NEPENTHE Bölüm 25 SON

1.2K 153 156
                                    

-James

Saatler geçti. Yani ben öyle tahmin ediyorum. Burada saat yok ya da bir pencere veya zaman dilimini anlayabileceğim hiç bir şey. Sadece beyaz oda ve her saat aynı kalan hiç değişmeyen bir ışık.
Yere yattım, yorulmuştum ve sesim kısılmıştı. Psikolojim bozuluyordu kaç saattir buradaydım?
Ayağa kalktım ensem acıyordu elimle acıyan bölgeye dokunduğumda elime bir şeyin gelmesi ile irkilip hızla geri çektim. Ardından derin bir nefes ile yeniden dokundum. Bu ince ve sert olan şey benim saçımdı. Ama bu hiç mantıklı değil benim saçım bu kadar uzun değildi. Kapılar açıldı ve içeriye bir kadın girdi.

"Merhaba James! Ben doktor Miray."

Ses çıkartamıyordum neden bilmiyorum ama konuşamıyordum. Kadın yere oturdu ve gülümsedi,

"iki yıldır buradasın."

Titredim bu mümkün değildi ona hayır şeklinde başımı salladım.

"Buraya getirildiğinde bayıldın ve sana iğne yapıldı her gün serum yedin ve besin ihtiyacın karşılandı."

"Ne?"

Doktor gülümsedi ve elindeki kağıda bir şeyler yazdı,

"Demek dilin çözülüyor."

"Ben.. Ben iki yıldır uyuyor muyum?"

"Hmmm sayılır. Bilincin yoktu uyanıktın ama uyuyordun diyebiliriz."

"Beni dinle.. Buradan çıkmak zorundayım!"

"Neden?"

"Kız arkadaşım tehlikede! Ölebilir...Eğer iki yıl geçmiş ise... O... O..."

"Aradan uzun zaman geçti James."

Donuk gözlerle kadına baktım o ise konuşmaya devam etti,


"Çok uzun zaman... Bana onun hakkında bilgi vermek ister misin?"

Koluma baktım hala o yazı vardı,

"O mükemmel biriydi.. Hayatıma ışık tutan biri. Hayatımı kurtardı."

"Neden koluna ismini yazdın?"

"Tutsak edilmiştim Fransa'da..."

"Sen Fransız mısın?"

"Sanırım... Bilmiyorum."

"Aksanından belli aslında. Türkçeyi farklı konuşuyorsun. Anlatmaya devam et neden tutsak edildin?"

"Kaçırılan bir tanıdığım vardı. Onu kurtarmak için oraya gittim."

"Sonra ne oldu?"

"Tutsak edildim... Bana iğne vuruyorlardı... hafızamı kaybetmeye başlıyordum her şeyi unutmaya... Hatırladığım çok az şey vardı. Biri Sylwia idi ve onu unutmamak için koluma adını yazdım."

"Can yakıcı bir yöntem."

"Ancak bu şekilde izi silinemezdi..."

"Peki sonra?"

"Kolumu kesmeye çalıştıklarını hatırlıyorum... Hatırlıyorum!"

"Bu güzel James!"

"Evet! O zaman kaçtım!"

"Peki Neden Türkiye? Orada olduğunu nereden biliyordun?"

"Bilmiyorum... Hatırlamıyorum."

"Kendini zorlama. Düşünmek için uzun zamanın var."

Ayağa kalktım ve bağırdım,

"Burada kalamam!"

"Gitmene izin veremem... Üzgünüm James, burada kalacaksın."

"Sana anlattım Miray!"

"İhtiyacın olan tek şey zaman. Öldürdüğün onca kişiden sonra nasıl seni salacaklar?"

"Bilmiyorum. Buradan çıkmanın bir yolunu bulacağım."

"Kaçacak mısın?"

"Tek seçeneğim bu ise. Sylwia'ya ne olduğunu bilmek zorundayım."

"O yaşıyor James."

Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum yere düştüğümde Miray cebinden çıkarttığı küçük bir aynayı yüzüme tuttu. Farklı görünüyordum, saçlarım tamamen beyaz ve uzun en az saçlarım kadar yüzüm de beyazdı. Ve bir tane de yara bandı.

"Yüzündeki yara bandını görüyor musun?"

"Evet... Ama hatırlamıyorum."

"Bunu geçen hafta sana Sylwia taktı."

"Ne?"

"Her hafta buraya seni ziyarete geldi. Aslında bu yasa dışı fakat yeterince kurallar ihlal oldu değil mi? Buna izin verilmesini bir şekilde sağladım."

Yüzüme dokundum ve ona baktım,

"Bunu neden hatırlamıyorum."

"Söyledim, biliçsizdin. Bir tür uyku halinde diyebiliriz. O sürekli buraya geldi, o geldiğinde olduğundan daha sakindin. Yüzündeki yaralara dayanamıyordu sürekli saçlarını okşadı ve bu yara bandını yapıştırdı."

"O iyi değil mi?"

"Öyle, sen de iyi olacaksın."

"Ne kadar burada kalacağım?"

Doktor gözlüğünü çıkarttı ve önlüğü ile sildi ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlediğinde ben de ayağa kalktım,

"Ne kadar kalacağım dedim!"

"Üzgünüm James..."

"Ne kadar kalacağım!"

Kapılar yavaşça kapanırken ona baktım gözlerim yaşarıyordu,

"Doktor Miray!"

"Buradan çıkamayacaksın James. Seni idamdan kurtardım... Burası artık yeni evin."

Kapılar tamamıyla kapandığında etrafıma umutsuzca baktım. Ne yapacaktım ben? Ama en azından o yaşıyor ve iyi durumda. Her hafta onu görebiliyorum... Ta ki benden umudu kesip yerime birini bulana kadar. Sanırım buna alışabilirim. Yere yatıp gözlerimi kapattım, kapının yeniden açıldığını duyabiliyordum ve koluma saplanan iğnenin acısını...Gözlerimi açtım, maskeli bir adam bana serum getiriyordu. İşte yeniden başlıyorduk ve ben kaçmak istemiyordum. 

Seni gördüğümü asla hatırlamayacağım... Fakat hoş geldin Sylwia.

🎉 NEPENTHE ( YENİ HALİ İNTERNET SİTEMDE RZGARKESKİN.BLOGSPOT.COM) hikayesini okumayı bitirdin 🎉
NEPENTHE ( YENİ HALİ İNTERNET SİTEMDE RZGARKESKİN.BLOGSPOT.COM) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin