bölüm parçası:
billie eilish ft khalid - lovely♡
Slytherin ortak salonuna, Draco'nun kolu altında girdiğimde salon nazik bir alkışla yankılandı. Bir sürü insanın yüzünde gururlu bir gülümseme vardı.
Belki biz Gryffindorlar gibi sıcak değildik. Ama hepimiz, biri birimizin ve binamızın başarısıyla aynı sevinci paylaşırdık.
Bir kaç kişi, bana sarılmak için hareketlendi, biraz çekinsemde sarılmalarına karşılık verdim. O sırada görünmeyen bir el beni geriye itti.
Fakat bu öyle nazik bir şekilde olmuştu ki, ben hariç kimsenin farketmediğine emindim.
"Tebrik ederim, Black."diyen bir ses duydum. Arkamı döndüğümde Severus Snape, dik bir duruş ve gururlu bir bakışla beni süzüyordu. Salondaki herkes duruşunu dikleştirdi.
"Yumurta nerede?"diye sordu. "Yatağımın altına bıraktım efendim."dedim.
"Gryffindorlar gibi ahmak bir edayla burada açmaya çalışmamana çok sevindim."dedi alayla. "Bu gece ortak salonu kutlama için kullanabilirsiniz."dedi ve pelerinini savurarak çıktı.
Severus Snape, az önce ortak salonda kutlama yapmamıza izin vermişti!
"Yüce Merlin!"diye ellerini çırptı birisi. Kahverengi uzun saçlı, kahverengi gözlü normal kısa boylu bir kızdı. Heyecanı gözlerinden okunuyordu. İkinci sınıf olmalıydı.
Başkan ayaklandı. "Şimdi, Betty, Pansy ve Bella! Siz hemen salonu süslüyorsunuz! Tony, David ve Allen sizde yiyecekleri ayarlıyorsunuz. Peter ve Natasha, ateş viskisi, kaymak birası ve küçükler için sadece balkabağı şerbeti istiyorum!"
"Draco, Black'i al ve koridorlarda oyala işte. Biz ortamı hazırlayana kadar."dedi ve asasıyla bizi kovalamaya başlayacak gibi ters ters baktı.
"Şey, pekala."dedi Draco ve elimi tuttu. Nazik bir şekilde beni çekiştirerek çıkardı.
"Eeeh, şampiyon ne yapmak ister bakalım?"dedi tatlı tatlı. "Seni öpmek," diye içimden geçirsemde, bunu dışarıdan söyleyemedim. "Bilmem, bahçeye çıkabiliriz."
"Olur,"dedi ve beni kolunun altına alarak yürümeye başladı. Bir şarkı mırıldanıyordu, ama çok kısık bir sesleydi ve duymak mümkün değildi.
Çekinerekte olsa konuştum,"Sesli söyler misin?".Bir kaç saniye yüzüme baksada pek ikna olmuş gibi değildi. "Lütfen?" diye ekledim heyecanla.
***"Thought I found a way.Thought I found a way, yeah"diye sesli şekilde girdi şarkıya. Ortalık zaten fazlaca sessizdi ve onun sesi çiçek açmıştı.
"But you never go away,so I guess I gotta stay now."
Bu şarkıyı biliyordum, yetimhanede söylerdim. Çok, çok iyi hatırlıyordum. Keşke üzerine bir "Obliviate," çekebilseydim. Ama bunun yerine acılarımla yüzleşmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PURUS ϟ
Fanfiction▶Harry Potter AU Hayran Kurgusu.◀ 『 Purus, Katie isminin anlamı olan Saf kelimesinin Latince'sidir.』 KDB, sizin bildiğiniz üzere Katie Diana Black, babasının gözlerine sahip bir kız çocuğuydu. Gözleri griydi. O buydu. Gri her şeyiydi. Ne beyaz olmay...