6.Bölüm

441 18 6
                                    

Aevum

   Ardı arkası kesilmeyen ziyaretçilerden bunalan Aevum elindeki yazmayı fırlatıp ayağa kalktı. Artık sonuca ulaşmak rahat etmek istiyordu. Bu koşuşturmanın bitmesini arzuluyordu. Çabalarının sonuçsuz kalması tahammül edebileceği bir şey değildi. Bu zamana kadar çok uğraşmaştı. Neyi var neyi yok hedefi uğruna feda etmişti. Şimdi ise oturup meyvesini toplayacağı zamana çok yaklaşmışken pes etmek istemiyordu.
   Aevum Vin'i yanına çağırdı. Zaten Vin hiçbir zaman Aevum'un yanından ayrılmazdı. En fazla iki veya üç oda kadar uzağında olurdu. Aevum, Vin'den ziyaretçileri bir saat sonra görmesi için ertelemesini istedi. Bir saatlik molayı kendine ayırmak istiyordu. Toplantı sonrasında dinlenebilirdi elbet, fakat o kadar dayanamayacağını biliyordu. Uzun süredir durmadan çalışmak onu yormuştu. Belki de küçük kaçamaklara ihtiyacı vardı.
   Taş masanın etrafında volta atıyordu. Ne yapmak istediğinden emin değildi. O artık değişmişti, güçsüz değildi. Kendini de sevdiklerini de koruyabilirdi -tabii hala sevdiği birileri kaldıysa- bunu yapabilirdi. On yılı aşkın süredir kendi çizdiği yoldan bir an olsun sapmamıştı. Bu onu güçlü kılan tek şeydi. Eğer birgün emeklerinin karşılığını alamazsa ne olacaktı? Daha önce bunu hiç düşünmemişti. Veya düşünmek istememişti. Her zaman kendine güvenmiş, tavrından taviz vermemişti. Peki eline ne geçmişti? Sadece daha fazla güç ve çok daha fazla hırs. Yıllardır çabalıyordu ve emeklerinin karşılığını alacağı zamanı bekliyordu. Fakat Aevum'un sabrı taşmak üzereydi. Çok daha güçlü planlara ihtiyacı vardı.
   Düşüncelere o kadar dalmıştıki Vin'in geldiğini duymadı bile. Vin ona seslendiğinde sendeleyip masaya çarptı. Aevum bu hareket karşısında sakin kalacak biri değildi. Vin olduğu yere çakılmış işiteceği hakaretleri duymayı, ardından işine devam etmeyi bekliyordu. Fakat beklediği olmadı. Başta Aevum afallamış, başı önde duran Vin'e bağırmayı planlıyordu. O düşüncelere dalmış hareket ederken hangi münasebetsiz onu rahatsız edebilirdi ki. Bağırmak için ağzını açtığı sırada gözleri Vin'in vücuduyla buluştu ve durdu. Vin hep onun hizmetinde çalışmıştı, ona hizmet etmek onun vazifesiydi. Ayrıca defalarca Vin bu durumdan zevk aldığını dile getirmekten çekinmemişti. Artık Vin, Aevum'un gözüne daha hoş görünüyordu. Vin Aevum'a hiç, bir hizmetkardan öte görünmemişti.
   Aevum'un gözleri Vin'i taradığında Vin tek bir pulunu dahi kıpırdatmıyordu. Vin hala hakarete mağruz kalmamasına şaşırarak başını hafifçe kaldırdı.
   Aevum fikrini değiştirerek Vin'e yaklaştı. "Odama gitmeni istiyorum.Odamı toplayan kız hastalanmış, ben de yeni birini istemeyi unutmuşum.Biraz dağınık ve bu durumdan hoşlanmıyorum."
   "Biliyorum efendim."
   "Doğruca odama git. Kimseye de görünmemeye çalış. Bende birazdan geleceğim. Dinlenmem gerek. Elini çabuk tutsan iyi olur."
   Vin emredersiniz derken gülümsememek için kendini zor tutuyordu. Aevum için odası değerliydi kimsenin kolay kolay odasına girmesini müsade etmezdi. Vin'i odasına göndermesini iyi bir adım olarak gördü.
   Vin aceleyle odadan çıktığında Aevum'un gözleri parlıyordu. Bir saat uzun bir süre değildi ama güzel vakit geçirmesi için yeterliydi.
   Aynanın karşısına geçip saçlarını incilerden kurtardı. Güzel göründüğüne kanaat getirdiğinde odasına gitti.
   Muhafızlar kapıyı açtığında Vin hala yatağını topluyordu. Kapının kapandığını duyunca başını eğerek Aevum'un konuşmasını bekledi. Aevum gülerek yaklaştı. Parmağını Vin'in yüzünde gezdirdiğinde Vin titremesine engel olamadı. Aevum güldü. "Bana bak Vin." Vin'in hoşuna gitmişti, acaba Aevum'da Vin'in düşündüğünü mü düşünüyordu? Başını kaldırdığında gözleri Aevum'un gözleriyle buluştu. Bu Vin'in kalp atışlarını hızlandırmaya yetmişti. Vin hep Aevum gibi bir kadına sahip olmak istemişti. Onun gibi güçlü, kendinden taviz vermeyen, çekici ve hırslı bir kadın hep hayallerini süslemişti. Aevum ile tanıştığı ilk gün onu içinde hissetmişti. Kadınını bulduğuna inanmıştı. Aevum'un en sadık hizmetkarı olmayı kendine bir onur olarak görmüştü. Bıkmadan usanmadan tam on beş yıl Aevum'un onu fark etmesini beklemişti. Çünkü bir gün kollarına geleceğini biliyordu, bunu hissetmişti. İşte o gün gelmişti. Aevum'un bakışlarından bunu anlayabiliyordu.
   Vin, Aevum'u kendine çekerken Aevum hiç düşünmeden kendini bu güvenli kollara bıraktı. Vin'e karşı neden daha önce böyle hissetmediğine anlam veremiyordu ve bu durumda daha fazla düşünmekte istemedi. Kafasından tüm düşünceleri uzaklaştırarak sadece Vin'i yaşamak istedi.

.....

   "Hint Okyanusu'ndan gelen misafirler huzursuzlar efendim. Biran önce görüşmek istiyorlar. Size önemli haberleri varmış."

   "Yan odaya geçmelerini söyleyin geliyorum." Kapının kapanmasıyla Aevum son kez  yansımasına baktı. Kendinden emin bir şekilde sırtını dikleştirdi ve sakin bir tavır takındı. İlk defa bu kadar huzurlu hissediyordu. Aldığı kararlardan hoşnut olarak hizmetkarları ile görüşmeye gitti.
   Odadaki gerginlik daha ilk anda dalga dalga Aevum'un yüzüne çarptı. Bir sorun vardı belli ki, herkes huzursuzdu. Aevum sorunlara alışıktı, üstesinden gelebileceğini biliyordu.
   Aevum'u görünce herkes ayağa kalkıp selam verdi. Aevum vakit kaybetmekten hoşlanmazdı. Hemen konuya girmelerini istedi. Masanın başındaki adam söze başladı.
   "Öncelikle söylemek isterim ki başlattığımız isyanlar son hızıyla aralıksız devam ediyor. Eski Batık Yerleşimi'nde hala devam etmekte olan ayaklanma dinmiş değil. Biliyorsunuz onlar su perileri içinde birbirine en sadık olan halklardan biri ve verdikleri kayıplar onları büyük yıkıma uğrattı. Fakat bu halk diğerlerine göre çok daha fazla.. nasıl desem bilmiyorum. Dağılmak yerine birbirleriyle iç içe geçmiş, önlemler almaya başladılar."
   "Ne gibi önlemler?"
   "Mesela bu yerleşim yerinin etrafını her dakika koruması, yabancıları içeri almamaları için güvenlik yerleştirdiler. Birçok yeri setlerle kapattılar. Buda bizim giriş çıkışımız için çok büyük zorluk çıkarıyor."
  Bir nefeslik aradan sonra devam etti. "Bunun için ne öneriyorsunuz kraliçem?"  
   "Bunu kısa zamanda öğrenmem iyi oldu Marcus, fakat bunun için çözümü benden değil de sizin bana önermenizi beklerdim. Görüldüğü gibi aşılması zor bir engelle karşılaşmış değiliz."
    "Fakat kraliçem, ya oradaki adamlarımızla irtibatımız kesilirse? Güvenlik önlemleri git gide artıyor. En önemlisi içerideki adamlarımızın açığa çıkma ihtimali var ki bu yok sayılacak bir ihtimal değil. Açığa çıkarlarsa bizi anlatmayacaklarından nasıl emin olabiliriz?"
   "Ah Marcus, hep küçük düşünüyorsun. Madem önüne bir set konuldu, onu kaldırmalısın. Eğer setin altından veya üstünden geçmeye kalkarsan yakalanabilirsin. Beni anlıyor musun?"
   "Emin değilim efendim."
   "Sorun değil. Anlayacaksın. Saraydaki adamımızı bul ve şu dediklerimi aynen ilet. Eski Batak Yerleşimindeki barikat kalkmazsa durum diğer su perilerinin gözünü korkutur, kendini güvende hissetmemeye başlayanlar topluluğu artar ve ayaklanmalar daha hızlı yayılır. Bunun önüne geçilmesi gerekir. Koruyucunun seti kaldırması şarttır."
   "Emredersiniz efendim."
   Aevum başka bir haber duymak istedi. Macus'un karşısındaki adam söz istedi. "Aslında tam size göre bir haberim var. Hint Okyanusu'ndan göç etmeye başlayanların çoğu buraya, Büyük Okyanus'a geliyor. Ne de olsa herkes sizin ne kadar yardım sever biri olduğunuzu, onları anne şevkatiyle nasıl kucaklayacağızı biliyor."dedi büyük bir keyifle sırıtarak.
   Aevumun sırıtışı arttı. "Ah tabii ki. Gabriela onları bekliyor olacak." Odada gülüşmeler yankılandığında Aevum, Vin'inde odada olduğunu fark etti. Aevum, Vin'in geldiğini fark etmemişti, heyacanlandığını hissetti.
   Aevum'a yakın oturan cılız bir adam söze başladı. "Kraliçem, bildiğiniz gibi diğer okyanus ve denizlerde de kargaşalar devam ediyor fakat Büyük Okyanus ve Hint Okyanusu kadar büyük ayaklanmalar yok. Koruyucular halkı yatıştırmak için son hız çalışıyor. Hatta bazı olaylardan halkın haberi bile olmuyor. Buda bize fazlasıyla engel oluyor."
   "Daha fazla beklemek istemiyorum. Ne yapılması gerektiğini biliyorsunuz."
   Marcus konuştu. Vakti geldi mi efendim? yani-"
   Aevum sözünü kesti."Evet vakti geldi. Olumsuz bir haberle gelmeye kalkmayın sakın." Herkes başını salladı. Aevum herkesi tek tek süzdü. Vin dışında. Ona bakmak için cesaretini henüz toplayamamıştı. Kimse Aevum ile doğrudan göz teması kurmak istemiyordu. Aevum bunun farkında olmaktan büyük haz alıyordu. Söze devam etti.
   "Atlastaki inşaat ne durumda?"
   "Son hazırlıklardayız kraliçem. Her şey istediğiniz gibi. En geç bir hafta içinde kullanıma hazır hale gelecektir."
   "Güzel." Aevum ayağa kalktığı anda herkes ayağa kalktı. "Kevin, inşaatın son halinin bir kopyasını istiyorum. Vin'e teslim edersin. Öğrenmem gereken başka bir haber yoksa bugünlük toplantıyı bitiriyorum." Herkese göz attı. Kimseden ses çıkmayınca selam verip toplantıyı kapattı.
   Yorucu bir gün olmasına rağmen Aevum odasına mutlu olarak gitti. Belli etmesede içinden gülümsüyordu herkese. Hem iş hem özel hayatının verdiği mutlulukla kendini uykunun huzurlu okşayışına teslim etti.

Derinlerdeki YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin