1.Bölüm

2.7K 57 18
                                    

Gecenin bir yarısı ard arda vurulan kapı sesiyle gözlerimi açtım. Terliğimin tekini ayağıma geçirmiş tekini ise yanlışlıkla yatağın altına ittirmiştim. Söylene söylene kapıya koştum. Beynimdeki tek düşünce şu kahrolası sesi susturmaktı.
Ben daha ışıkları açma zahmetine bile girmemişken o adrenalinle kapıyı ardına kadar açtım. Karşımda bir çift göz -karanlıkta seçebildiğim tek şey - dik dik bana bakıyordu. Söyleyecek uygun bir şey bulamadan sadece kaşlarımı çatmış karşımdakine bakıyordum.
"Merhaba."
"Gecenin bu vakti diyeceğiniz tek şey merbaha değildir umarım."dedim çatallı bir sesle.
"Aslında hayır. Seni götürmeye geldim."diyerek omuz silkti.
Uyku sersemliği yetmezmiş gibi karşımdakinin sözlerine bir anlam vermeye çalışıyordum ama olmuyordu. "Anlayamadım?"dedim yüzümü buruşturarak.
"Seni diyorum annene götürmeye geldim." Ortada komik bir şey vardı da ben mi kaçırmıştım? Ne diye sırıtıyordu ki şimdi?
"Kardeşim sen kimsin? Bu saatte kapıma niye kırarcasına vuruyorsun? Ne annesi?" Sinirlerim iyice tepeme çıkmıştı. Daha ayılamamıştım bile. Ne saçmalıyordu bu?

Verdiğim tepki karşısında afallayarak ellerini kaldırdı. "Bak nasıl konuya girsem bilmiyorum ama beni kovmamalısın. Buraya gelmemin ciddi sebepleri var."dese de söyledikleri bana laf kalabalığından başka bir şeymiş gibi gelmiyordu.

Kapıyı kafam sığacak kadar kapatıp cevap verdim."Eğer o ciddi sebeplerin içinde uyuşturucu yada içki için para istemek falan varsa polisi arayacağım haberin olsun."dedim dişlerimi sıkarak.

"Hayır hayır. Öyle bir sebebim yok, zaten ben uyuşturucu ve sigara içmem. Anne ve babanı tanıyorum desem senin için yeterince açıklayıcı olur muyum?"dedi tek kaşını kaldırıp.

Ona bol soru işaretiyle dolu ve alaycı gözlerle bakıyordum. Uyku sersemi olmasaydım yarama dokunmaya çalışıyor derdim ama şuan hiç inandırıcı bir üslubu yoktu açıkçası. Üstüne üstlük bu saatte gelmesi çok doğal bir hareketmiş gibi sırıta sırıta konuşuyordu. Büyük ihtimalle yalan söylüyordu.Kendi kafasında kurduğu şeyleri bana anlatacak sonunda da benden faydalanmaya çalışacaktı.Böyle insanları çok görmüştüm. "Neden sana inanayım?"

Parmaklarını sayarak konuşmaya başladı. "Çünkü senin hakkında çok şey biliyorum. Ebeveynlerini biliyorum. Senin yıllardır yalnız yaşadığını, neden sahte ebeveynlerinin seni terk ettiğini, hepsini biliyorum. Bunların hepsini anlatınca bana daha çok inanacaksın. Sadece anlatmama müsade et."

Benden bir cevap beklemesine karşı cevap vermedim. Ne demem gerektiğini bilmiyordum ve de ne yapmam gerektiğini de. Benimle ailem hakkında konuşmak için bu saati mi seçmişti yani?

Sanki ne düşündüğümü anlamış gibi devam etti. "Biraz oturup konuşsak olur mu? Eğer acil olmasaydı bu saatte gelip seni rahatsız etmezdim."

"Otur" diyerek salonu işaret ettim geçmesi için kapıyı aralarken. Kaybedecek bir şeyim yoktu nasılsa.

"Öncelikle, sözümü kesmeden dinleyeceğine söz vermelisin." dedi koltuğa geniş geniş kurulurken.

"Oldu pasta da getireyim mi ? Bu ne rahatlık ya. Önce bir düzgün otur karşımda."dedim sinirle.
İyice sinirlendiğimi anlayarak oturuşunu düzeltti. Karşımda oturan yabancıya gerçekten inanmalı mıydım bilmiyordum ama hal ve hareketleri, konuşması hiç hoşuma gitmemişti. Gerçi söz konusu anne ve babamdı. Bu kanayan yarama tuz basmak gibi bir şeydi. İster istemez anılarım gün yüzüne çıktı ve bastırdığım duyguların yoğunluğunu yeniden hissettim. Annemi ve babamı hiç görmemiştim. Beni kapının önünde bulduğunu söyleyen üvey ebeveynlerim beni çok seviyordu.Kendi çocukları hiç olmadığı için beni öz evlatları gibi seviyorlardı ama bir gün anlayamadığım bir sebepten dolayı yurt dışına gitmeleri gerektiğini ve uzun bir süre görüşmeyeceğimizi söyleyip beni terk etmişlerdi. Gitmeden önce beni hoş bir eve yerleştirip bol miktarda para bırakıp gitmişlerdi. On sekiz yaşıma geldiğimde banka hesabına yatırılan para miktarını öğrenince dudağım uçukladı. Demek ki bir daha asla geri gelmeyeceklerdi. Ne kadar araştırırsam araştırayım ne biyolojik aileme ne de beni kucaklayan aileme ulaşabilmiştim. Yanlız geçirdiğim 6 yılı kafayı yememek için uğraşmakla, psikolojik tedavi görmekle geçirmiştim. Bu zamana kadarki tek yakın arkadaşım psikiyatristim olmuştu birde evimizin temizlikçisi. Onlar da zaten parasını alıyordu. Düşüncelerimden sıyrıldığımda bana bakan yosun yeşili gözlere odaklandım. "Anlat dinliyorum."

Derinlerdeki YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin