Merhaba arkadaşlar ben masmalove. Bu bizim ilk hikayemiz. Biz dedim çünkü bunu benimle birlikte 2 arkadaşım daha yazıyor, onlar kremalitatli ve cubuk-kraker Çok heyecanlıyız, inşallah beğenirsiniz. Lütfen yorum ve voteyi eksik etmeyiin. Sizi seviyoruz şebekler..
.....................................................
Hep erken kalktığım halde bugün çok geç kalmak istedim hatta uyanmamak, hep güler yüzlü olduğum halde bugün somurtmak istedim, hep simsiyah giyinenlere özendiğim halde bugün onlardan nefret ettim..
**********
Sabah geç kalktığım için hızlı hazırlanmak zorundaydım üstüne birde Ayça, Melis ve Görkem'in attığı mesajlar iyice canımı sıkmıştı.
-Ada! iyi misin? demiş Görkem, tabiki de iyiyim Görkem !! Başka nasıl olabilirim ki değil mi!
-Seni çok merak ediyoruz!(Melis)
-Ada ses ver!(Ayça)
-Hadi ama Ada, şuan konuşmak istemediğini biliyoruz ama sen İstanbul dasın biz İzmir de seni ne kadar merak ettiğimizi düşünemiyor musun!! (Görkem)
-Kendini iyi hissettiğinde bize mesaj at lütfen.(Melis)
-Evet Ada mesajını bekliyoruz!(Ayça)
Telefonu yatağa sertçe attım. Eğer duvara atmış olsaydım şimdiye paramparça olmuştu. Beni merak ediyorlar biliyorum ama şuan hiç cevap verecek durumda da değilim. Umarım bana çok kızmazlar.
Ben onların kırılıp kırılmadığını düşünürken Selim amcanın sesiyle cama doğru ilerledim. Annem çoktan arabaya binmişti bile, annem buraya geldiğinden beri yan evdeki komşumuz Selim amca ve eşiyle yakın olabilmişti bizi de mezarlığa onlar götürecekti.
Mezarlık!
Bu isim beynimde adeta bir çanın çıkardığı ses gibi yankılanırken bir yandan da Selim amca sesleniyordu, en iyisinin hemen hazırlanmak olduğuna karar verip hızlı bir şekilde giyindim ve gözlüğümü alıp arabaya doğru ilerledim.
**********
Babamla geçirdiğimiz günler aklıma geldikçe kalbim bir kuşun kanat çırpışı kadar hızlı atmaya başladı ve nefes almamda zorlaştı. Sanki arabada sıkışıyormuşum gibi hissettim. Selim amca bunu fark etmiş olmalı ki arabayı hızlıca durdurdu. Araba durur durmaz kendimi dışarıya attım ve derin derin nefes almaya başladım. Annemin ağlamaktan kısılmış olan sesiyle irkildim,
"Ada ne oldu kızım, iyi misin?"
"Evet, iyiyim aslında bakarsan bence yürüyerek devam etsem iyi olur."
"Emin misin ?"
Sesi o kadar boğuktu ki, benim karşımda ağlamamaya ve güçlü durmaya çalışıyordu ama boğuk çıkan sesi onu ele vermişti. Neden ağlamıyordu ki ben artık büyümüştüm ve bazı şeylerin farkındaydım sonuçta eşi ölmüştü ve ağlamaya hakkı vardı.
"Evet evet , eminim siz gidin zaten 5 dakikalık bir mesafe kaldı."
Onlardan onay aldıktan sonra yavaş yavaş yürümeye başladım. Her nefes alışımda ağlamamak için sıktım kendimi, ama en sonunda dayanamadım ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. Her hıçkırığımda babam aklıma geldi ve ben daha çok ağladım. Ağlarken yürüdüğümü unutmuş olmalıydım ki mezarlığı görünce farkına vardım. Kendimi biraz da olsa toparladım. Göz yaşlarımı sildim.Gözlüğümü de taktıktan sonra girişe doğru yürüdüm.
Babamı seven herkes mezarının başına toplanmıştı. Bense sakin bir kafayla veda etmek istiyordum Babama. Annem de bunu çok iyi biliyordu o yüzden babamın mezarına uzaktan bakmama bir şey dememişti. Herkes yavaş yavaş çıkmaya başlayınca bende babamın mezarının başına doğru ilerledim. Annem bana sarıldıktan sonra gelenleri uğurlamak için mezarlığın çıkışına doğru ilerledi...
**********
"Herkesin örnek aldığı bir kahramanı vardır. Onu örnek alırız, onun yaptıklarını yapmaya çalışırız, hiç gitmeyecek sanırız hep yanımızda olacak bize öğütleriyle yetiştirecek. Benimde kahramanım sendin baba! Örnek aldığım insan sendin. Bana her zaman kibar bir hanımefendi olmam gerektiğini söylerdin hep dürüst olmam gerektiğini...
Ben şimdi ne yapacağım baba! Bana şimdi kim doğru yolu gösterecek. Bana cevap verebilseydin yanında annen var derdin biliyorum ama ben annemle hiçbir zaman seninle yakın olduğum kadar yakın olamadım ki baba olamadım, olamadım.."
Veda etmekte iyi değilim zaten ama yapabileceğim tek şey dolan gözlerimi silip ayağa kalkmaktı.
"Merak etme babacım, sürekli gelirim yanına anlatırım sana olanları, eski günlerde olduğu gibi öğüt veremeyeceksin belki ama, ben sana söz veriyorum akıllı bir kız olacağım."
dedikten sonra arkama dönüp bir adım attım. Sildiğim göz yaşlarının yerine yenisi geldikçe önümü görememem yetmiyormuş gibi etrafta dolaşan karganın sesi de beynimi tırmalıyordu. Arkama son kez dönüp baktım. Mezar taşındaki ismi tekrarlarken, 2 gündür bir şey yemememin de etkisiyle dengemi kaybettim. Hatırladığım son şeyse kan kokusu ve güçlü kolların beni kavramış olmasıydı.
**********
Gözlerimi açtığımda beyaz, ferah ama bir o kadarda sıkıcı bir odanın içindeydim. Açık pembe perdelerden ışık içeri süzülüyordu. Küçük bir televizyon, bir koltuk ve kafama takılı yapışkan kablolarının bağlandığı makinelerden başka bir şey yoktu. Birde saçma sapan çıkardıkları sesler var tabi.
Hemşirenin doktora seslenmesiyle, ağlamaktan gözleri şişmiş olan anneme kaydı gözlerim. Onu görmek bir nebze olsa da rahatlatmıştı içimi. Doktor Fuat amca içeri girdiğinde ne yapacağını bilemeyen bir ifade vardı yüzünde.
"Ada, kendini nasıl hissediyorsun ?"
demesiyle, kafamın zonkladığını hissettim. Benim bir şey sormama izin vermeden olan biteni anlattı. Beni hastaneye cenaze törenine geç kalan oğlu getirmiş. Beni bulduğunda yerde ve kafamı bir taşa çarpmış haldeymişim. Biraz daha geç bulsaymış belki de kan kaybından ölebilirmişim.
"Peki bana kanı kim verdi ?"
Annemle kan grubumuz farklı, babamda olmadığına göre kim verdi?
'0Rh-' gerçekten zor bulunan bir kan grubuydu, aklımda bütün bunları birleştirmeye çalışırken Fuat amcanın bana seslenmesiyle irkildim.
Aklımı okurcasına,
"Sana kanı oğlum Doruk verdi. Şanslıyız ki kan grubunuz uyuştu, yoksa cidden zor bulunan bir kan grubuna sahipsin."
Minnettar olmuş bir ifadeyle, zorla kafamı sallayabildim.
Fuat amca oğlum Doğu mu demişti? Evet sanırım DOĞU demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET
Fiksi RemajaBeklenmedik olaylar.. Farklı bir okul… Farklı bir şehir... Öğrenilmeyi bekleyen sırlar… Yeni arkadaşlıklar… Yeni acılar… Yeni umutlar… Kazanılan ama aynı zamanda yitirilen hayaller… İstenmeyerek alınan sorumluluklar... Aşk'ın bilinmeyen gücü…...