3.Bölüm

640 27 0
                                    

   Yola çıktığımızda şafak sökmek üzereydi. Pijamalarımdan kurtulmuş yanıma sadece yiyecek bir şeyler alıp yola çıkmıştık. Muhabbet ederek yolumuza devam ediyorduk. Çınar'la muhabbet etmek güzel gelmişti. Uzun zamandır psikiyatristim dışında konuştuğum biri olmamıştı. Belki o yüzden kendimi daha iyi hissetmiştim. Ama itiraf etmeliyimki Çınar çok hoş biriydi. İleride iyi iki arkadaş olabilirdik. Sualtına yolculuk kulağa o kadar hoş geliyorduki...

   "Annem, nasıl biri biraz bahseder misin ? "

   "Gerçekten müthiş biri. Sarı saçlarını hep örgülü bir topuzla toplar. Üzerindeki inciler onun harika karakterini yansıtır. Hep iyi biri olmuştur. Su perilerinin işlerini yapmasında büyük ilham kaynağı olmuştur. Okyanus koruyucuları hep iyidir zaten ama annen çok farklı. Bunu İnci'yi görünce daha iyi anlayacaksın."

   "Sence onu kurtarabilecek miyiz? "

   "Öyle olacağını umuyorum. Bunun için çok iyi planlara ihtiyacımız olacak."

   Hiçbir şey kesin değildi, olamazdı da zaten. İşimiz zor ve riskli olmasına rağmen bu yeni dünyaya karışma arzum, heyecanım giderek artıyordu.

   Uzun süren yolculuğumuz boyunca Çınar bana sualtı hayatının nasıl yürüdüğünden bahsetti. Arabadayken konuşmak sorun olmuyordu fakat uçakta çok daha sessiz olmamız gerekti. Eğlenceli bir yolculuktu.

   Okyanusun kıyısına vardığımızda gece yarısı olmuştu. Çınar beni kayalık bir yere götürdü. Heyecandan ölebilirdim. Su ay ışığında parıl parıl parlıyordu. Kendimi içine atmak bir daha hiç çıkmamak istiyordum. Önce kayalıklarda uzun bir yol gittik. Kayaların arasından görmenin imkansız olduğu bir mağaraya ulaştık. Bir kaç kayayı yerinden oynatıp daha derin bir mağarada alıdık soluğu. Burası oda gibi bir kaç eski koltuğun olduğu bir yerdi. Minik bir ışıklandırılması vardı. Buraya pasaport gibi lazım olabilecek eşyaları koyduk. Gördüğüm kadarıyla burası önceden de sık kullanılar bir yerdi. Etrafa asılmış kıyafetler ve kimlikler, kağıtlar vardı. Çınar kıyafetlerimi çıkarmam gerektiğini söyledi ve soyunmaya başladı. Bu durum utanmama sebep olsa da onu takip ettim. İç çamaşırlarımızla kalınca mağaradan çıktık.

   İşimiz bitince aynı şekilde kayaların üstüne, uçurumun kenarına kadar ilerledik. Fazla yüksek değildi ama hava soğuktu içim ürperdi. Çınar bana döndü. "Önce suya ben atlayacağım sende beni izle."

   Şu çamaşır olayı birazda olsa içimi rahatlatmıştı. Ne de olsa 15 yaşlarıma kadar inançlı bir kız olarak büyümüştüm.

   "Okyanusun derinliklerine insan vücuduyla nasıl gideceğiz? "

   "Suya atlayınca göreceksin."

   Gülümsemesini bu karanlıkta bile görebiliyordum. Karşılık vermeye çalıştım ama tüm vücudumu saran karıncalanmadan ne kadar etkili oldum bilmiyordum.

   Çınar'ın arkasından suya atladığımda vücudumdaki karıncalanma yerini tatlı bir dokunuşa bıraktı.  Suyun içinde taklalar attım, su etrafımı saran bir sihir gibiydi. Karıncalanma ayak parmaklarımın ucundan başlayarak belime kadar geldi. Gıdıklanıyor, sevinçten ne yapacağımı bilmiyordum. Ardından çırpınan ayaklarımı hissedemez oldum. Artık çırpınan bir çift ayağım yok, nazikçe salınan, parıl parıl parlayan göz alıcı kuyruğum vardı. Başta ne olduğunu anlayamasam da farkına vardığımda gözlerimi kuyruğumdan ayıramadım. Ardından karıncalar göğüslerime yükseldi. Göğüslerim şeffaf bir deri ile kaplandı. İç çamaşırım kendini suya teslim edip gözden kaybolurken ben göğüslerimi saran zara bakıyordum. Zar göğsümün üstünde bedenimle birleşirken ben kendimi bu büyüye kaptırmış şaşkın şaşkın bakıyordum.

Derinlerdeki YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin