Bölüm 8 / Kavga.

449 18 2
                                    

Multimedya Cağnım Cameron'umuz! Şarkımız ise Eric Saade- Till I Break! Şiddetle öneririm.

İyi Okumalaar!

Anessa’nın odasına doğru yürürken bunun doğru olup olmadığını düşünüyordum. Yaptıklarını Cameron’la ‘dengesizlik’ olarak adlandırıyorduk. Kapıyı çalıp, onunla konuşacaktık. Daha doğrusu konuşacaktım. Kapıyı çalmak için elim havada duruyordu. Son kez Cameron’a baktım. Güven verici bir gülümsemeyle eli elimi tuttu ve kapıyı çaldı. Hala elimin üstündeki eline bakarken içimden küçük bir titreme geçmişti. Elleri sıcacıktı ve cidden çok yumuşaktılar. Cameron elini sakince geri çekti ve dinlemeye koyuldu.

İçerden hiçbir ses gelmemişti. Kaşlarımı çatıp kapıyı tekrardan tıkladım. Yine ses gelmeyince arkamı dönüp Cameron’a baktım.

“İçeri girebilir misin?” dedim fısıltı şeklinde. Gözlerini kısıp bana baktı.

“Bunu yapmamı istediğinden emin misin?” Soruma soruyla cevap veriyordu. Eğer bir şeyi bir kere söylediysem yapması gerekirdi. İkiletilmeyi hiç sevmezdim.

“Gir içeri Cam!” Başını sallayıp bir duman bulutu olarak kayboldu. Derin bir nefes aldım ve kulağımı kapıya dayadım. İçeriden hiçbir ses gelmemesine rağmen sesli nefes alış-verişler duyuyordum. Zaten duyduğum tek şey de buydu. Sonra biri arkamdan kolumu çok sert bir şekilde dürttü. Tuttuğum nefesimi sesli bir şekilde dışarıya verirken hızlıca arkamı döndüm.

“Başkalarının kapısını dinlemek çok yanlış bir davranış minik dudaklım.” dedi sessizce Antony.

Dişlerimi sıkarken, “Bana bir daha asla ve asla minik dudaklım deme. Asla.” dedim gözlerimi kısarak.

Elini dudaklarıma attı ve,” Ama dudakların çok minik ve sinirlenince daha da minikleşiyorlar.” dedi sırıtarak.

O benimle dalga geçmekten dört köşe olmuştu, ben ise sinirden çatlıyordum.

Tam bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ki içeriden bir düşme sesi ardından ise Anessa’nın çığlığı gelmişti. Anton’la birbirimize baktık ve Anton beni iterek kapıyı açmaya çalıştı. Fakat sadece çalıştı. Açamadı. Ben ona gülerken boğazından zorlanma sesi geldi ve omzunu kapıya yaslayıp kapıyı itti. Kıkırdamam kahkahaya dönerken Anton kapı deliğine eğildi ve kapıya sessiz bir küfür salladı.

“Anessa! Şu lanet olası kapıyı aç!” Anton bağırırken Cameron’un içeride olduğu aklıma geldi. Aklımdakileri topladım ve elimi saçlarıma koydum. Elime gelen metal tel toka bana bir fikir verirken, Cameron için endişelenmeden duramıyordum.

Tel tokayı kafamdan çıkardım ve Antona bıçak getirmesini söyledim. Anton arkasını döner dönmez “Buldum!” dediğinde kapıya eğilmiştim.

Anton sözlerine devam etti. “…İyi de bunun burada ne işi var?”

Bu sözlerinde gülerken bıçağı anahtar deliğine soktum ve hızlıca ittim. Anahtar küçük bir şangırtı eşliğinde yere düşerken ağzımdaki tel tokayı aldım ve tek gözümü kırpıp tel tokayı anahtar deliğinde olan minik çıkıntıya takarken Anessa’nın şiddetli nefesini daha da net duyuyordum. İçerden ne çıkacağını gerçekten merak ederken geri çekildim ve tel tokayı aşağı ittirdim. Kapının ‘klik’ sesiyle açılmasıyla yüzümdeki zafer dolu gülümseme eş zamanlı olmuştu.

Anton kapının kolunu tutmadan kapıyı ittirdi. Bu sırada hala yerde olan ben Anton’un hızlı hareketiyle popomun üzerine düşmüştüm. Söylenerek kalktım ve odada Cameron’u aradım. fakat odada gördüğüm iki şey vardı. Birincisi yere düşmüş bir biblo, ikincisi köşede ağlayan Anessa.

DeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin