NEPENTHE Bölüm 14

1.4K 182 137
                                    

-James

Başım eğik bir şekilde oturuyordum, konuşmak isteme sebebi soruları olsa gerek, benim cevaplayamayacağım türden sorular. Yanıma daha da yaklaşıp önüme gelen saçları geriye çekti ve sarıldı. Bunu beklemiyordum kulağıma fısıldayarak bir şeyler söyledi, beni rahatlatacağını düşündüğü şeyler,

"Her şey geçecek, hiç birimize bir şey olmayacak. Kemal Beyi alıp geri döneceğiz."

Buna sevindim mi yoksa hiç bir şeyi anlayamadığı için üzüldüm mü bilemiyordum, tuhaf bir gülümseme ile yüzüne baktım. Bunak için üzülsem de asıl dert Sylwia'nın benim kim olduğumu bilmesini istememdi. Ama bu onu göremiyordu, ya da belki de görmek istemiyordu. Onca yaşanan şeylere rağmen nasıl olur da bir şey yok gibi bana sarılabiliyordu.

O sıra arabanın tekeri çukura benzer bir şeye takıldı ve hepimizi biraz sarstı, sallanan masa ile kahvelerimiz üstümüze döküldü. Çok kaynar olmamasına rağmen canını acıtmış olsa gerek hemen ayağa kalkıp ahlamaya başladı, düşen bardağı alıp düzelttim ve ona baktım o kızgın bir ifade ile Furkan'a seslendi,

"Bu akşam için bir otele gitsek ve orada kalsak olmaz mı? Hepimiz çok yorgunuz. Duşa almak istiyorum ve şu üstümü değiştirmek."

"Kaybedecek zamanımız yok çocuklar karavanda yatacağız, üstünüzü arkadaki kabinde giyinebilirsiniz orada küçük bir duş da var."

Sonra sırıtarak elindeki gazeteye baktı ve konuşmaya devam etti,

"Ama sırayla girin ikiniz sığamazsınız."

Parmağımla Sylwia'yı gösterdim,

"O on beş yaşında"

Sinirle bana bakan kız bir anda dirseğini karnıma vurdu,

"Senden daha olgun olduğum belli, hem zaten sırayla gireceğiz ne alaka bunu demen?"

Bana dönüp gözlerini yana eğdi,

"İlk ben değiştireceğim üstümü bana bir tişört verir misin."

"Yapma be kızım bu kadar kibar olmana alışkın değilim, ver falan de mecburuz sana burada."

Öfke dolu bakışlarını üstüme saldığında başımla tamam işareti yapıp bavulumun yanına gittim, bu araç tahmin ettiğimden daha da büyüktü. Bavuldan iki tişört çıkartıp birini Sylwia'ya uzattım. Git der gibi bakış atan Sylwia' ya sırtımı dönüp tişörtümü çıkarttım ve yenisini giydim.

"Ben senin sırtını görmek zorunda mıyım?" Bir çıkmamı beklesene, ben burada üstümü çıkarsam hoş olur mu? Biraz empati lütfen."

Arkamı dönüp ona baktım ve gülümsedim, bu onu daha da kızdırmıştı.

"Ne gülümsüyorsun? Gülümsenecek bir şey yok, gülümseme."

Ardından beni itip banyoya doğru ilerledi, önüne geçerek kolumla yolunu kestim, tüm bunları yaparken aşırı eğleniyordum,

"Çekilsene üstümü değiştireyim artık."

"Bilemiyorum bence gayet güzel gözüküyorsun o leke ile."

Sahte bir kahkaha atıp kolumu itti,

"Kısaca desene tişörtümü bırak giyme diye, bu numaralara gerek yok."

"Belki de onu giymene yardımcı olabilirim, bilirsin sen küçük tişört büyük, kolu nerede başı nerede. Bulamazsın."

"Çekil artık şuradan da üstümü değiştireyim. Sonra da Furkan, Kemal Beyin hikayesini anlatmaya devam etsin. Hem sen de bu sırada dediklerine dikkat etmeyi öğren."

NEPENTHE ( YENİ HALİ İNTERNET SİTEMDE RZGARKESKİN.BLOGSPOT.COM) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin