Kapıyı açtım ve karşımda yırtık siyah kotu, beyaz üstüyle bile mükemmel gözüken çocuğa baktım.
Kapıyı kapattım ve ona baktım. Tebessüm edip "Ne duruyoruz, hadi" diyip belimden tutarak beni arabaya yönlendirdi. İçeri girip oturdum birkaç saniye sonra o da bindi bana dönüp gözleriyle süzdükten sonra kaşlarını kaldırıp indirdi. Yaptığı bu harekete gülüp önüme döndüm.Arabayı sürmeye başladı hava bulutluydu ve camlara yağmur damlaları düşmeye başlamıştı.Kafamı Jungkook'a çevirip ona baktım. Kafasını bana çevirdi. Kaşlarını kaldırdı bir şey mi oldu dercesine. Tebessüm edip önüme döndüm.
Arabayı park etmişti. Arabadan inip lunaparka doğru ilerledik bu sırada yağmur artmıştı. Oyuncakların ışıkları teker teker sönerken kaşlarımı çatıp Jungkooka baktım. O da bana dönüp baktıktan sonra "Ben bi sorayım" deyip bilet satan adamın yanına gitti. Ne konuştuklarını anlamamıştım ama bana dönüp baktı ve yanıma gelmek için adımlarken alt dudağını büzmüştü ve kapandığını anlamıştım.(YN: Lunaparka gitmeleri istemeyen yazar nasıl U dönüşü yapar)
"Başka bir şey yapalım o zaman" dedi. Gülümseyerek "Tamam" dedim.
Arabaya tekrar bindiğimizde "Nereye gitsek?" dedi."Hiçbir fikrim yok." Bir süre düşündüğünü belli eden bir ses çıkartarak dışarıya baktı. Sonra "Buldum.Hadi gidelim" dedi. Kafamı aşağı yukarı salladım. Biraz sürdükten sonra karşısı deniz olan ve iskelede oturabilinen bir yere gelmiştik.
Sadece "Çok güzel" diyebildim. "Bekle ben bir şeyler alıp geleceğim." dedi. Kafamı salladım ve geçip oturdum. Ayaklarımın biraz altında deniz vardı ve sesi çok sakinleştiriciydi. İleride binaların ışıkları yanıyordu.
Biraz sonra hışırtılar duyup arkama döndüm. Elinde 2 poşet ile gelmişti. Yanıma oturdu ve aldıklarını çıkardı. 2 bira ve biraz atıştırmalık almıştı. Biralarımızı açtı ve içtik. "Beğendin mi?" dedi. "Çok güzel" dedim.
Bir süre sessiz kaldık. "Özür dilerim." diyen sese çevirdim kafamı. Kaşlarımı kaldırıp "Ne için?" diye sordum. "Yaptığım her şey için saçmalamakta üstüme yok. Sana zarar vermek istememiştim o zaman. Sadece bir anlık karar ile attım o fotoğrafı. Beni affet" demişti. Donup kalmıştım. "Önemliydi." demem ile kafasını bana çevirdi. "Cidden fazla abarttığını düşünüyorum. Ama artık önemli değil. Çünkü pişmansın ve insanların bana karşı olan görüşlerini artık takmamaya karar verdim."
"Sadece saçmalamıştım o an aklımdan ne geçiyordu cidden bilmiyordum sanırım seni kıskanmıştım bunu kim olarak ya da neyin olarak kendimde hak gördüm bilmiyorum.Ama insanlar sana mesaj atmaya başlayınca daha da sinirlendim. Her şeyin içine kendi elimle sıçtım."
Sadece burukca gülümsedim. "Hey,bana bak"dedi hm gibi bir ses çıkararak ona döndüm. "Seni üzdüğüm için özür dilerim. Hiçbir zaman amacım seni üzmek olmamıştı." yüzüne bakmaya devam ettim "Tamam mı?" "Tamam."
Elini belime sarıp aramızda kalan boşluğu kapatmak için beni kendisine doğru çekti. Hızlıca ona baktım. Bana bakıyordu. Gülümsedi. Ağzını açtı bir şeyler söyleyecek gibi oldu ama söylemedi. Kafamı önüme hızlıca döndürdüğüm anda "Çok güzelsin"dedi. Şaşkınlıkla denize bakmaya devam ettim.
"Ve söylemem gereken bir şey daha var." 10 dakika kadar sustu. Ve sonra.
"Seni seviyorum." dedi.
Bu sefer birazda utançtan olsa gerek kafamı önüme eğdim. "Bir şey söylemeyecek misin?"dedi. O'na döndüm bir süre gözlerine baktım sonra gözlerim yüzünde gezinmeye başladı kaşlarına ardından soğuktan kızarmış yanaklarına ve burnunun ucuna, çenesine sonrasında ise dudaklarına çıktı gözlerim ve orda kaldı. Dudaklarına baktığımı anlayınca dudaklarını yaladı. Yutkundum. Yutkundu.
"Sana aşığım." demem ile son kez gözlerime baktı ve sonrasında dudaklarım ile buluştu yeni ıslanmış ama soğuktan hiç etkilenmemiş olan dudakları..
*
*
BEN GELDİM. UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. FİNALE ÇOK KALMADI SANKİ.
♡♡♡