20. Bölüm ~Beklenmeyen Misafir~

584 36 14
                                    

Herkese merhaba,

Biz masmalove, kremalitatli ve cubuk-kraker

Multimedyada Kıvanç Arkas varr… :)

Keyifli okumalar diliyoruz…

''Ben karanlıkta kaybolmuştum. O kadar güçsüzdüm ki gözlerim ileride gözüken ışığı dahi göremiyordu. Uzun bir süre o karanlıkta yaşadım. Her anımda her dakikam da gördüğüm o karanlıkta. Çevremde bir sürü ışık vardı oysaki ama ben sadece o karanlığı görüyordum. Çünkü o karanlık benim geçmişimdi. İnsanlar geçmişlerini silemezler. Unuturlar zamanla ama silemezler. Ben ne silebildim ne de unutabildim. Kendi umutsuzluğum içinde bulunduğum o karanlık, her geçen gün daha da çekti beni içine. Umutlarımın tükendiği bir anda ilk başta gördüğüm ışığı tekrar gördüm. Sonra bir el bana uzandı ve beni yukarı çekmeye başladı. Her yükselişimde ışıklar daha da çoğalıyordu. Tamamen çıktığımda ise bitti dedim. Benim karanlığım da son buldu. Ne yazık ki yanılmışım. Sildiğimi düşündüğüm o geçmiş tekrar gün yüzüne çıktı. Sonra ne mi oldu? Tekrar karanlığa gömüldüm Tekrar karanlığa gömüldüm ve çıkmak için o ele tutunuyorum. O kadar yoruldum ki çıkabileceğimden emin değilim. Sadece o elin beni bırakmamasına ve daha çok çekmesine ihtiyacım var…''

ADA

Doruk’tan

Ada’nın yaptığı ''dur'' hareketini umursamayıp yanına kadar geldim. Kimdi bu psikopat tipli it!!

''Sana-ne-yüzle-buraya-gelirsin-dedim KIVANÇ!!!'' Ada’nın böyle bir tepki vermesine neden olacak ne yapmış olabilirdi ki?!.. Geçmişten birisi olmalıydı. Sevgilisi? Bence öyle olmasa daha iyi olurdu yoksa kendimi tutamayabilirdim. Yüzündeki p*ç gülümsemesi silinmezken yavaşça Ada’ya yaklaştı. Bense suratına dik dik bakarak rahat bir şekilde Ada’nın belini kavrayıp kendime doğru çektim. Bu hareketimle Ada'nın üstünde gezinen gözleri bana kayarken yavaşça sevgilimin kulağına eğildim.

''Sakin ol güzelim. Bu it kim bilmiyorum ama geçmişinden biri olduğu kesin. Simdi sakin ol ben yanındayım...'' Belinde sarılı duran koluma sıkıca tutunduğunda bende kafamı kaldırıp etraftakilere baktım. Sevil teyze ve Ayça benim gibi Ada’nın hemen yanına gelmişken Bora ve Mert sorun çıkacağını anlamış olmalı ki kalan müşterileri cafeden çıkartıyordu. Sakince nefes alıp Kıvanç denen kişiye baktım.

''Sen kimsin? Ve Ada’yı bu kadar delirtecek ne yaptın!!'' Ukalaca sırıtıp gözlerini üzerimde gezdirdi.

''Demek şu meşhur Doruk sensin Ada’nın yeni sevgilisi..'' Savaş aynı benim gibi sakince -tabi bu sakinlik fırtına öncesi sessizlikti- Kıvanç’a doğru yaklaşırken kapıyı gösterip konuştum.

''Bak Kıvanç mısın nesin bilmiyorum ama olay çıkmadan gitsen iyi olur!!'' Sinir bozucu kahkahası çıt çıkmayan cafede yankılanırken sinirle yüzümü buruşturdum.

''Gitmiyorum Ada’ya hatırlatmam gereken bir anı var değil mi Ada?'' Ada kafasını hızla iki yana sallarken koluma düşen ıslaklıkları hissettim. Ne ıslaklık mı? Ağlıyor olamazdı değil mi? Kollarından tutup bedenini kendime çevirdim.

''Neden ağlıyorsun? Ne anısı Ada!! Ağlama lütfen.'' Titrekçe aldığı birkaç nefesten sonra yavaşça gözlerini kapattı.

''Gönder onu buradan. Gitsin lütfen!'' Şakağına kondurduğum öpücükten sonra Kıvanç’a doğru ilerledim.

''Defol git buradan..Hiç bir şey hatırlamayacak o. Şimdi s*ktir git..!'' Onaylamadığını belli eden ''cık cık'' sesinden sonda alayla gülümseyip devam etti.

EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin