~Sylwia
Dudakları dudaklarıma değdiği an büyülenmiş gibiydim, bedenimdeki tüm kan akışını hissedebiliyordum, onun kalp atışlarını, dudağının hafif ıslaklığı bile hoşuma gitmişti. Ama bu doğru değildi buraya yalnızca Kemal Bey için gelmiştik üstelik daha birkaç gün önce onu pavyonda ne halde görmüştüm. Bunu olmamış var sayacaktım, kendimi hızla geri çektim. Bir süre sadece şaşkınlıkla yüzüme baktı daha sonra ayağa kalkıp hızla karavandan çıktı.
Perdeyi biraz geri çekip ona baktım, dişlerini sıkarak aya bakıyordu. Perdeyi kapatıp kendimi battaniyenin içine soktum.
Onu düşünmekten kendimi alı koyamıyordum, kırıldığını hissediyordum. Bu benim ilk öpücüğümdü, ilk kez birine karşı koyamamamıştım, koymak da istememiştim. Ama sonunda görüşmeyeceğim biri ile bunları yaşamak ne kadar doğru? Onun ilk öpücüğü bile değildir, bu yaptığı bana özel bir şey değildi. Onu aklımdan atmak zorundaydım.
Yaklaşık iki saat sonra, diğerlerinin karavana girme sesi ile uyandım. Herkes yataklara giriyordu ve üst ranzada James yoktu, kendimi biraz kaldırıp yeniden perdeden dışarı baktım.
Ateşin başında oturuyordu, elindeki ince dalla ateşle oynarken bir yandan da arada göz yaşını siliyordu. Onu bu şekilde bırakmak insanca bir davranış değildi yanına gidip konuşacaktım, tabi, eğer her zaman ki gibi beni kovmaz ise.
Yanına gittiğimde çubuğu elinden bırakıp göz yaşını sildi, başı eğikti. Ağladığını görmemi istemiyor gibiydi, bana bakmıyordu bile. Yanına oturduğumda başını hafifçe bana çevirdi, ama eğikti yüzünü hala göremiyordum.
Eğik başını nazikçe çenesinden tutup kaldırdığımda kıp kırmızı gözlerini gördüm. Bu onu gerçekten üzmüştü, bana değer veriyordu, benim ona verdiğim gibi. Gözlerini yine de benden kaçırmaya çalışıyordu bu beni gülümsetmişti. Yavaşça ona yaklaşıp dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktım.
...
-James
Beni öpmüştü, o an bütün kaslarım çözülmüş gibiydi gergin olan tüm etim bir anda kendini salmıştı eğer oturmasaydım, ayakta olsaydım kesin bayılabilirdim.
Kan akışım hızlanıyordu kalbim çıkacak gibi olmuştu. Fakat onu öpmeye devam ettim.O şekilde ne kadar kaldığımızı bile hatırlamıyorum belki dakikalarca belki de sadece beş saniye. Ama kesinlikle özel bir andı. Yavaşça geri çekildiğinde kızaran yüzünü gördüm. Başını eğip titreyen sesi ile konuştu,
Artık içeri girsek iyi olur. Yani ben gireceğim, istersen sen de gel."
Cevap bile vermemi beklemeden hızla arabaya bindi. Ben ise heyecandan olduğum yerde titriyordum. Salak bir gülümseme ile öylece gidişini seyrettim. Tek kelime bile edemiyordum, sadece ağzı açık bir gülümseme.
İçeri girdikten birkaç saniye sonra mutluluk çığlıkları attım, heyecan ile etrafta zıplıyordum.
Sesimi duyan Furkan gülerek yanıma geldi,
"Gece, gece ormanın ortasında böyle davranırsan çarpılacaksın evlat."
Gülerek yanına koştum,
"Mutluyum be abi!"
"Kim mutlu etti seni böyle."
Sorunun cevabını zaten biliyordu, gülümseyerek sordum,
"Sence seviyor mudur?"
"Bilmem ki olabilir, olmayabilir de. Daha çok gençsiniz, tam bu dönem sizin döneminiz. Birbirinizi çok zorlamayın, ama seviyorsan da çok salma onu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEPENTHE ( YENİ HALİ İNTERNET SİTEMDE RZGARKESKİN.BLOGSPOT.COM)
خارق للطبيعة-İKHAR- İki beden üç ruh. İki kişinin kendi bakış açıları ile yazdığı bu kitap eğer içine girerseniz sizi derinden etkileyecektir. Kitabı okumayın yaşayın. Kitap James adlı 17 yaşında bir çocuğu ve aynı zamanda Sylwia adında 15 yaşı olan bir kızın...