BÖLÜM-10

3.9K 302 45
                                    

Y/N: Merhabalar^ Ben hayırsız yazarınız. Bölümleri geç attığım için özür dilerim bilgisayarım yanımda değildi ve telefonla yazmak gerçekten çok zordu. Yine de okuduğunuz için çok teşekkür ederim hepinizi seviyorum:3 (belkibirazdahayorumyaparsanızçoktatlışolabilir,baskıyok,kesinlikleyok)

SHADOW

BÖLÜM-10

Karşısındaki çocuğa baktı Baekhyun. Duyduğu şeylerden sonra kendine bir süre gelemese de, şu an onun dediklerini kavrayabilmişti. Chanyeol’un ona olan ilgisini biliyordu fakat böylesine cesaretle söyleyebileceği aklının ucundan bile geçmezdi.
‘’Ne?’’ Dedi şaşkınca. Chanyeol ona bakarken gülümsedi. O pis gülümseme değildi, aksine saf mutluluk akan bir gülümseyişti bu.
‘’Seni seviyorum.’’Ağzından çıkanların karşısındaki çocuğa etkilerini göremedi. Baekhyun heyecanla kıpırdanırken, az kalsın Sehun’la birlikte olduğunu unutuyordu.
‘’Az önce deiklerine bakılırsa, sen de beni seviyorsun.’’ 
Chanyeol, sesini diğerine duyurduğunda, Baekhyun silkelenerek kendine geldi.
‘’Ne dediğin hakkında hiçbir fikrim yok, Chanyeol.’’ Dedi soğukkanlılıkla. Chanyeol’den kurtulmayı dileyerek ona bakarken, diğerinin muzip ifadesini gördü.
‘’Seni duydum.’’
Kısa olan, inkar etmeye devam etmeye karar verdi. Daha hazır değildi. Tanrı aşkına, onun bir sevgilisi vardı!
‘’Demek ki yanlış duymuşsun.’’
Chanyeol, karşısındaki kıvranan çocuğun nasıl bir psikoloji içinde olduğunu düşünerek, onu rahat bırakmaya karar verdi. Baekhyun nasıl olsa ona gelecekti.
‘’Ah, sanırım yanlış duydum.’’dedi. Kısa olan gözlerini büyüterek ona baktığında, Chanyeol ona yaklaştı. Gerilemeye fırsat bulamayan Baekhyun, yüzüne doğru gelen ele çaresizce baktı. Chanyeol, elini onun yanağına değdirdi ve arkasını dönmeden önce Baekhyun’u olduğundan daha da heyecanlandıracak cümleleri söyledi.
‘’Bir gün bana geleceğini umuyorum Baekhyun. O zamana kadar, seni izleyeceğim. Aynı gölgen gibi.’’
--------
‘’Hyung!’’
Eve gelir gelmez, kardeşinin seslenmesiyle bacaklarını o tarafa yönlendirdi. 
‘’Efendim Jongin.’’dedi bıkkınlıkla. Şu an onu çekecek havasında değildi. Özellikle düşünecek daha önemli konular varken.
‘’Chanyeol’den mi hoşlanıyorsun?’’
Baekhyun, kardeşinin ani sorusuyla neye uğradığını şaşırdı. Önce Xiumin sonrada Jongin farketmişti. Bu kadar belli ediyor olamazdı.
‘’Ev-Hayır. Ne-Nereden çıkardın b-bunu?’’
Kekelediği için kendine küfrederken, Jongin gözlerini sevgilisi kadar büyütmüş bir şekilde bakıyordu.
‘’Şaka yapıyor olmalısın!’’dedi. İnanamıyordu. Bir ay önce ondan ölesiye nefret eden abisi şimdi ondan hoşlanıyor olamazdı. Baekhyun, ona umutsuzca bakarken Jongin de dehşete düşmüş bir şekilde ona bakmaya devam etti. ’’Şaka yaptığını söyle hyung.’’
‘’Ondan hoşlanmam o kadar da kötü değil.’’dedi mırıldanarak. Jongin, onun ateşini ölçmeye çalıştığında elini itti.
‘’Senin sevgilin var biliyordun değil mi?’’dedi karamsarlıkla Jongin. Baekyun, oturduğu yerden hızla kalkıp odasına yürümeye başladı.
‘’Biliyorum gerizekalı, bu işten nasıl sağlam çıkacağım onu düşünüyorum.’’
