Hala denize bakarak sarılıyorduk. Aniden çalan telefon sesiyle irkildim.
Yine özel numaraydı. Bu sefer sinirlenip telefonu açtım.
"Ne istiyorsun?"
"Hala dediğim yerde bekliyorum ve gelmedin."
"Asla gelmeyeceğim."
"Seni evinin yanındaki kafede bekliyorum."
"Sen...sen benim evimi nereden biliyorsun?"
Aniden Baran telefonumu kulağımdan alıp bağırmaya başladı.
"Kimsin lan sen!!?"
(Dıt-dıt-dıt)"Sen kim oluyorsun?" dedim
şaşırarak.
"Ne dedi o şerefsiz?"
"Seni ilgilendirmiyor."
"O kimdi?"
"Neden merak ediyorsun?"
"Suğdem, söyle!"
"Sen bana hesap soramazsın!"
"Sen bana soruyorsun ama?"
"Kavga mı edicez?"
"Evet kavga etmeyelim, sen söyle."
"Sen benim neyim oluyorsun?" diye sordum.
Baran sustu. Gözlerimin içine baktı ve sırıttı.
"Bilmem, neyin oluyorum?"
"Salak mısın oğlum sen?"
"Sen hep böyle misin?"
"Na-nası...benim gitmem gerek." dedim. Ben Baran'dan mı kaçıyordum yoksa? Hayır, hayır, hayır kaçmıyorum tabiki saçmalama Suğdem.Baran'ı orada bırakıp eve doğru yol aldım. Evimin yanına geldiğimde kafeye gitsem mi diye düşündüm. Gitsem ne kaybederdim ki? Kafeye doğru adım attım ve içeri girdim. Sonra aniden özel numara aramaya başladı ve açtım.
"Sağında en köşedeyim, yanıma gel."
Sağımdaki masa da bir genç çocuk oturuyordu ve yanına gittim.
"Bende seni bekliyordum."
"Anlatacaklarını söyle ve git."Baran kafeye girdi ve yanıma oturup elini omzuma attı.
"Selam ufaklık, napıyosun burada?"
Ufaklık mı? Ufaklıkta neydi öyle? Bi an hoşuma gitmedi değil fakat ben ufak değildim. Şimdi Baran'a soramasam da mutlaka bir ara sorucaktım.
"Ba-barann?" dedim yalan bir gülümsemeyle.
"Sen kimsin?" dedi masa da oturan kişi.
"Ben mi? Ben Suğdem'in...sevgili-"
"O..o benim arkadaşım." dedim kekeleyerek.
"Arkadaşın neden geldi?"
"Kardeşim ne söyleyeceksen söyle!"
"Sen niye geldin? Ben Suğdem ile baş başa konuşacağım. Bu mesele seni aşar."
"Baş başa? Beni aşar mı?" Baran sırıtmaya başladı. Sonra sırıtmayı kesti ve ciddi bir şekilde "Kaç saat bekliyeceğiz?" dedi.
"Bak, bu Suğdem ile benim aramda!"Baran masadaki kahveyi alıp adamın üstüne döktü.
"Napıyorsun lan sen!"
"Seni son kez uyarıyorum! Ne söyleyeceksen söyle sonra siktir git!"
"Bu seni hiç ilgilendirmez! Onun arkadaşısın, kime bu atar?"
"Ben sana bir atar yaparım."
Baran bu sefer çocuğa yumruk attı ve duvara yasladı. Boynundan çekiştiyordu.
"Suğdem'den uzak dur! Onu rahatsız ettiğini biliyorum."
"Bu seni zerre kadar ilgilendirmez."
Baran gerçekten çok sinirliydi. Sakinleştirmem gerekiyordu, adamı göndermeliydim.
"Gider misin buradan?" dedim yabancıya. Evet o ismini söylememişti ve bende ona yabancı diye hitap ettim.
"Ama ben-"
"Gidin yoksa polis çağırıp beni zorla aradığınızı söylerim!"
"Sonra tekrar görüşüceğiz!"
"Ne görüşmesi lan!" diyip adamın üstüne yürüyecekken Baran'ın önünde durup elimle kolunu tuttum. Sonra avucuma Baran'ın yumruk yaptığı ellerini aldım."Baa-baran? Elin şey-yy kanıyor?"
"Boşver." dedi asabi bi halle.
Baran'ı sandalyeye zor otutturdum.
"Ya bi kendine gel."
"Sakinim ben, sorun yok."
"Sen benim burada olduğumu nereden biliyorsun?"
"Tanıyor muydun çocuğu?"
"Hayır da ben sana soru sordum."
"Çok önemseme ya."
"Seen... sen bankta otururken duydun dimi?"
"Galiba." dedi bilmiyormuş bir şekilde.
Baran gülmeye başladı.
"Ya gülmee." dedim. Ardından ikimizde birbirimize bakıp kahkahalar atmaya başladık.Bu bölümde bu kadardı. Biliyorum kısa oldu fakat cidden telafi edeceğim. Sizi seviyorum!🌠
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIKMAZIM
Fantasy"Özür dilerim, gerçekten." Cevap veremedim bile, yeniden ağlamaya başladım. "Yapma böyle, ben de üzülüyorum." "Annemi özlüyorum yanıma gelip bana sarılmasını istiyorum, sadece bir kere ya!" "Belki ben annen gibi sarılamam ama..." Aniden ellerini bel...