Eve gittim, çantamı yere fırlatıp koltuğa oturdum. Simay ve Baran? Simay, Baran ile anlaşamazdı ki? Baran'ın Simay'ı üzeceğini biliyordum. Simay kırılmasın diye konuyu kapatmıştım ama ona nasıl aşık olabilir aklım almıyor. Bütün gece bu konuyu düşündüm. Tam uyuyacak iken yine gizli numaradan birisi aradı.
"Alo?" dedim ve cevap gelmedi.
"Alo?! Kimsiniz? Neden sürekli beni arıyorsunuz?"
"Yarın söyleyeceğim adreste ol." dedi kalın sesiyle.
"Kimsiniiiz!!!??"
(Dıt-dıt-dıt-dıt)
Telefonu kapattı. Artık neden sürekli aradığını merak ediyordum ama umursamayıp uyudum. Gözlerimi yine açtığımda dikkatimi çeken ilk şey saatim oldu. Neee!!! Saat 9.30 olmuş, okula aşırı geç kalmıştım. Yüzümü yıkayıp üstümü giyindim ve hızlı adımlarla okula doğru yol aldım. Okulun bahçesine geldiğim anda okulda bir kargaşa olduğunu fark ettim. Simay bankta insanları izlerken bende yanına gittim.
"Simay, ne oldu burada?"
"Kavga oldu geç kaldın."
"Ne kavgası? Kimler kavga etti? Neden kavga ettiler? Her detayı anlat."
"Okula geldim. Baran ve Selim'i kavga ederken gördüm. Galiba Selim Baran'ın babasına küfür etmiş. Bilmiyorum bende olayı tam olarak."
"Küfür mü etmiş? Bi küfür için mi kavga etmişler?"
"Bilmiyorum dedim ya Suğdem."
"Peki, aaaa! Ders başlamadı mı?"
"Kimyacı 2.ders gelicekmiş yani ilk ders boş."
Kafamı salladım ve sınıfa doğru yol aldık. Sınıfa girdiğimde Baran'ın yüzünü gördüm. Gerçekten büyük bir kavga olmuş, Baran'ın yüzünün morluğundan anlaşılıyordu. Sırama oturdum ve çantamdan cüzdanımı alacak iken yeniden gizli numara aradı. Benle ne derdi var bunun!?
"Alo! Yine ne var?"
"Sana söylemiştim vereceğim adrese gel diye." dedi yine kalın sesiyle.
"Adres falan verme! Bir daha da beni sakın arama!" dedim sinirlenerek.
Telefonu yüzüne kapattım ve Baran'ın bana baktığını fark ettim. Hiç bir şey olmamış gibi cüzdanımı alıp Simay'la kantine gittik.
- - - - - - - - - - - - - - -
Okul bitmişti ve bende okulun bahçesinde Simay'ı bekliyordum. Simay telefon edip şuan gelemeyeceğini söyledi. Hay aksi, yine mi tek gideceğim? Kaldırıma baka baka yürüyordum ki birden arkamdan biri seslendi.
"Beklesene Suğdeemm!"
Bu bir erkek sesiydi, arkamı döndüm ve Baran'ı gördüm. Sonra önüme dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladım fakat kolumdan tuttu ve beni kendine doğru yöneltti.
"Neden durmadın?"
"Neden durayım?"
"Anlaşıldı. Hala kızgınsın bana."
"Kızgın? Senden nefret ediyorum."
"Alt tarafı üzerine araba ile su fırlattım. Ne var bunda?" dedi ukala bir şekilde.
"BARANNN!"
"Efendim?"
"Git başımdan!"
"O kadar geldim yanına insan evine davet eder."
"Bana baksana sen!"
"Bakıyorum." dedi ve gözlerimin içine baktı. Kendimi çok değişik hissedip gözlerimi hızlıca kapattım.
"Bana bak dedin, şimdi de gözlerini kapattın."
"Baran!! Git başımdan!"
Gözlerimi açtım ve o yoktu. Nasıl yani? Hayal mi görüyordum? Yoksa gerçekten gitti mi? Eve doğru koşmaya başladım. Eve girdim ve çantamı yine yere fırlattım. Yorgundum fakat umurumda değildi. Uyumak, unutmak istiyordum.
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ertesi gün, gerçekten erken kalkmıştım. Ben ve erken kalmak? Aramız yoktur. Elimi yüzümü yıkayıp çikolatalı ekmek yedim. Sonra yine lavaboya gittim ardından gardırobumu açtım. Bugün hava güneşli olduğu için mor eteğimin üstüne beyaz-siyah çizgiler olan bir tişört giydim. Saçlarımı saldım ve bu sefer okula geç kalmamak için evden biraz erken çıktım. Yine kaldırımda yürüyordum, dün ki konuşmalar kafamda canlanıyordu. Bir an önce okula gitmek istiyordum. Okulun kapısından girdim. Sınıfıma girip sırama oturdum ve ardından dışarıdan araba sesini duydum. Tanıdım ama takmadım. Tahmin ettiğim kişi sınıfa girdi. Evet o kişi Baran'dı.
"Günaydın!" dedi sesini yükselterek.
Cevap vermedim ve yine sesini yükseltti.
"Günaydın!"
Yine cevap vermedim.
"Peki, öyle olsun." dedi.
Gizli numara beni tekrar aradı, açmadım. Yeniden aradı, yine açmadım. Baran takmıyormuş gibi davranıyordu. Zaten sınıfta tek biz vardık. Sonra Simay geldi. Yanıma oturdu.
"Baran'a baksana bugün ayrı tatlı!" dedi.
"Ne demezsin." dedim gözlerimi kaçırarak.
Simay'ın yanından kalkıp bahçeye gittim. O anda yanıma Selim oturdu. Selim, kahverengi saçlı ve kahverengi gözleri olan tatlı bir sınıf arkadaşı.
"Neden tek başına oturuyorsun?"dedi usulca.
"Yalnızımdır belki, kim bilir?" dedim gözlerim yere bakarken.
Selim gülerek yanımdan kalktı ve gitti. Bunda gülünecek bir şey yoktu ki? Kafam çok doluydu ve ben yine sınıfa geçtim.
Okul çıktık ve Simay'la eve doğru yürüyorduk.
"Suğdem, bana Baran'ı ayarlasana."
"Ayarlıyım mı? Nasıl yani, sevgili meselesi falan mı?" dedim şaşırarak.
"Evet neden bu kadar şaşırdın ki?"
"Yo, hayır. Neden şaşıracakmışım ki ben? Ama anlamam o işlerden."
"Of! Tamam bende başkasından yardım isterim." dedi üzülerek.
Simay'ı tanıyamıyorum, o salağa nasıl aşık olabilir?
"Simay, sen eve git ben deniz kenarında biraz oturacağım."
"Peki, ara beni sonra."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIKMAZIM
Fantasy"Özür dilerim, gerçekten." Cevap veremedim bile, yeniden ağlamaya başladım. "Yapma böyle, ben de üzülüyorum." "Annemi özlüyorum yanıma gelip bana sarılmasını istiyorum, sadece bir kere ya!" "Belki ben annen gibi sarılamam ama..." Aniden ellerini bel...