--------
Sehun’a göre, bu teklifi geri çevirmemesi gerekiyordu. Ama yılllardır sevdiğiniz biri size hoşlandığı kişiyi kıskandırmak için sevgili olmayı teklif etse, siz de kabul etmezdiniz. En azından Sehun öyle dşünüyordu. 
Oturduğu bar taburesinden atladı ve arkasında hayal kırıklığı yaşayan bir Luhan bırakarak bulunduğu yerden çıktı. Onu üzmeyi kesinlikle istemiyordu ama kızıl saçlı çocuğu kıskandırmak için kullanılmak istemiyordu. Yolda dşünceleriyle boğuşurken, aklında Luhan’ın dedikleri vardı.
‘’Lütfen Sehun-ah, o benim olmalı. Lütfen.’’
Sinirle çöp tenekesini tekmeleyen çocuk, elleriyle saçlarını dağıttı. Ne yapacağını hala bilmiyordu. Bu işi bir yandan yapmak istiyordu çünkü Luhan’la sevgili rolü de olsa sevgili olmak harika olurdu. Birden bu düşünceyle arkasına döndü ve bara geri döndü. Luhan’ı hala otururken görünce rahatlamayla bir nefes aldı ve hızlı adımlarla ona ulaştı.
‘’Tamam, istediğin gibi olsun.’’
Luhan, en başta anlamasa da sonrasında Sehun’a kocaman bir sarılma verdi.
‘’Fikrini ne değiştirdi.’’
Sehun, acıyla gülümsedi.
‘’Biraz eğlenmek.’’
O gece planlarını konuşurken, aslında olan sevgilisi aklına gelmedi.
--------
KAISOO
Dans sınıfında birlikte öğretmeni beklerken, Jongin sevgilisine yapamadığı haraketlerde yardım ediyordu. Kyungsoo, daha sonrasında ona tatlı öpücükler veriyordu. Tabii bu sınıfa diğer öğrenciler gelene kadar sürmüştü. Bugün yeni öğretmen geldiği için herkes heyecanlıydı. Kyungsoo ve Jongin hariç. Çünkü onlar birbirlerine bakmakla meşguldü.
Kapı açılınca herkes nefesini tuttu ve giren kişiyi merakla süzdü.
‘’Merhaba ben Lee Taemin. Yeni dans öğretmeninizim. İyi geçinelim.’’
Jongin, ismi duymasıyla gözlerini Kyungsoo’dan çekip yeni öğretmenlerine baktı. Karşısında dikilen kişi, onun eski erkek arkadaşı olamazdı. Gergince ona bakarken, Taemin onun bakışlarını yakaladı ve neredeyse yüzü aydınlandı. O sırada Kyungsoo, gerilen erkek arkadaşına ve öğretmenine bakıyordu.
‘’Şimdi, esneme haraketlerinizi yapmaya başlayın.’’
Taemin, tüm sınıfa konuştuğunda, Jongin ondan gözlerini çekip küçük bedene yöneltmişti bile. Kyungsoo, ona anlamsızca bakarken, Jongin sırıtmaya ve haraketleri yapmaya başladı. 
İşkence gibi geçen dakikaların ardından, zil çalmasıyla Jongin Kyungsoo’yu tutup hızla oradan ayrıldı. Koşar adım okula ilerlerken, Kyungsoo tek kelime etmeden onu izliyordu. Birden arkadan gelen sesle durunca, Kyungsoo’nun küçük bedeni Jongin in sırtına çarpmıştı.
‘’Jongin!’’
Taemin’in sesiyle gerilen çocuk, yavaşça arkasına döndü ancak içinden Kyungsoo’nun öğrenmemesi için dua etmeye başlamıştı bile.
‘’Seninle karşılaşacağım aklıma gelmezdi.’’ Dedi parlak gülümsemesini onlara sunarken. Jongin gülümsemeye çalışırken Kyungsoo onun ne kadar güzel olduğunu düşünüyordu. 
‘’E-eh bende.’’dedi kısık sesle.Şu an Taemin’le konuşmak istemiyordu. Şu an sevgilisiyle rahat bir öğlen yemeği yemek istiyordu.
‘’Beni terkettikten sonra seni özlemediğimi düşünüyordum ama..’’ Taemin, Kyungsoo’yu atlayarak Jongin’e sarıldı.’’Çok özlemişim.’’
Kyungsoo, kendi tükürüğünde boğularak öksürmeye başladı. Taemin’e karşılık vermeden küçüğün sırtına vurmaya başlayan Jongin, ona sırıtan çocuğa aldırmamaya çalıştı.
‘’Ah, ben Taemin sınıfta dediğim gibi. Aynı zamanda Jongin’in eski sevgilisi.’’ Dedi muzipçe Kyungsoo’ya. Kısa olan ateş saçan bakışlarını ona çevirdi ve sevimsizz bir şekilde gülümsedi.
‘’Kyungsoo. Aynı zamanda Jongin’in ‘şimdi ki’ sevgilisi.’’ 
Taemin, kahkaha atarken, Kyungsoo’nun şirinliğine gülümsedi. O sadece Jongin’i kıskanan çocukla eğlenmek istiyordu. 
‘’Memnun oldum. Jongin, numaram hala aynı. Beni sonra ara.’’ Dedi ve onları geride bırakarak yürümeye devam etti.
Jongin, onun gidişini izledikten sonra sinirden kıpkırmızı olan sevgilisne döndü. Kyungsoo, gözleriyle onu aleşe verecekmiş gibi bakarken, beceriksizzce gülümsemeye çalıştı.
‘’Onu ararsan seni öldürürüm.’’dedi dişlerinin arasından. Chanyeol’un kardeşi olduğunu bu kadar belli edemezdi. Jongin korkuyla ona bakarken, küçük neşeli Kyungsoo yerine geldi ve ona döndü.
‘’Duş alıp yemek yiyelim sevgilim, çok acıktım.’’
Jongin, ona inanamayarak bakarken, Kyungsoo keyifle onu peşinde sürükledi.
-------
‘’AZ ÖNCE ONU ARAYACAĞINI MI SÖYLEDİN JONGİN.’’ 
Jongin, ondan bu sesin nasıl çıktığına anlam veremeyerek baktı. Biraz eğlenmek istiyordu. Ve işler olması gereken yoldan çıkmıştı.
‘’SANA SENİ ÖLDÜRÜRÜM DEMİŞTİM.’’diye tekrar kükredi Kyungsoo. Ona inanamıyordu. Daha önce onu tehdit etmişti. Aptal Jongin.
‘’S-sevgilim be-‘’
‘’Kes sesini.’’ Dedi biraz daha sakin olmaya çalışarak. Çünkü parktakiler ondan biraz ürkmüş görünüyordu.
‘’Açıklamama izi-‘’
‘’Sana kes sesini dedim.’’
Açıklama çabaları işe yaramazken, Kyungsoo ona gözleri dolu bir şekilde baktı. Jongin bunun sinirden mi yoksa üzüntüden mi olduğunu anlayamadı.
‘’Senin için bu kadar mı değersizim, dinlemeyecek kadar umursamıyor musun beni?’’dedi kırık bir sesle. Gözlerinden akmaya başlayan yaşı silmeye çalışan çocuktan uzaklaştı.
‘’Sevgil-‘’
‘’Bu üzüyor, lanet olsun bu üzüyor Jongin!’’ 
Jongin’in gözleri dolmaya başladığında Kyungsoo ayağa kalktı.
‘’Bana biraz zaman ver.’’
Yaptığı şaka onları bu duruma düşürürken, Jongin kendine küfretti. Gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı bile.
‘’Lütfen din-‘’
‘’Düşüneceğim Jongin. Belki abartıyorum ama lütfen zaman ver.’’ Dedi ağlayarak. Karşısındaki çocuğa batı ve hafifçe kafa salladı. Kyungsoo, onu orda parçalanmış bir şekilde bırakıp eve doğru yol aldı.
-------
‘’Jongin, neyin var ?’’
Baekhyun, eve geldiğinde ağlayan kardeşi karşılamıştı onu. Gözleri kıpkırmızı ve elinde bir peçeteyle ona bakıyordu.
‘’Kyungsoo biraz zaman istedi.’’dedi kısık sesiyle. Baekhyun onu oturtup olanları baştan anlatmasını istedi. Jongin olanları anlatırken daha çok ağlamaya başlamıştı. Bitirdiğindeyse Baekhyun onun göz yaşlarını şefkatle sildi.
‘’Üzülme bebeğim, biraz düşünmesine izin ver. Sana dönecektir.’’dedi Baekhyun ona sarılırken, küçük kardeşinin böyle üzülmesi onu da üzüyordu. Saçlarını okşamaya başladı yavaşça.
‘’Dönecek, değil mi hyung?’’
Baekhyun onun yüzünü kaldırıp gülümsedi ve başını salladı.
‘’Dönecek, sana söz veriyorum’’
Jongin başını tekrar abisinin göğsüne yasladı. Baekhyun onun saçını okşarken, Kyungsoo’unun düşünme işlemini kısa tutmasını diledi. Yaklaşık bir saat sonra kardeşi sakinleşip uyuduğunda nefes almak için dışardaki parka gitmeye karar verdi. Kaktı ve küçüğün alnından öpüp dışarıya çıktı.
---------
‘’C-chanyeol, sen mi geldin?’’diye fısıldadı Kyungsoo. Chanyeol, onaylamak için bir mırıltı çıkartıp onun yanına doğru yaklaştı.
‘’Benimle konuşmaya mı başladın?’’
‘’…’’
Kardeşini gördüğünde, dehşete düşerek yanına hızla oturdu. Onunla konuşuyor olması şu an önemli değildi.
‘’Bu halin ne böyle?’’diye sordu gür sesiyle. Diğerinin burnu ve göleri kıpkırmızıydı. Zihinsel olarak tamamen çökmüş hissediyordu ve etrafı peçetelerle çevriliydi.
‘’B-ben biraz düşünmeliyim sanırım.’’
Chanyeol, dikkatle ona baktı ve olayı anladığında gözlerindeki kıvılcımlar arttı.
‘’Jongin bir şey mi yaptı?’’diye sinirle soludu. Kyungsoo ona korkarak bakarken kafasını salladı.
‘’Hayır, yapmadı. Ona zarar verme.’’
Chanyeol, biraz daha sakin bir şekilde ona bakmaya devam etti.
‘’Sadece biraz zamana ihtiyacım var.’’dedi fısıltıyla. Gözlerinden akan yaşları silerken Chanyeol’un ona üzgünce baktığını gördü ve içinde kardeş olduklarına dair bir dürtü uyandı.
‘’S-sana sarılabilir miyim?’’diye sordu umutla. Şu an birinr sarılmaya ihtiyacı vardı ve Chanyeol’e sarılmak istiyordu sadece.
‘’N-ne?’’
Şaşkınca ona bakan çocuk, kardeşinin sorusunu anlayamamıştı.
‘’Sana sarılabilir miyim, lütfen. Buna ihtiyacım var.’’
Chanyeol, mutlulukla onu kollarına çekerken, dolan gözlerini umursamadı. Kyungsoo, onun ‘abi güveniyle’ sarmalanırken, biraz da olsa sakinleştiğini hissetti.
Chanyeol, ilk kez ona sarılmanın verdiği mutlulukla ağzarken, diğeri kollarında uyuyakalmıştı bile. Kardeşini yatağına yarırıp evden çıkarken hala anın mutluluğunu yaşıyordu.
--------
Baekhyun, yavaşça ilerlerken bir sürü şey düşünüyordu. Chanyeol’lü şeyler özellikle. Onu seviyordu. Bunu kabul etmişti ve rahatlamıştı ancak Sehun aklını karıştırıyordu. Ondan ayrılma fikri biraz ürkmesine neden oluyordu ve neden olduğunu bilmiyordu. 
O sırada karşıdan duyduğu adım sesleriyle durdu. Diğer bedeni tanıyordu. Kalbi heyecanla atmaya başlarken onun da durduğunu farketti. Aradarında uzak bir mesafe yoktu çünkü birbirlerinin yüzlerini görebiliyorlardı. Sonrasında uzun olan ona yaklaştı ve aralarında daha fazla mesafe bırakmadı.
‘’Gözlerin kırmızı, sen de mi ağladın yoksa?’’dedi. Chanyeol, ona gülümserken mutluluğunu saklamaya gerek duymadı.
‘’Kardeşlerimiz için zor bir gündü, huh?’’dedi fısıltıyla. Ortam gitgide ısınırken, Baekhyun’da ona gülümsedi.
‘’Evet, öyleydi.’’Ona baktı ve hala açıklama yapmadığını hatırladı.’’Neyin var?’’
‘’Kyungsoo bana sarıldı.’’dedi. Bu basit bir şey gibi görünsede Baekhyun anlamını biliyordu ve Chanyeol’e mutlulukla baktı.‘’Bu çok güzel bir şey, aranızın düzelmeye başlamasına sevindim.’’
Baekhyun, gülümserken Chanyeol onun güzelliğinde kendini kaybetmeye başladı. Çok güzeldi. Kısa olan ona karşı yoğun bakışları farketti ve aynı şekilde diğerine bakmaya başladı. Chanyeol, elini onun yanağına koydu ve fısıldadı.
‘’Çok güzelsin, Baekhyun.’’
Daha sonrasında ikisinin de hissettiği sadece birleşen dudaklarıydı.

SHADOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin