Ravza saate baktığında çok heyecanlandı, Hamburg'a varması daha 5 dakika var. O ara önünde ki kadın yirmi dakika önce inmişti ve başka biri oturduğunu görünce "Kusura bakmayın ama Hamburg'a vardıktan sonra oranın hastanesine nasıl ulaşabilirim?" diye sordu ve yaşlı kadın "Bu otobüs geri Lübecke gidecek. Siz inin ve numara sekiz'e binin. Otobüsün üzerinde zaten Hamburg hastanesi yazıyor"
Teşekkür ettikten sonra vardığını fark etti ve kulaklığı çıkarıp çantasına koydu. Otobüs durdu indi ve ardından yaşlı kadın elinle numara sekiz'e işaret ederek son kez yardımda bulundu. Koşmaya başladı çünkü nezaman kalkacağına emin olamadı. Bindikten sonra ayakta kaldı, otobüs doluydu, oturma yeri kalmamıştı. Çantasını sımsıkı tutarak yolculuk başladı. Hamburg çok büyük bir yer, Cihad'ı görebilme ihtimalı olacağına pek emin değildi..
O ara Cihad hâla hastane odasındaydı çünkü babası telefon açmıştı orada beklesin diye. Tek başına eve gitmesi pek uygun görmedi ve o yüzden onu hastaneden alacağını söyledi. Bekleyince canı sıkılmaya başladı, biraz hava almak isteyince balkona çıktı. Dışarısı çok güzel. Hava serin ve hâla kuşların sesi duyuluyordu.. Karşıda ki türk bakkalı görünce, orda dolanan insanları seyretti..
Ravza çok şükür vardı. Otobüsten indikten sonra büyük Hastane karşısındaydı. Çok sevindi.. "Ben onu görürsem, ne diyecem ki? O beni görünce sevinecekmi.." Kafasında yeni yeni sorular oluştu. Ve içeriye girdi.. Resepsiyonu görünce oraya yaklaştı. Ama ne diyebilirdi ki? Soy ismini bilmiyordu Cihadın.. Ama yinede "Merhaba. Burda yaklaşık bir ay boyunca bir oğlan kalmıştı. Koma geçirdiğini söylediler. İsmi Cihad" söyleyince adam bilgisayarında araştırmaya başladı "Kusura bakmayın ama o bugün hastaneden çıktı. Odası boş." Ravza elini başına vurarak "Ahh kafam, keske önceden gelseydim buraya. Cihad gitmiş" diyerek oradan çıktı ve üzülerek hastanenin önünde ki merdivene oturdu. Ravza çok acıkınca sağ'a sola baktı, yiyecek almak için bir dükkan aradı.. Karşısında türk bakkalı görünce karşı tarafa yürüdü..
İçeriye girince baya kalabalık olduğunu gördü. Oraya buraya bakınacak pek ihtimal yok olduğunu görünce kendine küçük bir sandwich aldı, yanına da bir uludağ içecek. Beş dakika geçti, arkasına biri asıldığını hissedince tehlikede olduğunu fark etti.. "Bismillahirrahmanırrahim. Tek başıma Hamburg'tayım, başıma herşey gelebilir. Çabuk geri dönmeliyim" diyince "Hey sen!" diye biri bağırdığını duydu. Çok korktu ve çabukça kasaya yöneldi elindekilerini ödemek için. Ödedikten sonra koşarak Lübeck'ten gelen otobüsü aradı.. Uzaktan ses geldi "Hey sen, dur bir dakika!" Ravza daha çok korkmaya başladı, ağlamak üzereydi. Ne yapacağını bilemedi..
Ve bir an omuzuna biri dokundu "Bir dakika hanım efendi" diye seslendi. Korkarak gözlerini kapattı, her yeri titriyordu. "Ravza senmisin?" diye sorunca gözlerini açtı. Arkasını dönünce karşısında Cihadın durduğunu gördü. Hemen sarıldı.. Kalbi basbaya hızlı atıyordu, her yeri titriyordu. Cihad onun korktuğunu fark edince o da sımsıkı sarılmaya başladı.
"Seni korkuttuğum için özür dilerim. Korkma, ben burdayım."
Ravza utandı, sarılmayı bırakınca başını hemen yere eydi.. Cihad kafasını kaşıyarak "Senin Hamburg'ta ne işin var? Yalnızmısın?" diye sordu. "Evet" diyince ağzından başka bir kelime daha çıkmadı.. Ardından onun eline telefonu aldığını görünce şaşırarak Cihad'a baktı, acaba kimi arayacak diye.. "Alo Baba, sen beni hastaneden alma çünkü bir arkadaş geldi de. Ben bir kaç saat sonra evdeyim inşaAllah" konuşmayı bitirdi ve cebine koydu. Ravza hâla yere baktığını görünce "Sen ikindi namazını kıldın mı? Sanırım kılmadın, gel o arkada ki Camii'ye gidelim"
_______________________________
Sonunda karşılaştılar. Ama sanki Cihad onun Hamburg'ta olması pek sevindirmedi. Nedeni ne olabilir? Yorumlarınızı bekliyorum :)
☆ Hikayeyi devam okumak istiyorsanız, voting etmeye unutmayalım inşaAllah..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Helalim ol
Novela JuvenilBiz aşk dediğimizde, onlar şevhet olarak gördüler. Yani nasıl desem.. Her şekilde ulaşılabilir olduk, sosyal medya bizi bu duruma getirdi malesef.. Ve o yüzden özlemenin anlamı bilemez olduk. Mektuplar yazılmıyor, mesajlar atılıyor.. Yastık altında...