu masaya baktım ve gözlerim hayretle açıldı. Masanın ortasında kocaman bir hediye paketi vardı. Anneme baktığımda gülümsüyordu.

"Anne? Bu masanın üzerinde duran kocaman hediye paketi ne?"

Annem tek kaşını kaldırdı ve ellerini beline koydu. Tam bir şey söylemek için ağzını açtığında dış kapının açılan kilit sesi annemi sözünü başlamadan bitirmek zorunda kaldı.

Kapıdan içeri girer girmez boynuna atladım. Bana sarıldı ve yüzünü saçlarıma gömdü. Kulağına fısıldadım; "Seni özledim."

Beni belimden tuttu ve havaya kaldırdı. Düşmemek için bacaklarımı beline sardım. Bu hareketimle şaşırmış olacak ki birkaç saniye duraksadı. Yüzüne baktım. Ağzı küçük bir 'o' şeklini almıştı. Tam bir şey söyleyecektim ki benim söyleyeceklerimi onun lafı kesti. "Bende seni özledim."

Gülümsemem yüzüme daha da yayıldı. Tam dudaklarına uzanıyordum ki beni durduran arkadan kollarıma tutunan bir çift el oldu.

"Tatlım, iyi misin?" Konuşan annemdi. Kollarımdan tutmuştu. Kapıya baktığımda kapıdan anahtarı çıkarmaya çalışan babamı gördüm. Daha gördüklerimin etkisinden çıkamamış olacağım ki babamın 'Ben geldim!' nidalarını duyamamıştım. Bunu her seferinde yaptığı için biliyordum.

"İyiyim annecim." Yalan söylüyordum. Ayakta bile duramayacak kadar kötüydüm. Gördüklerimin gerçekçiliğini düşünüyordum. "Şeyy benim lavaboya çıkıp ellerimi yıkamam lazım. Çok terledim, o yüzden" Cevap beklemeden merdivenlere koştum. Arkamdan baktıklarına emindim. Yaklaşık 15 dakikada çıkmazsam kapıya geleceklerinden de emindim.

Banyoya girdim. Kapıyı kilitledim. Aynadaki aksime baktım ve gülümsedim. Gülümsememin nedenini bilmiyordum ama iyi hissettirdiği kesindi. Gülümsememin yerini koca bir somurtma aldı. Deliriyordum.

Fısıltı şeklinde bağırdım. "Deli değilim ben!"

Kapı tıklatıldı ve kolu aşağıya çekildi. Açamayınca biri üstüne yüklendi. Açılmaya çalışılan kapı kırılma safhasındaydı. "Kapıdaki her kimse içerdeyim ve yüzümü yıkıyorum."

Kapı zorlanılmayı bıraktı ve uzaklaşan ayak sesleri duyuldu. Ellerimi lavaboya yasladım ve ofladım. Kapıya yürüdüm ve kilidi açtım. Aşağıya inerken tişörtümü silkelemeye devam ediyordum. Bir anda burnuma sigara kokusu doldu. Kafamı çevirdim ve odamın girişine baktım. Kimse yoktu ama koku oradan geliyordu.

Pencerem açıktı. Camın kenarına baktığımda söndürülmüş bir sigara gördüm. Sigarayı elime alırken o erkeksi koku burnuma doldu. Koku çok tanıdıktı. Tam bir sigaradan sigara kokusu hariç nasıl bu kadar yoğun erkeksi koku yayılabilir derken arkamdan geçen ve bir rüzgar gibi yayılan o koku yeniden beni korkutmaya yetti. Ani bir hareketle arkamı döndüm. Tek görebildiğim grimsi bir duman oldu.

Bu sefer banyoya gidiyordum.

Banyoya girince daha az önce girdiğim ve kesinlikle fark etmediğim lavabonun kenarında duran kül tablasını görmüştüm. Tuhaf olan şuydu ki; evimizde kimse sigara içmiyordu. Annemin süs niyetine kullandığı tablalardan biri banyoya nasıl çıkmış olabilirdi?

Şu anki duygularım o kadar karışıktı ki ne yapmam gerektiğini bile kestiremiyordum. Belimdeki el ile arkamı dönerken çığlık atmaya hazırlanıyordum.

Banyoda arkama dönerken gülümsüyordum. Bu beni korkutmalarına bir son vermeliydi.

Homurdandım. "Çok kötüsün Cam. Her seferinde beni korkutmaktan zevk alıyorsun."

Gözlerini devirdi ve o çapkın ve beni benden alan sırıtışını yüzüne yerleştirdi.

"Hıım, memnun değilsin anlaşılan. Oysa ki ben o korktuğunda yüzündeki ifade için ölebilirim."

Resmen dalga geçiyordu işte! Somurttum ve belimdeki ellerinden kurtulmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım, çünkü beni bırakmadı.

"Tamam Cameron. Oyun bitti, bırak da gideyim."

Onaylamaz bir ses çıkardı.

Yanımdan gelen düşme sesi beni kendime getirdi. Yanıma baktığımda kül tablası yere düşmüş ve küller yere saçılmıştı.

BSN; Tatlımlaar, umarım severek okumuşsunuzdur. Emeklere bir küçük yıldız gerekiyor değil mi? Oy vermeyi unutmayın!

DeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin