Jungkook'tan
Lalisa okula gireli 5 dakika oluyordu.
Ben telefonumla uğraşırken bir anlığına kafamı kaldırdım. Jimin ve arkasında bizimkilerin bana doğru hızlı adımlarla geldiğini gördüğümde gözlerimi kıstım ve arabanın kapısını açıp aşağıya indim. Ne oluyordu?
Jimin hızla bana doğru yürürken arkasından V, Jin, J-hope, Namjoon ve Suga geliyordu. Jimin yanıma yaklaştığı anda yakamdan tuttu. Ağzım şaşkınca açılırken Jimin'in gözlerinden ateş çıkıyordu."Yürü." Yakamdan tutup beni çektirmeye başladığında arkamızdan bizimkiler geliyordu. Hiçbir şey demeden Jimin'in beni çekiştirmesine izin verdim. Lalisa önce Jimin'le mi konuşmuştu yoksa? Şu an her şeyi biliyor muydu yani? Hiçbir şey anlamıyordum. Jimin yakamdan tutup çekiştirmeye devam ettiğinde V bağırdı. "Jimin bir sakin ol."
Jimin sinirle durdu ve Tae'ye bakıp parmağını salladı "Sen karşıma."
Lalisa Jimin'le konuşmuştu yani. Bu kadar sinirli olmasının başka açıklaması olamazdı. Okulun arkasındaki tenha sokağa geldiğimizde Jimin yakamdan tutup beni ittirdi. Yere düşmedim.Şaşkınca Jimin'in yüzüne baktım. "Ne oldu?"
Jimin sinirle güldü. Gözlerinde birçok duyguyu görüyordum. Öfke, hayal kırıklığı, pişmanlık.
Bizimkiler Jimin'in arkasında yüzüme bakıyorlardı. "Hani biz arkadaştık?"
Yutkunamadan Jimin'in gözlerine baktım. Bu sözü Jimin'den duymak tüylerinmi ürpertmişti. Kahve saçları dağılmıştı. Eliyle saçlarını geriye attı. Siyah pantolonu toz içinde sarı tişörtü lekeliydi. Jimin'i hiçbir şekilde kaybetmek istemiyordum.
"Neden yaptın?"
Jimin bağırmaya başlayıp üstüme yürüdüğünde hiçbir şey yapmadım. Ağzıma sert bir yumruk attığında tepki vermedim. Yere de düşmedim. Jimin'in suratına bakmaya başladım.
Jin gelip Jimin'in kolunu tutmaya çalıştığında Jimin yüksek sesle bağırdı. "Karışma."Jimin bana bir adım daha yaklaştığında derin bir soluk çektim. Gözlerine bakamıyordum. Yüzüm yoktu. Ona bunların hiçbirini yaşatmak istemezdim. O benim kardeşimdi. Zor zamanımda destek olan, mutlu anlarımda yanımda olan kişiydi. Jimin'in yeri bende çok ayrıydı. Gözlerine baktığım anda içime bir şey oturdu. Jimin titriyordu.
İki eliyle göğsüme vurdu. "Herkesten beklerdim..."
Yüzüme tekrar yumruk attığında boşluğuma geldi ve yere düştüm. "Senden beklemezdim."
Acı falan hissetmiyordum. İçimdeki acı her şeyden büyüktü. Hiçbir şey olmamış gibi kalkıp Jimin'in önünde tekrar dikildiğimde gözlerine baktım. Doluydu. Sinirden titriyordu.
V gelip tekrar kolundan tuttu. "Jimin yapma."
Jimin "Kes sesini." Diye kükrediğinde dudaklarımı araladım. "Karışma Taehyung."
İlk defa ağzımı açıp bir şey söylemiştim. V göz devirip geri çekildiğinde Jimin yakamdan tuttu. "Sen nasıl biriymişsin böyle."
Tekrar yüzüme yumruk attığında sadece başım sağa döndü. Burnumun ve dudağımın kanadığını hissediyordum ama acı hissetmiyordum. Jimin gözünü kapatsa yaş akacaktı. "Ben o kızı sana anlattım. Senin yanında ağladım. Senin yanında içtim. Sen bana nasıl bu yaparsın? Her konuda yanında oldum. Seni korudum, kolladım, destek oldum."
Hiçbir şey demeden Jimin'e baktığımda tekrar yumruk attı.
Yıkılmadan yüzüne baktığımda gözünden yaşlar akıyordu. "Karşılık ver."Jimin şu an berbat gözüküyordu. Sesinin tonunda bile acıyı hissediyordum ama hayır ona vuramazdım. Namjoon en sonunda dayanamadı. "Siz ne yapıyorsunuz ya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imkansız
Fanfiction❝Gerçek aşk söz konusu olduğunda hiçbir şey imkansız değildir.❞ ©2018 | roenvia