4.Bölüm

456 25 9
                                    

   Çınar kapıdaki muhafıza bir şeyler söyledikten sonra, boyumdan üç metre daha uzun olan sarmaşıkların oluşturduğu kapı hızlıca açıldı.İç içe geçmiş sarmaşıklar hızlıca çözülüp kayanın içine gömülürken Çınar çoktan ilerlemeye başlamıştı.Arkasından içeri girdiğimde kendimi dev bir mağarada hissettim. Etrafı, sarmal biçimde tavandan yere kadar süzülen elektrik balıkları aydınlatıyordu.İlk bakışta hareketsiz olduklarını düşünmüştüm ki dikkatlice baktığımda takip edemeyeceğim kadar hızlı hareket ettiklerine şahit oldum.

   Suyun vücuduma vuran yoğunluğundan birilerinin geldiğini hissedebiliyordum. Ardından iki kişi karşımızda durdu. Biri dişi biri erkek birbirine çok benzeyen iki su perisi geldi. İkiside aynı anda konuşarak "Heat sizi bekliyor." dedikten sonra hızla ilerlediler. Bizde onları takip ettik.

   Birkaç koridorun ardından, birkaç metre kadar aşağıya indik ve süper bir hızla yukarı doğru tırmandık. Geçtiğimiz her koridor birbirine benziyordu ve kaybolsam kesinlikle yönümü bulup çıkamayacağım cinstendi.

   Berrak mavi bir kapının önünde durduk. Suyun şeffaflığına yakındı, tek farkı kapının arkasını göstermemesiydi. Az sonra kapı açıldı ve geniş bir odaya girdik.

   Başında hoş bir taç bulunan adam, Heat olmalıydı. Bize gülümseyerek yaklaşmamızı söyledi. Fazla iri olmayan omuzları, çıkık elmaçık kemikleri, derin bakan siyah gözleri vardı. Gülümseyerek bana baktı. "Hoş geldin Aura, seni görmek ne güzel." Bir an şaşırdım. Gözleri başka dili başka konuşuyordu sanki. Arkamda biri olup olmadığından emin olmak için etrafıma bakındım. O ise bakışlarını sabitlemiş bakmaya devam ediyordu. "Canım bir sorun mu var? "

   Kaşlarımı çattım. "Bana mı dediniz? "

   "Tabi ki sana dedim burada Çınar'dan başka bir tek sen varsın."dedi gülümsemeye çalışarak. Daha çok kendini zorlamış gibiydi. Gerildim. "İyi ama benim adım Aura değil. Benim adım Çağla."

   "Ah, afedersin bilmediğini unutmuşum. O zaman açıklamama izin ver lütfen. Senin asıl adını annen ve baban Aura koymuştu. Tabi seni yeryüzünde bırakırlarken adını bakıcı aileye söylemediler. Senin güvenliğin için farklı bir kültüre ait bir ismin olması gerekiyordu."dedi hızla.

   "İyide sonuçta benim doğumumdan yaşlı koruyucuların haberi yok. Öyle değil mi? Bu kadar güvenlik niye? "

   Heat birbirine bağladığı ellerini çözüp biraz ileride ki yeşil taşlarla bezeli, benim abartılı olduğunu düşündüğüm koltuğa oturdu. "O kadar basit değil küçük peri. Büyük Okyanus'un eski koruyucusu heyet toplamak için haber saldığında, haberin tüm deniz ve okyanuslara ulaşması bir haftayı buldu. Sonuçta her koruyucunun belli sorumlulukları vardır. İşlerini, haberi duyar duymaz bırakıp gelemediler. Gelmeleri toplam üç ay sürdü. Bu süre zarfında annenin tutsak olması gerekirdi ki annen daha tutsaklığının ilk ayında kaçıp bana sığındı. Biz annenle çok uzun zamandır dostuz. Annenden yardımlarımı esirgeyemezdim. Anneni kimsenin bulamayacağı bir yere sakladım. İnci bana geldiğinde sana iki aylık hamileydi. Onu en az dört ay saklamam gerekiyordu." Devam etmek için ağzını açmıştı ki durdurdum. "Anlayamadım. Neden dört ay? "

   "Bir su perisi beş ay sonunda doğum yapar. Bir ay da annenle kalman gerekiyor. Bu nedenle dört aylık bir yer bulmam gerekti ki anneni saklamak kolay olmadı. Tabi babanı bulup seni emanet etmekte öyle. Annen seni canından çok seviyor Aura, o suçlu değildi. Sadece aşıktı o kadar. İnci'yi kurtarmamız gerek biliyorsun. Çınar sana bahsetmiştir."diyerek Çınar'a baktı. Çınar başını sallayınca gülümseyerek bana baktı. "Bize yardım edeceksin değil mi tatlım?"

   "Ne yapılması gerekiyorsa yapacağım onu kurtaralım. Ben hayatım boyunca annemi ve babamı aradım. Bu kadar yaklaşmışken bırakamam."dedim inandırıcı olmaya çalışarak. Birilerine hesap sormam gerekiyordu ve bu kişi İnci'ydi.

   "Seni çok iyi anlıyorum kızım." Anlık bir duraksama olmuştu.Heat'ın gözlerinde acı gördüm.Hemen konuyu değiştirdi.

   "Uzun yoldan geldiniz birkaç gün dinlenin sonra Büyük Okyanus'a gideceksiniz. Gabriela'ya haber gönderdim. Tabi diğer okyanuslara da. Bir konuk göndereceğimi ve her türlü durumun rapor edileceğini, bunun sularımızın güvenliği ve sıkı denetimi açısından sağlıklı bir çalışma olduğuna dair güvence verdim. Bu arzumu memnuniyetle kabul edeceklerine eminim."

   Heat kendinden emin ve içten bir ses tonuyla konuşuyordu. Bakışları yavrusuna şevkatle bakan bir baba gibiydi. Fakat altında farklı bir anlam yatıyordu sanki. Güvenemedim. Bir an babamla top oynarken veya annemin, kırdığımız vazoları görmesin diye camları toplamaya çalıştığımız zamanlar geldi gözümün önüne. O bana hep tatlı tatlı bakardı. Sıcak ve içten. Onları özlüyordum. O anıları gerilere iteledim. Heat'e baktım. "Ya bir aksilik çıkar da benim tam bir su perisi olmadığım anlaşılırsa?"

   "Buna müsade etmeyeceğiz. Yarın Çınar sana bir su perisiyle, melez bir su perisi arasında ne gibi farklar olur anlatacak. Bunları öğrenince sen de normal bir su perisi gibi davranacaksın. Böylece bir sorunumuz kalmayacak. Zaten birkaç güne alışırsın." derken o kadar güzel gülümsemişti ki. Babam gibi yakışıklıydı. Boynuna sarılıp kalmak istedim. Babam gibi saçımı okşamasına ihtiyacım vardı. İçimden bir şeyler kopup gitmişti sanki. Peki diyebilmeyi zar zor başarmıştım.

   "Uzun yoldan geldiniz. Kusuruma bakma lütfen. Aslında bunları daha sonra konuşmalıydık. Haydi Çınar, Aura'yı odasına götür de biraz dinlensin, sonra sen de odana geç." Aura ismine alışmam gerekecekti.

   Gülümseyerek beni selamladı. Sanırım odaya ilk geldiğimde de selam vermişti ama ben etrafı ve Heat'ı incelemeye o kadar dalmıştım ki farkına bile varmamıştım. Kızardığımı hissedince ben de aynı şekilde başımı eğerek selam verdim.

   "Seninle tanışmak güzeldi Aura, görüşmek üzere."dedi. Bense neden sırıttığına bir anlam yüklemeye çalışıyordum. "Görüşmek üzere."dedim ve Çınar'ı takip ettim.

Derinlerdeki YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin