BÖLÜM-5

4.7K 302 32
                                    




Sehun’la yaptığı güzel piknikten sonra Baekhyun evine doğru yavaşça yürüyordu. Bu sefer yanında Jongin olmadığı için biraz tedirgin hissetse de, adımlarını yavaşlatmadı ve aynı şekilde yürümeye devam etti. Aklında, gittikleri yer ve Sehun'un güzel gülümsemesi vardı. Hafifçe bir gülümseme yüzünde yerini alırken, aklının derinliklerinde onu rahatsız eden bir düşünceyle karşılaştı. 

Chanyeol'un ne zamandan beri düşüncelerine almıştı? Kafasını salladı ve evine vardı. Sessizce odasına doğru ilerlerken, kafasını oturma odasına uzattı ve kardeşinin orada olmadığını gördü. Jongin'in nerede olduğunu düşünürken, anahtar sesi ve kıkırtılar dikkatini kapıya vermesini sağladı.

"Hayır, Kyungsoo. Abimin evde olduğunu sanmıyorum." Baekhyun evdeydi. "Şey, peki. O zaman evinizde hırsız olabilir mi?" "Ne? Neden bahsediyorsun?" Jongin kafasını Kyungsoo'nun işaret ettiği yere doğru çevirince gergince gülümsedi. 

"Abi, evde miydin?" Baekhyun onlara doğru giderken kardeşinin ve yanındaki çocuğun yüzündeki ve üstündeki boyayı fark etti. 
"Evet. Bu haliniz ne böyle?" Jongin aldığı cezadan bahsetmesi gerektiğinin farkındalığıyla yüzündeki gülümsemesini olabildiğince gerdi ve göz ucuyla Kyungsoo'ya baktı. Kyungsoo, olacaklardan korkarcasına ayaklarına bakıyordu ve tam anlamıyla küçük bir çocuğa benziyordu.
"E-eh, ağaç boyarken oldu." Kardeşinin gerginliğini sezen Baekhyun kaşlarını çattı. Jongin ve ağaç boyama? "Oturun ve sen ne olduğunu derhal anlatmaya başla." Kyungsoo, Baekhyun'u incelerken Jongin elini tuttu ve onu oturma odasına götürdü.

"Şey, dans ederken derse geç kaldık ve öğretmen bizi cezalandırdı. Bizde cezadayken ufak bir oyun oynadık ve sonra bu oldu." üstünü ve yüzünü işaret etti." Daha sonra ben Kyungsoo'ya ondan hoşlandığım söyledim ve burası kesinlikle seni ilgilendirmez, yıkanıp üstünü değiştirebilsin diye onu eve çağırdı ve bam! İşte buradayız." 

"Tamam, ağır ol. Cezaya kaldın ve Kyungsoo üstünü değiştirsin diye buradasınız." Jongin ve Kyungsoo kafa salladı. "Cezaya kalmış olmanı tek konuşuruz ama Kyungsoo'nun kendi evi vardır bence." Baekhyun, Kyungsoo'ya baktı. "Evimde olmandan rahatsızlık duyduğumdan değil sadece meraktan soruyorum." Kyungsoo anladığına dair belirgin bir ses çıkardı ve konuşmaya başladı. 

"E-evim var ama evin içinde Chanyeol var. Ve ona gerçekten üstümü ve yüzümü anlatmak istemiyorum. Bunu yapanı bile dövecek kapasiteye sahip bir insan ve özellikle bunu Jongin'in yaptığını öğrenirse bu sefer onu cidden yaşatacağını sanmıyorum. Biliyorsun biraz garip biri." İçinden bilmez miyim diye geçirirken, Kyungsoo'ya bunu düşünebildiği için teşekkür etti. Banyonun yerini gösterip geri döndüğünde karşısında 3 yaşındaki Jongin'den başkası yoktu. 

"Dökül."

"Her şey dediğim gibi oldu. Ciddiyim." Baekhyun iç çekti. "Hoşlanma konusunu diyorum, salak." 

"A-ah, şey y-yani evet ondan hoşlanıyorum."

Jongin etrafını gözledi ve kısık sesle devam etti. "Oldukça fazla hemde."
"Peki o senden hoşlanıyor mu?" Tereddütle sordu Baekhyun. Küçük kardesinin platonik olmasını istemezdi. "Bilmiyorum. Sanırım. Tam olarak emin değilim ama olsun istiyorum." Tam o sırada banyonun kapısı açıldı ve Jongin o tarafa doğru yöneldi. 

"Kyungsoo! İstediğin bir şey var mı?" "Hayır teşekkür ederim Jongin. Sanırım gitsem iyi olacak, Chanyeol endişelensin istemem." Cümlenin sonuna doğru alaycı olmaya başlayan sesi Baekhyun'u güldürdü. "Bakıyorum da abini çok seviyorsun." Şakacı bir tavırla söylerken Kyungsoo'dan gelen ciddi cevapla afalladı. "Ondan nefret ediyorum." Karşısındaki şaşkın Baekhyun'a selam verdi. "Teşekkürler hyung. Şimdi gidiyorum.

" Jongin'de abisinden farklı bir tepki veremeyince Kyungsoo onun yanağına bir öpücük kondurdu ve kapıdan çıktı. Jongin ikinci şoku atlatırken Baekhyun mırıldandı. "Senden hoşlanıyormuş." ------------ "Bak bak. Kimler varmış burada." Chanyeol içeriye giderken arkasından gelen alaylı ses onu durdurdu. "Bu cesaretin nereden geliyor bilmiyorum Sehun." 

Yolunu Sehun'a doğru yönlendirirken, karşısındaki çocuğun alaylı sırıtışını dağıtma isteğini bastırmaya çalıştı. "Bilmem. Belkide Baekhyun'dan geliyordur. Bilirsin sana karşı koyuyor falan." Sehun, Chanyeol'e kafa tutmaya devam ederken, uzun olanın sinir katsayısı artmaya başlamıştı bile. "Kes.Sesini."

"Ah, yazık sana. Devcik Baekhyun onu sevmiyor diye üzüldü mü?" Chanyeol, kafede sorun çıkarmamak için büyük bir çaba harcarken, yumruk yaptığı ellerini Sehun'a geçirmemeye özen gösteriyordu. "Sana. Sesini. Kes. Dedim." Sinirle tısladı. Sehun, ateşle oynadığını bile bile sırıtmaya ve onunla uğraşmaya devam etti. "Sana intikam alacağımı söyledim Chanyeol." "Dikkat et Sehun. Kiminle karşı karşıya olduğunu bilmiyorsun." Konuşmaları sırasında, aralarındaki küçük bedeni fark edemeyen ikili, sesini duyduğunda da tepki vermedi. "Hey! Size diyorum!" Kolunun dürtüldüğünü hisseden Chanyeol, kafasını eğince küçük geyiği fartketti sonunda. Yüzünde oluşan gülümsemeyi silmeden Sehun'a döndü. "Merhaba Luhan." 

Sehun, diğerinin ismini duyunca, başını ona doğru çevirdi. Aşık olduğu çocuğa bakarken, devin keyifle kendini izlediğinden haberi yoktu. Luhan, Sehun'a doğru ufak bir bakış attı ve kafasını tekrar Chanyeol'e çevirdi. "Merhaba Chanyeol. Burada ne yapıyorsun?"diye cıvıldadı. Gözleri parlayarak cevabı beklerken, Sehun gözlerini ayaklarına yöneltip konuşmayı dinlemeye başladı. "Burası artık benim kafem Luhan, duymadın mı yoksa?" 

"H-hayır, duymamıştım. İyi oldu. Bundan sonra daha sık uğrarım o zaman." Söylerken göz kırptı ve Chanyeol'un gülümsemesi daha da yayıldı. "Her zaman kapımız açık." Luhan sevimli bir şekilde gülümseyip karşılık verdi. "Neyse, sen hep burada olduna göre bu son karşılaşmamız olmaz. İşim var, gidiyorum. Görüşürüz Chanyeol." kafasını kaldırıp Sehun'a baktı. "Oh, görüşürüz Sehun." İkiliyi arkasında bırakarak neşeli adımlarla yoluna devam eden Luhan, üzgün bir Sehun ve onun üzüntüsünden zevk alan bir Chanyeol bıraktığının farkında bile değildi.
"Ah, yazık sana. Sehunnie, Luhan onunla konuşmadı diye üzülüyor mu?" Aynı ses tonunu kullanarak onunla dalga geçen Chanyeol, Sehun'u üzüntüsüyle başbaşa bırakıp kafenin içine doğru yürüdü. Daha sonra Sehun'un kafeden hızla çıktığını gördü ve gülümsedi. Aptal çocuk. 

-------- 

"Ne var Chanyeol?" Peşinde köpek yavrusu gibi dolaşan Chanyeol, iş yapmasını engellemiyormuş gibi bir de sinirlerini bozuyordu.
" İşini doğru yapmıyorsun." Sinirle iç çekti ve hızla ona döndü. "İşimi nasıl yapacağımı sana sormadım. Hatırlatırım, ben bu kafede 2 yıldır çalışıyorum ve şimdiye kadar tek bir sorun bile çıkmadı." Chanyeol küçüğün sinirlenmesine kıkırdayarak cevap verdi. "Şimdi doğru yapmıyorsun ama." Baekhyun elindeki bezi masaya bıraktı ve Chanyeol'e olduğundan daha da sinirli baktı. "Benimle sorunun ne senin?"
"Hiç." 

Chanyeol daha ne kadar can sıkıcı olabilirdi ki? Ağzını açmış tam bir şey söyleyecekken, kafenin açılan kapısı dikkatini dağıttı. İçeri giren beden keyfini yerine getirmeye yetmişti. "Hey, Baek!" Sehun'u görmesiyle yüzüne yayılan sıcaklığı kapatmaya çalışan Baekhyun, ona doğru yürüdü. Arkasındaki dev umurunda bile değildi. "Merhaba Sehun." Sehun dışarıyı gösterdi ve konuştu. "Hazırsan gidebiliriz." Baekhyun kafasını salladı ve üstündeki önlüğü çıkartıp arkasına bile bakmadan dışarıya çıktı. 
Chanyeol, Sehun gelince Baekhyun’un tepkilerindeki değişikliklere hayret edip üzülürken, katlanmamış olan önlüğü katlayıp tezgâha koydu ve kafeyi kilitleyip çıktı. Nereye gittiği belliydi. Chanyeol'un kafasını dağıtması lazımdı ve bu onu her zamanki barına götürmeye yetti. ------- KAISOO "Emin misin Kyungsoo? Gecenin bu vakti dışarıya çıkmak pek sağlıklı görünmüyor." 

Telefondan gelecek cevabı beklerken, aslında onunla buluşmak istediğini söylemeye cesaret edemedi. "Evet, park zaten yakın. Lütfen Jongin 5 dakika." Kyungsoo ondan rica ederken Jongin hazırlanmaya başlamıştı bile. Küçüğü asla reddemezdi. "Tamam tamam. Geliyorum." "O zaman görüşürüz Jongin." Keyifle gülümseyerek hazırlanıp evden çıkan Jongin, abisinin eve geç geleceğine ilk kez bu kadar seviniyordu. Parka doğru yürürken etrafını kontrol etti. Chanyeol ona bulaştığından beri bu alışkanlığı olmuştu. Hafifçe bir şarkı mırıldanarak parka vardı ve onu bekleyen küçük bedeni gördü. "Kyungsoo!" Korkuyla yerinde zıplayan Kyungsoo, arkasına dondü ve ona seslenen bedene doğru yürüdü. 
"Jongin, geldiğin için teşekkür ederim." Elindeki poşet dikkatini çekerken, ona doğru gülümsedi Jongin. "Önemli değil. Elindeki ne öyle?" Kyungsoo poşeti ona doğru uzattı. "Şey, bunlar Baekhyun'un. Ona teşekkür ettiğimi iletir misin?" "Evet, tabii." Poşeti banka koydu ve devam etti. "Beni buraya çağırmanın nedeni umarım bu poşet değildir." Kyungsoo kıkırdadı ve Jongin'in gözlerinin içine baktı. "Hayır, sana söylemem gereken bir şey var. " 

Karşısındakinin kalbi hızla atmaya başlarken, gergince yerinde kıpırdandı. "Bugün söylediğin hakkında, şu hoşlanma mes-"
" O birden çıktı yani kusura bakma seni bu kadar az tanıyorken böyle bir şey demem çok saçmaydı yan-" Sözleri yarım kalırken, gözleri şaşkınlıkla açıldı. Normalde sözlerinin yarım kalmasına bu kadar şaşırmazdı ancak bunu Kyungsoo'nun nasıl kestiğiyle alakası vardı. Yumuşak dudaklar, dudaklarına değdiğinde ona karşılık veremeden geri çekildi. "Sorun değil, bende senden hoşlandım Jongin." 
------- 

BAEKYEOL 

Sehun'la yediği yemekten dönen Baekhyun, kapısının önündeki karaltıya baktı. Yaklaştıkça tanıdık gelen beden, onu şaşırtsa da, şaşkınlığı yerini meraka bıraktı. Uzun zamandır kapısına gelmeyen Chanyeol, şimdi kapısında hıçkırıyodu. İçki kokusunu alan Baekhyun, burnunu kırıştırarak yaklaştı. Hıçkırıklarının sebebini içki sanıyordu, yaklaştıkça içki değil, devin ağlaması olduğunu farketti. "Ne yapıyorsun?" Chanyeol, yaşlı gözlerini ona doğru çevirirken, onu gördüğüne mutlu olmuş bir gülümseme yerleştirmeye çalıştı. "Seni bekliyordum." Baekhyun, sıkıntıyla iç çekti. "Yine ne istiyorsun." Chanyeol ona yalvarırcasına bakmaya başladı. Bu konuşmanın nereye gittiğini merak eden Baekhyun, devin cevabını bekledi. "Baekhyun, beni sevdiğini söyler misin?"
Ağzı şaşkınlıkla açılan Baekhyun ne diyeceğini şaşırdı. "Ne? Sen ned-"
"Hayatım boyunca kimse beni sevmedi." Yere çöktü uzun olan. Baekhyun hala şaşkın bir şekilde ona bakıyordu. "Öz kardeşim bile benden nefret ediyor Baekhyun." diye fısıldadı. "Bari sen sev." Baekhyun, üzüntüyle Chanyeol'e baktı. İlk kez onu bu kadar çaresiz ve sevgiye muhtaç görüyordu. Bu ona karşı olan duygularını etkilemedi, cevabı karşısındakini daha da üzdü. Kalpsiz gibi görünse de, yapabileceği bir şey yoktu. 

"Özür dilerim Chanyeol, nefret ettiğim birine seni seviyorum diyemem." İçeriye girip kapıyı kapattığında, diğer çocuğunun hıçkırıklarının arttığını farketti. 

BÖLÜM SONU Y/N: Merhaba, yine bölümü geç attım sanırım .s ama telefondan yazıyorum ve bu bölümü düşünmeden yazdım biraz, hatalarım varsa çok özür dilerim beğenmeniz dileğiyle. Bu arada biraz daha yorum istesem çok mu olur çünkü bölümleri çok geç gönderiyorum benim için yorumlarınız çok önemli. Teşekkür ederim okuduğunuz için Seviliyosunuz^^

SHADOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin