-Hergovalyon kaç günlük mesafede?
-Sanırım sadece 3 veya 4 günlük yolumuz kalmış olmalı kralım.
Hektor bir yandan Poloniusun yemeğini hazırlarken diğer yandan ise ona cevap veriyordu.Yanlarına yol için erzak almışlardı ancak bir asker mola verdikleri sırada koca bir erkek geyik avlamıştı. Polonius askeri tebrik etmiş onun geyiğinden yemek istediğini söylemişti.Bu bir asker için büyük bir onurdu. Hektor tabağı özenle hazırlamıştı. Poloniusun kişisel malzemelerinin taşındığı at arabasından masayı askerlere indirtti ve hazırladı.Ardından Poloniusun dinlenip bir yandan da kılıcını bilediği ağacın altına geri geldi.
-Yemeğiniz hazır kralım.
Polonius kılıcından destek alarak doğruldu.Masanın yanına doğru yürüdü.
-Gerçekten çok güzel görünüyor Hektor.
-Teşekkürler kralım.
-Hadi bir tabak da sen alda karşıma otur.
Hektor çok şaşırmıştı.Uzun zamandır Poloniusun yanındaydı.Hatta kısa bir süreliğine de olsa Poloniusun babası Reus'da onu yanında tutmuştu. Ancak ilk defa bir kraldan onunla aynı masada yemek yeme teklifi almıştı.
-Ben aç değilim kralım ama seve seve size eşlik ederim.
Polonius askerlerden bir sandalye daha getirmelerini istedi.Ancak at arabasında başka sandalye yoktu.
-Sorun değil kralım ben bir kütüp çekip otururum.
Hektor ateş yakmak için sakladıkları odun parçalarının arasından üstü ve altı düz iki kütük parçası aldı ve yan yana koyup oturdu. Polonius bir kadehe Hektora şarap doldurmaya başladı.Kendisi şişeden içmeyi her zaman daha çok sevmişti.Şarabı doldururken sordu.
-Peki ya sen ne düşünüyorsun?
-Hangi konuda kralım?
-Elfler hakkında.
-Kralım sizin en doğru kararı verdiğinizden eminim.
-Hektor yapma lütfen.Ben gerçekten ne düşünüyorsun bilmek istiyorum.
Hektor masaya oturduğundan beri üzerinde olan çekingen tavırdan sıyrıldı ve kendisinden emin bir şekilde cevap verdi.Çünkü zaten ne düşündüğünü söylemişti. Poloniusun kararını doğru buluyordu.
-Kralım bunlar gerçek düşüncelerim.Sırf siz gücenmeyin diye yalan söylemiyorum. Elfler eskiden savaş meydanlarının yegane şampiyonlarıydı. Ancak biliyorsunuz Tyrone'dan önce bile eski güçlerini kaybetmeye başlamışlardı. Tyrone sadece bu durumu hızlandırmış olmalı.Şu anda benim düşüncem iyi para alırlar ise savaşta gayet yardımcı olabileceklerinden yanadır.
-Halkımın son parasını ve devletin birikmiş parasının neredeyse tamamını yanımda götürüyorum Hektor. Bunun onlara iyi bir meblağ olarak görünmesi için dua mı etmeliyiz sence?
-Elflerin Serbiana karşı tutumunu göz önüne alırsak ben yeteceğinden ve artacağından eminim kralım.
⭐⭐⭐
-Buyurun kraliçem.Kralımızın benden hazırlamamı istediği kışlanın gider raporu.Stok sermayenin büyük bir bölümü elf paralı asker tutulması için gittiğinden erzak için parayı zar zor buluyoruz.Ama askerler dönüşümlü olarak eğitimlerinden sonra tarlalarda çalışıp para kazanıyorlar.
Victorya, Ortla'nın getirdiği rapora baktı.
-Onlara ne kadar teşekkür etsem az.Vatanları için ellerinden geleni yapan askerler olduğunu bilmek gerçekten gurur verici.Ama onlara bir hediye vermek istiyorum.
Victorya boynundaki elmas kolyeyi çıkardı ve eline aldı.
-Lütfen bunu benim için sat ve kışlaya erzak alınmasını sağla.En azından kraliçeleri olarak bunu yapmak istiyorum.
-Size minnettar kalacaklarından eminim kraliçem.
Tam o sırada küçük Lyla beşikte ağlamaya başladı. Victorya beşiğin başına gelerek onu yavaşça kucağına aldı.
-Ne oldu kızım aç mısın yoksa?
Ortla kolyeyi cebine koydu ve raporu yatağın üzerine bıraktı.
-Ben sizi yalnız bırakayım kraliçem.
Ortla kraliçenin önünde eğilerek selam verdikten sonra kapıyı yavaşça açarak kraliçe ve bebeğinin odasından ayrıldı.O tam odanın bulunduğu kattan aşağıya inen merdivenlere yönelmişti ki kraliçenin odasından bir çığlık yükseldi. Ortla hızla odaya geri girdi.Kraliçe dizlerinin üzerine çökmüştü elinde kızı Lyla vardı.
-Nefes almıyor!
Ortla tam ne olduğuna bakmak için kraliçenin yanına doğru ilerlemek üzereyken birden bedeni kas katı kesildi ve yere yıkıldı.Eklemlerini zar zor oynatmaya çalışıyordu ama olmuyordu.Ardından odanın içerisinde tuhaf bir silüete sahip simsiyah bir varlık belirdi. Silüet git gide belirginleşmeye başlamıştı ama yinede bulanıktı.Başta Victorya bu bulanıklığın göz yaşları yüzünden olduğunu düşündü.Ama ardından bir el onu boynundan kavradı ve yavaşça diz çöktüğü yerden ayağa kaldırdı. Victorya kızına sıkı sıkıya sarılmıştı ama canı o kadar acıyordu ki neredeyse onu yere düşürmek üzereydi.Tuhaf silüet garip bir ses tonu ile konuşmaya başladı.
-Karanlığın karşısında duran her zayıf ruh ölüme mahkumdur. O zayıftı kraliçe ama sen yaşıyorsun söyler misin kızın ve kocan olmadan sen daha ne kadar güçlü olmayı planlıyorsun?
Ortla zorlukla ayağa kalkmaya çalışıyordu.Sessizce kılıcını çekti ve son bir gayretle ayağa kalkıp kılıcını siyah varlığa doğru savurdu.Ancak kılıç varlığın içinden geçip gitti.Yaratık ona dönerek yüzüne sert bir darbe indirdi.Sersemleyen Ortla kılıcını düşürdü.Yaratık kılıcı kapıp Ortla'nın yüzüne savurdu ancak Ortla geri adım attı.Geriye doğru kaçarken kılıcın ucu gözüne geldi ve gözünü yuvasından dışarıya çıkardı. Ortla acı ile yere düşünce yaratık tekrar kraliçeye yöneldi.
-Söyle kralına ben Tyrone. Ve benim hükmüm ebedi olacaktır.
Bu sözleri söyledikten sonra geldiği gibi bir anda ortadan kayboldu. Victorya boynunda ki baskı kesilince yere yıkıldı.Kalbi korkudan durmak üzereydi. Kucağına baktı.O küçücük bedende ise korkmak için bile olsa atan bir kalp yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asiler Ve Asiller
Fantasyİki sınıf birbirine asla denk görülmemiştir. Belkide bu bir hataydı... Asil bir kral olan Polonius ve asi bir asker olan Mel,ortak kader uğruna neleri göze alabilirler? Sürükleyici bir fantastik maceraya hazır olun! Hikaye gidişatı:Bir asi bir asil...