Deniz kenarı, bütün her şeyini anlatabileceğin tek yerdir. Annem ve babam öldüğünde sürekli burada ağlardım. Kötü olduğum her gün en iyi dostum deniz kenarı olur.
Ben bunları düşünürken aniden telefonum çaldı. Arayan yine özel numaraydı. Neden bu kadar çok arıyor beni? Yine telefonu açmayarak eve doğru yürümeye başladım.
Adımlarımı saya saya yürüyordum. Merdivenlerdeki basamakları tek tek saydıktan sonra kapıyı açtım ve yatağıma doğru koşup kendimi yatağıma attım.Yorgun olduğumu fark edip uyumaya karar verdim. Pijamalarımı giyip yatağıma yattım ve bir süre sonra gözlerim kapandı..
Gözlerimi açtığımda yine elime telefonumu aldım ana ekranında 09.30 yazısını gördüğümde telefon elimden kayıp suratıma düştü. Ahh,yüzüm! Yatağımdan kalkıp hızlı adımlarla lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp, mutfağa yöneldim. Çikolatayı ekmeğe bolca sürdüm.Sabah sabah çikolatadan tiksinmeyen tek insan benim galiba? Çikolatamı afiyetle yedikten sonra dişlerimi fırçalayıp odama yöneldim.
Dar siyah pantolonumun üzerine göbeği az açık uzun kollu gri bir tişört giydim.Yağmur yağdığı için yağmurluğumu üzerime giydim.Çantamı alıp ayakkabılarımı giydikten sonra hızla evden çıktım.
Evimden çıktığımda hala yağmur yağıyordu ve yağmurluğun kapşonunu taktım. Okula gelmiştim ve sınıfın kapısına vurdum.(Tık tık tık) İçeriden "Gel!" sesini duyunca kapıyı açtım ve sınıfa girdim. Yine Tarihçi ders anlatıyordu.
"Hocam geç kaldığım için özür dilerim, bir daha olmayacak."
"Bu kaçıncı Suğdem? Bu kaçıncı!"
"Gerçekten özür dilerim hocam."
"Bir daha geç kalırsan anında müdürün odasına gidersin, şimdi yerine otur!"Sırama doğru ilerlerken çok kısık sesle Tarihçinin taklidini yaptım.
"Bör döhö göç kölörsön mödörön ödösönö gödörsön, şömdö yörönö ötör."
Sırama oturdum ve sınıfa bakındım fakat Simay yoktu. Nerdeydi bu kız?Zil çaldığında yine ölmüş gibi sınıftan dışarı çıktım kantine gittikten sonra telefonumu alıp Simay'ı telefonla aradım.
Hat meşgul,
Hat meşgul,
Hat meşgul,
Niye kapatıyordu bu kız benim telefonlarımı? Son kez açması umuduyla tekrar aradım.
"Alo? Efendim Suğdem."
"Kızım niye açmıyorsun telefonlarımı seni tam 7 kere aradım."
"Suğdem ben şuan konuşamayacak kadar kötüyüm daha sonra-"
"Nolduuuu!!?? Hemen anlatıyorsun yoksa gerçekten senle 2 hafta çikolatalarımı paylaşmam."
Gülerek yanıtladı Simay, "Suğdem ben anlatamam."
"Bak ciddiyim!"
"Suğdem ya-"
"Simay hemen anlatıyorsun, anlat çabuuk!"
"Peki madem, geçen gün sen deniz kenarına gittin ya."
"Evet?"
"Sonra birden Baran'ı gördüm el salladım yanıma geldi ve beni onla konuşmamam için tehtit etti. Ayrıca onu sevdiğimi öğrenmiş."
"Tehtit mi etti!?"
"Evet."
"Ben seni sonra arayacağım Simay."
"Suğdem dur bek-"
Telefonu kapattım ve gözlerim Baran'ı aramaya başladı. Tehtit etti ne demek ya?Okulun bahçesine çıktığımda yağmur durmuştu ve arka bahçeye hızlı adımlarla gidiyordum. Evet tahmin ettiğim gibi Baran arkadaşları ile gülüşüyordu. Sonra gerçekten tüm okulun duyabileceği ses tonuyla bağırdım.
"Baran!"
Bütün okul bana bakıyordu. Baran'da gülerken bana bakınca sırıtmayı kesti. Baran'ın yanına gittiğimde onu kolundan tutup duvara zor sürekledim. Çünkü kendisi öküz cüsseli! Bana, noluyor manasında bir bakış attı.
"Sen naptını sanıyorsun?"
"Ne yapmışım?" dedi sırıtarak.Gel de ağzının ortasına yapıştırma!Gerizekalı!
"Sırıtmayı kes! Simay'ı tehtit edemezsin!"
"Yalnız burada emirleri ben veririm." dedi üstüme yürüyerek.
"Emirleri sen mi verirsin?" diyip büyük bir kahkaha attım. "Kimsin sen oğlum, ne sanıyorsun kendini? Bana bak seni burada gebertirim! Simay'a ne dedin söyle!"
Güldü ve karşılık verdi "Onu sevmediğimi, onun çok yalaka olduğunu ve fakir olduğunu söyledim sadece."
"Bunları anlatırken bile utanmıyorsun, cidden anlamıyorum ben sizin gibi insanları lüks evler, lüks arabalar."
"Sen bizim gibileri anlayamazsın işte, babana söyle isterse bizden borç alabilir." O dediği ile o kadar sinirlenmiştim ki dişlerimi birbirine bastırdım. Sonra gülmeye başladı ve ben de yanağına koca bir tokat yapıştırdım.
"Emin ol, annem ve babam olsaydı onlara sadece bir kez... sadece bir kez.. sarılmak...isterdim." Baran'ın yüzündeki sırıtış yok oldu. Gözyaşlarımı durduramayıp ağlamaya başladım ve okulun bahçesinden çıkıp deniz kenarına koşmaya başladım.Bir banka oturdum.İyi değildim, hayatındaki en değerli insanları kaybeden biri nasıl olabilirdi ki? En iyi dostum olan deniz, deniz kenarı... Farklı hissetmiyordum aslında. Annem ve babam aklıma her geldiğinde sürekli ağlardım burada. Bazen ağlamak iyidir.Bütün acılarını birine anlatmak rahatlatır insanı. 7 yaşında anne ve babamı trafik kazasında kaybettim. Şuan ise 18 yaşındayım, 11 sene... 11 senedir annesiz bir kız çocuğu,11 senedir babasız bir kız çocuğu. Yalnızlık benim ikinci adım oldu artık. Neden her şey üstüme geliyor? Ya da aslında ben mi üstüme geliyor diye kendimi korkutuyorum?Bunları düşünmekten kafayı yiyeceğim artık.
Bankta ağlarken yanıma biri oturdu. Kafamı kaldırdım ve Baran'ı gördüm.
"Özür dilerim, gerçekten."
Cevap veremedim bile, yeniden ağlamaya başladım.
"Yapma böyle, ben de üzülüyorum."
"Annemi özlüyorum yanıma gelip bana sarılmasını istiyorum, sadece bir kere ya!"
"Belki ben annen gibi sarılamam ama..."
Aniden ellerini belime doladı ve bana sımsıkı sarıldı. Gözlerimden birer birer süzülen yaşlarla beraber Baran'a karşılık verdim. Ben de ona sımsıkı sarıldım. O hem beni üzüyor, hem de rahatlatıyordu.Veee bölüm sonu! Bölümü nasıl buldunuz? Yarın Kimya sınavım olduğu için pek fazla yazamadım ama sınavlarım bitiyor ve Wattpad'e daha çok ilgi göstereceğim.💓
Şimdilik görüşmek üzere!!🌌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIKMAZIM
Fantasy"Özür dilerim, gerçekten." Cevap veremedim bile, yeniden ağlamaya başladım. "Yapma böyle, ben de üzülüyorum." "Annemi özlüyorum yanıma gelip bana sarılmasını istiyorum, sadece bir kere ya!" "Belki ben annen gibi sarılamam ama..." Aniden ellerini bel...