Arkadaşlar biz Masmalove, Kremalitatli ve Cubuk-kraker…
İnşallah yeni bölümü beğenirsiniz. Geçen bölümde multimedya da ‘Mert’ vardı. Bu bölümde ise Doruk ve Ada var. Keyifli okumalar.
Not: Bölümlerin uzunluğundan şikayetçiyseniz lütfen bize bildirin…
Doruk’tan
Savaşın sinirden koyulaşmış gözleri, ne kadar sinirli olduğunun kanıtıydı.
''Hiç anlamadın, dinlemedin beni. Bir kere olsun yüzüme bakmadın, ben sana ihanet etmedim Savaş'' sinirle eğdiği kafasını savurarak kaldırdı.
''Bak Doru-'' sözünü bitirmesini beklemeden devam ettim, ama bu sefer gülümsüyordum tüm içtenliğimle..
''8 yıl öncesini hatırlıyor musun Savaş? annen bize tarçınlı kek yapmıştı. Bayılırdım o keklere. Annem kaç kere denemişti ama yapamamıştı aynılarından. Her neyse o gün kekleri yedikten sonra mahalledeki basketbol sahasına gitmiştik, bana hep yakınırdın, Ben niye smaç atamıyorum diye, her seferinde gösterirdim sana sıkılmadan, usanmadan..'' gülümsüyordum, Savaş dizlerinin üstüne çökmüştü..
''Sonra onlar geldiler, bizi güçsüz buldular Savaş'' sitem edercesine bağırıyordum.
''4 kişilerdi, sesleri ergenliğin etkisinde olan 4 kişi.. , para istediler, tabi bizde erkeklik duygusuyla diklendik, baş kaldırdık onlara, vermedik paralarımızı'' sessizliği köpüren dalgaların sesi doldururken devam ettim.
''Götürdüler bizi Savaş, ve hiçbir bok yapamadık. Salladığımız yumruklar boşuna gitti. Ama hiçbir zaman ağlamadık. Yıkık dökük bir evdi, kapısı bile yoktu. İlk seni tutup duvara attılar, canım ne kadar yandı biliyor musun ?'' kafasını kaldırmış bana bakıyordu ama sinirli değildi, sanki geçmişin verdiği bir kırgınlık vardı gözlerinde.. Devam ettim.
''Ha s*kiyim!! Yüzündeki kanları gördükçe daha çok hırpalıyordum. Elebaşları Berk bu sefer bana yönelmişti. Bağırıyordum -korkmuyordum lan senden, vur ! vursana -Berk beni tuttuğunda bacağına tekme atmıştım hatırlıyor musun?, Sonra kahretsin ki Allah ne verdiyse koşmuştum. Giderken sana bağırdım duymuş muydun? -Saavaaaş geleceğim kardeşim, seni kurtarmaya geleceğimm- sonra ne oldu biliyor musun canım kardeşim?'' Son kelimeyi bastırarak söylemiştim.
''Yola çıktım, bağırdım, bağırdım ama kimse yoktu. Yolun ortasına geçtim, artık kim gelirse durdurup yardım isteyecektim'' Ayağa kalkan savaşı pür dikkat izlerken bana doğru bir iki adım attı.
''Aslında şanslı olduğumu düşünmüştüm çünkü ileriden gelen annemin arabasıydı, peki buna sevinmeli miydim yoksa üzülmeli mi? Araba yavaşladı, koşup kapıyı açtım. Kolumdaki morlukları görünce deliye döndü. Arabaya binmem konusunda ısrar etti, yardım için binmem gerektiğini söyledi. Sanırım tek şansım buydu Savaş, seni kurtarmak için elimdeki son şans buydu emin ol.'' Güçsüz bir şekilde ayakta dururken ağzını açtı.
''Doruk dur, yete-'' yine lafını böldüm. Gözünden düşen bir damla benim de hüzünlenmeme neden olurken istemesem de devam ettim.
''Keşke binmeseydim o lanet arabaya, ne oldu biliyor musun ? arabadan inmeye çalıştım, çünkü annem bir şeyler zırvalayıp duruyordu, kapıyı açmak istedim kimse olmasa da sadece senin yanında olmak istedim kardeşim. Annem bana engel olmaya çalıştı, Savaş biz kaza yaptık. Ben ufak tefek çiziklerle kurtuldum ama Annem…'' gözümden istemsizce akan yaş Savaşı daha çok yaklaştırdı.
''Savaş ben sana ihanet etmedim, etmedim gerçekten..'' sesim gittikçe kısılırken kafamı eğmiştim. Omuzlarıma binen yükle anladım Savaşın bana sarıldığını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET
Teen FictionBeklenmedik olaylar.. Farklı bir okul… Farklı bir şehir... Öğrenilmeyi bekleyen sırlar… Yeni arkadaşlıklar… Yeni acılar… Yeni umutlar… Kazanılan ama aynı zamanda yitirilen hayaller… İstenmeyerek alınan sorumluluklar... Aşk'ın bilinmeyen gücü…...