Jungkook, "Daha iyi misin güzelim?" diye sorduğunda, başımı olumlu anlamda salladım. Elimi tutmaya devam ederken yaklaşıp yanaklarımı öptü. "Beni çok korkuttun."
Hafifçe gülümsedim ama bu kısa sürdü. "Jennie nasıl?"
Jungkook nefesini dışarıya verdi ve gözlerimin en içine baktı. "Bebeği aldırdılar. Jisoo, Jennie ve Rose'yi alıp gitti. Sen biraz daha iyi ol. Seni de onların yanına götüreceğim"
Yüzüm düştü. Bebeği aldıracaklarını zaten biliyordum ama ister istemez kendimi kötü hissetmiştim. Jungkook'un dediğine bakılırsa kesinlikle Jisoo V ile kavga etmişti ve Jisoo Jennie'yi alıp gitmişti. Açıkçası en iyisini yapmıştı.
"Bu arada annen aradı. Ben açtım ve benimle olduğunu söyledim. Senin için endişelenmiş ama benimle olduğunu duyunca hiçbir şey demedi."
Gülümsedim. Serumun etkisi ile kendimi çok daha iyi hissediyordum.
"Jungkook ben iyiyim. Çıkalım artık."Jungkook ilk başta tereddüt etse de sonradan başını olumlu anlamda salladığında serumu elimden çektim ve ayağa kalktım. Jungkook elimi tutup yüzüme baktı. "İyiki de bayıldın Lalisa. O anları görmeni istemezdim."
Büyük bir kavga olmuşa benziyordu. Jungkook aşırı halsizdi. "İlk eve gideyim annemi görüp duşa gireyim. Daha sonra temiz kıyafetler giyip Jennie'nin yanına geçeyim."
Jungkook başını olumlu anlamda sallayıp gülümsedi. "Sen nasıl istersen." Hafifçe gülümsedim. Beraber hastaneden ayrılıp Jungkook'un arabasına doğru yürüdük ve hızla bindik. Kalbim artık bu kadar adrenaline dayanmıyordu. Gerçekten bu günlerde o kadar çok şey üst üste gelmişti ki yorulmuştum.
Jungkook nefesini dışarıya verdi. "Seninle baş başa kalmak istiyorum."Dudağımı büzdüm. "Bende." Jungkook yüzüme baktı. "Bugün Jennie ile ol sana ihtiyacı vardır ama seni tam 6 saat sonra alırım. Kimseyi dinlemem."
Gülümsedim. Jungkook gerçekten bana çok iyi geliyordu. Hayatımda annem dışında hiçkimse bana bu denli iyi hissettirmemişti sanırım. "Sen de Tae'nin yanına mi gideceksin?"
Jungkook başını olumlu anlamda salladı. Yüzü asıktı. Nihayet eve geldiğimizde arabadan indik ve beraber evime doğru yürümeye başladık. Evime yürürken aklıma yeni gelen düşünce ile durdum ve ofladım.
"Annemin çalıştığını unuttum."Jungkook ofladı "Hassiktir."
Gülümsedim. "Ama yedek anahtar var." Biraz yürüyüp annemin, pencerenin önünde duran saksının içine acil durumlar için koyduğu anahtarı aldım ve gülümseyerek salladım. "İşte bu." Gülümsedim ve hızla yürüyüp anahtarı deliğe soktum.
İçeriye girdiğimde emin olmak için birkaç kez bağırdım. "Anne?"
Annemin olmadığını anlayıp nefesimi dışarıya verdim. Jungkook da arkamdan içeriye girip kapıyı kapattı. Birlikte merdivenlerden çıktık ve odama geçtik. Jungkook yatağıma kendini bıraktığında yüzüne baktım. "Sen burda bekle ben duş alacağım."
Jungkook gülümseyip kafasını biraz kaldırdı. "Duş almadan önce yarım kalan işimize devam mı etsek?"
Göz devirdim. Tanrım bu durumda bile onu düşündüğüne inanamıyordum. "Jungkook. Halim yok.. Bu ısrar neden?"
Jungkook gülümsemeye devam etti. "Benim halim var."
Oflayıp arkamı döndüm. "Benim yok. Ben duştan çıkana kadar burda kal."
Jungkook oflayıp kendini yatağıma geri bıraktı.Gülümseyip banyoya doğru yürüdüm. Cidden kaç gündür eve geldiğim yoktu ve duş almak bana çok iyi gelecekti. Banyoya girip kapıyı kapattım ve duş almaya başladım. Hızlı olmaya çalışıyordum çünkü daha Jennie'nin yanına gidecektim.
Yaklaşık 15 dakika sonra bornozumu üstüme geçirip banyodan çıktım. Odama girdiğim an yüzümde tebessüm oluştu. Çünkü sabahtan beri yorgun olmadığını söyleyen tavşan uyumuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imkansız
Fanfiction❝Gerçek aşk söz konusu olduğunda hiçbir şey imkansız değildir.❞ ©2018 | roenvia