"Hani vazgeçmiştin Jungkook?" Taehyung'un gür sesi evi iletirken yanında Jennie vardı ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Jennie ağzı açık bir şekilde bana bakarken dudağımı ısırıp başımı aşağıya eğdim.
Ne diyebilirdim ki şimdi?Taehyung tekrar yüksek sesle bağırdı. "Konuşsana Jungkook."
Jungkook da bağırdı "Yapamıyorum anladın mı, olmuyor."
Taehyung sinirle göz devirip Jennie'ye baktığında Jennie hala şaşkınca bana bakıyordu. Bir adım attım. "Jennie."
Jennie elini yukarı kaldırdı. "Sen..."
Gözlerimden yaşlar dökülmeye başlamıştı bile. "Bildiğin gibi değil."
"Kes sesini."
Jennie sinirle bağırırken Taehyung onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Jennie bir dinle."Jennie, Taehyung'u itip sinirle bana baktı ve parmağını salladı. "Biz sana arkadaşımız dedik. Sen... Sen nasıl yaptın bunu? Nasıl yüzümüze baktın?"
Jennie sinir krizi geçirirken tek yaptığım şey, öylece bakmaktı. Taehyung omuzlarından tutup Jennie'yi sakinleştirmeye çalışıyordu. Nefesimi tuttum. Belki dinlese beni anlar ve hak verirdi. Şu an bana ardı ardına söylediği bana laflar o kadar ağırdı ki...
"Yeter."
Taehyung'un sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki ben bile irkilmiştim. Jennie nefes nefese hıçkırıyordu. Sesini kesip Taehyung'un suratına baktığında Taehyung tekrar bağırdı. "Dinle bir dinle."
Derin bir sessizlik olduğunda Taehyung daha yumuşak bir sesle konuşmaya başladı.
"Lalisa, Jungkook'u Rose'den daha önce seviyordu. Rose size Jungkook'u sevdiğini söylediğinde Jungkook ve Lalisa konuşuyordu bile. Birbirlerine karşı bir şeyler hissetmeye başlamışlardı. Jimin ve Rose araya girince ikisini üzmemek için sustular."
Jennie'nin göz bebekleri irileşmişti. Şaşkınca suratıma baktığında başımı hafifçe salladım. Jennie'yi çok seviyordum ve onu kaybetmek istemiyordum.
Jennie'nin dudakları aralandı. "Bu..."
Jungkook nefesini dışarıya verdi. "Evet çok yanlış ama yapacak bir şeyimiz yoktu. Uzak kalmaya çalıştık. Olmadı. Vazgeçmeye çalıştık. Olmadı. Olmuyor."
Taehyung hiçbir şey demeden Jungkook'a bakarken Jennie bana bakıyordu. Derin bir sessizlik olmuştu. Jennie bir şey düşünüyor gibiydi. En sonunda dudaklarını araladı. "Sen o yüzden mi aylardır kötüsün?"
Başımı olumlu anlamda salladığımda artık gücüm kalmamıştı. Jennie birden hızla adımlarla gelip kollarını boynuma doladığında öylece durdum. Kendimi o kötü hissediyordum ki, bu halimi ifade edecek kelime bulamıyordum.
"Ben Rose'ye ne yapıyorum?" dedim titreyen sesimle. "O benim dostum."
Jennie saçlarımı okşamaya başladı. "Benim güzeller güzeli arkadaşım senin hiçbir suçun yok."
Jennie beni yavaşça geriye çekti ve gözlerime baktı. "Üzülme, aylarca nasıl göremedik..."
Hiçbir söylemeden suratına baktım. Jennie elimden tutup siyah koltuklara doğru yürüdü ve yan yana oturduk. Jungkook ve Taehyung da karşımıza oturdular. Taehyung kaşlarını çattı. "Şimdi ne yapacağız? Aklınızda bir şeyler var mı?"
Ben başımı iki yana sallarken Jungkook nefesini dışarıya verip gözlerini kapattı ve elleriyle başına masaj yaptı. "Bilmiyorum Tae. Ne yapacağımı zerre bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imkansız
Fanfiction❝Gerçek aşk söz konusu olduğunda hiçbir şey imkansız değildir.❞ ©2018 | roenvia