8.Bölüm♡

73 6 3
                                    

-2 Gün Sonra-

Suğdem'i hastaneden çıkaracaklarını söylediler. Mutlu olmuştum. Gerçekten çok fazla düşündüm ve Suğdem'den uzaklaşma kararı aldım. Onunla göz göze bile gelmeyeceğim. Sevmediğimden değil, ben ona aşık olamazdım. Olmamalıydım. Bu düşüncelerle Nilgün Teyze'yi aradım. Evet Simay söyledi. Nilgün Teyze'ye Suğdem'in şuan hastanede olduğunu ve yarın çıkacağını söyledim, telefonu kapattım. Suğdem'e son bir kez bakacakken yanıma Simay geldi.
"Gidiyorsun." dedi ve gülmeye başladı. Bağırarak konuştu.
"Biliyordum, Suğdem'i sevmediğini biliyordum!"
Ona bakmadan hastaneden çıktım.

~ERTESİ GÜN~

Sabah olmuştu fakat ben gözümü bile kırpmamıştım. Suğdem'in uyandığını ve eve gittiğini öğrendiğimde okula gitme kararı aldım. Okula gittim ve sıraya oturdum. Herkes bana bakıyordu. Sinirlerime hakim olamayıp "Ne bakıyorsunuz lan!?" diye sert bir şekilde bağırdım. Sonra herkes önüne döndü.

Fizik dersinde yine Suğdem'i düşünürken kapı çalındı.
Fizikçi sakin bir şekilde "Gir!" dedi.
Kapı açıldı, içeriye bir çocuk ve müdür girdi.
Müdür yutkunarak "Çocuklar yeni arkadaşınıza merhaba deyin." deyince arkadan biri "Merhaba!" dedi ve tüm sınıf güldü. Müdür derin bir nefes aldı ve "Hadi oğlum kendini tanıt." dedi.
"Onların beni tanıyacak kadar değerli olduğunu sanmıyorum."
Müdür daha fazla dinlemek istemiyormuş gibi çıktı sınıftan. Yeni çocuk Suğdem'in sırasına oturacakken sinirli bir şekilde bağırdım.
"Orası dolu!"
"Ben birini göremiyorum?"
"Bana bak oğlum! Kimin yerinde kime artistlik yapıyorsun!" dedim sırayı iterek.
"Bana bulaşmanı tavsiye etmem."
Güldüm "Oraya oturursan, bir daha oturmana yardımcı olacak ayakların olmayabilir."
Fizikçi araya girerek "Oturun yerlerinize, yeni gelen sen arkaya otur!" dedi kavgayı bölerek.
Yeni gelen çocuk arkaya oturdu ve kapşonu ile kafasını kapattı.

-SUĞDEM'DEN-

Gözlerimi güneşin yüzüme yansıyan ışığı ile açtım. Nilgün Teyze mutfakta bana çay yapıyordu. Kafamı tamamen kaldırdığımda yatakta olduğumu fark ettim. Sonra Nilgün Teyze beni gördü, koşarak yanıma geldi.
"Oyy, uyanmış mı benim kuzum."
"Uyandım, Nilgün Teyzem ama bir şey soracağım."
"Sor yavrum sor."
"Ben en son nerdeydim? Hiç bir şey hatırlamıyorum."
"Ee, yavrum şeyy, nerde olucaksın? Buraydın, uyuyordun bende geldim."
"Yalan yok dimi?"
"Yok yavrum ne yalanı?"
"Peki madem."
Nilgün Teyze tekrar mutfağa yöneldi bende yataktan kalktım ve lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp salona girdim ve o anda saat dikkatimi çekti.

"Nilgün Teyze! Saat on olmuş!" dedim şaşırarak.
"Ne olucak?"
"Teyze, ne ne olacak? Okula gitmeliyim geç kaldım." dedim ve koşarak gardırobumu açtım.
"Kızım, bugün okula gitmesen?"
"Olur mu öyle? Hem..." Baran kelimesi ağzımdan çıkmamalıydı.
"Hem?" dedi Nilgün Teyze şaşırarak.
Yutkundum "Dersleri kaçırırsam sınavları geçemem." dedim geveleyerek.
"Aaa! O da doğru o zaman kahvaltı yapıp git."
"Yok aç değilim."
"Ne demek aç değilim?"
"Teyzecim ben bi üstümü değiştirip geleyim zaten geç kaldım."
Kafa salladı ve odadan dışarı çıktı. Bende dar pantolonumun üstüne uzun kollu göbeği açık sarı kazak giydim ve üzerine deri ceketimi giydim.

 Bende dar pantolonumun üstüne uzun kollu göbeği açık sarı kazak giydim ve üzerine deri ceketimi giydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dudaklarıma hafif kırmızı ruj sürdüm. Maskara sürüp saçlarımı saldım ve odadan çıktım. Çantamı salondan alıp ayakkabılarımı giydim. Okula hızlı hızlı gittim. Sınıfa girmek için kapıya vurdum. İçeriden gir sesi gelince kapıyı açıp içeri girdim. Kimyacı bana boş gözlerle bakarken "Hocam geç kaldığım için çok özür dilerim." dedim. Baran'a bakmaya başladım. Bana şaşırarak baktı ve sonra gözlerini benden çekti. "Otur!" dedi Kimyacı ve yerime oturdum.

Zil çaldı ve Baran'a bakmaya devam ettim. Ona baktığımı bildiği halde neden bana bakmıyordu? Sonra yeni çocuğu gördüm ve yanına gittim. Beni gördü ama takmadı.
"Selam, sanırsam sen yeni geldin?"
"Beni daha önce görmediysen yeni gelmişimdir dimi?" dedi sinirli bir şekilde.
"Adın ne?" dedim ve o da istemeyerek cevap verdi.
"Anıl. Senin?"
"Suğdem."

Kulaklığını takıp şarkı dinlemeye başladı. Baran'ın bana hiç bakmadığı fark ettim ama kulağı hep buradaydı, biliyordum. Bende Anıl'ın kulağından kulaklığı çekip "Saçların..." dedim yutkunarak "güzelmiş." İşte o an beklemediğim bir şey oldu. Baran sırayı itip aşırı sinirli bir şekilde dışarı çıktı. Anıl'da "Eyvallah." dedi.
Baran'ın peşinden koşuyordum, bahçeye gidiyordu. Sonra ona bağırdım ve beni yine duvara sürükledi. O kadar yakınlaştık ki bir birimizin sesini duyabiliyorduk.
O öfkeliydi ve alnındaki damarları görebiliyordum. Bana iyice yaklaştı. Gözlerini gözlerimle buluşturdu. Kısık bir sesle "Benden uzak dur!" dedi. Yutkundum, öylece kaldım. Senden uzak durmak mı? Bu imkansızdı. Ben sana bağlıydım Baran. Ben senden uzak duramazdım. O kadar sinirliydi ki çekip gitti. Arkasından baktım, sadece...baktım.

Evett! Bugün ki son bölümü de yayınlamış oldum. Bölümü beğendiniz mi? Oy verip kütüphanenize eklerseniz çok mutlu olurum. Sizi çok seviyorum sincaplarım, iyi geceler!🌒

ÇIKMAZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin