Saat geç oldu, ikindiyi kılamadılar ve akşam Namazı girmek üzere idi.
Aradan iki saat geçmiş, çarşının bütün sokaklarını aramışlar. Cihad bulararda olmalı, çünkü Namaz için Fatih Cami'ye girmiş sonuçta.. Ve telefonun hala kapalı idi, oradan da ulaşamadılar. Erkan tekrar onu aramak istediğinde, birden telefonu açık olduğunu gösterdi "Cihada ulaşabiliyorum, bir dakika bir dakika..." dedikten sonra sessizce "Alo.." sesi geldi kulağına.
"Kardeşim nerelerdesin, seni arıyoruz bütün gün. Lütfen yerini söyle, baban çok perişan halde şu an.. Nolursun yerini söyle...." diyince babası telefonu elinden aldı "Oğlum, kurban olduğum nolursun bize bunu yapma. Nerdesin yanına geleyim?"
Ravza ve arkadaşları da onları böyle görünce daha çok üzülmeye başladılar ve Ravza sessizce duâ etti ..
Allahım, sen Cihadı koru. Babası çok perişan, nolursun o bir yanlışlık yapmasın. Sen büyüksün Rahman olan Rahimsin bizlere yardım eyle...
Erkan telefon görüşmesini kapattıktan sonra "Bana hala nerede olduğunu söylemedi yaa... Off ne yapacaz şimdi" dedi ve Ravza "Şey belki Cami'ye gitmiştir, oraya bakalım" dedikten sonra Babası bir kaç saat önce gidip baktıklarını söyledi. Fakat son çağre olarak hızlı bir şekilde geri dönmeye karar verdiler. Ravzanın arkadaşları yollarını ayırmak istediğini söyledikten sonra "Tamam hadi görüşürüz kızlar, ben kuzenime daha yardımda bulunacam" dedi ve arabaya binip Fatih Cami'ye yetiştiler. Park ettikten sonra bir kaç adım attılar ve bi baktılar ki, Cihad Cami'nin önünde oturmuş bir ekmek arası döner yiyor. Babasını, Erkan ve Ravzayı görünce ayağa kalktı.. Babası başına dokunarak Allah'ım sana şükürler olsun dedikten sonra "Oğlum sen iyimisin? Ne yapıyorsun yalnız başına burada" dedi ve sinirden gülmeye başladı.
"Bilmiyorum baba. Ben hiç iyi değilim" dedikten sonra babasına sarıldı. Ravza göz yaşlarını tutamadı, hem üzüntünden hem de sevinçten ağlıyordu. Bir kaç dakika sonra beraberce içeriye girip Namazını kıldılar. Erkan, Cihad ve babası kıldıktan sonra dışarda Ravzayı beklediler.. Ardından o da geldikten sonra, babası "Kızım, senin ismin Ravzaydı demi?"
Ravza gülümseyerek "Evet Yusuf amca, ismim öyle" cevabı verdi. Cihadın kalbi küt küt atmaya başlayınca gülmeye başladı. Babası şaşkın bakışlarıyla "Ne oldu oğlum?" diye sorunca "Yok bir şey baba" olarak cevap verdi.. Ravza da Cihad'a bakarak sessizce gülmeye başladı, Cihad da Ravzaya bakınca, hemen utanarak yere baktı..
Erkan "Tamam amca hadi eve dönelim" diyerek ortamı bozmak istedi, babası bir şey fark etmesin diye..
"Subhanallah bu ne güzel gülüş böyle.. Kalbım bas baya hızlı atmaya başladı."
İşte bu aşk.
Babası teşekkür hediyesi olarak Ravza'ya cebinden 50 euro vermek istedi, fakat Cihad araya girerek "Baba ne yapıyorsun?" diyerek sessizce onun elini aşaya indirdi..
Düşündü düşündü, sonra da "Ravza kızım, sen bize evin adresini ver istersen, size misafirliğe geliriz bir gün inşaAllah"
Ravza sevinçten ne yapacağını şaşırdı, eli ayağına dolandı.. Cihad da tekrar gülmeye başlayınca, Babası onlara "Hayırdır gençler ne gülüp duruyorsunuz" diye sorarak merak etti..
[...]
_______________________________
Sonunda buldular onu, sonu eylenceli olsa da. Ve Babası Ravza dan ev adresini istiyor, bu herşey bir kader olabilir mi? Yorumlarınızı bekliyorum ..
☆ Hikayeyi devam okumak istiyorsanız, voting etmeye unutmayalım inşaAllah..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Helalim ol
Novela JuvenilBiz aşk dediğimizde, onlar şevhet olarak gördüler. Yani nasıl desem.. Her şekilde ulaşılabilir olduk, sosyal medya bizi bu duruma getirdi malesef.. Ve o yüzden özlemenin anlamı bilemez olduk. Mektuplar yazılmıyor, mesajlar atılıyor.. Yastık altında...