A.Y.A - 17

647 66 6
                                    

Sevilen Adam (Luhan)

Sıranın üstündekileri çantasına attıktan sonra sınav kâğıdını gözetmene teslim edip sınıftan çıktı sevilen adam.

Günlerce çalıştığı ama yine de ne yapacağını bilemediği sınavları bitmişti sonunda. Sonuçları daha açıklanmasa da büyük çoğunluğu beklediğinden daha iyi geçmişti. Çoğu hocanın kolay sorması şaşırtmıştı onu. Ama yine de insafa gelmeleri güzeldi.

Okulun büyük kapısından dışarı yürürken başını kaldırıp yükselen güneşi izledi. Sonunda beklediği yaz gelmişti. Soğuk hava kendini serin yaz esintisine bırakmıştı. İnsanlar kalın montlar yerine ince gömleklerle dolanmaya başlamıştı bile.

Telefonunu cebinden çıkarıp saatine baktı. Bugünkü sınavı diğerlerine göre biraz daha erkendi, o yüzden şimdi daha öğle yemeği vakti bile gelmemişti.

Eve gitmek için karşıdan karşıya geçerken diğer yolda onu bekleyen uzun bedeni gördü. Sıkıntıyla iç geçirdi. Yayalara yeşil yandığında yavaş adımlarla yürüyüp diğerinin yanına geldi. Hava birden daha da sıkıcı olmaya başlamıştı.

"Bugün de mi beni kendine âşık etmeye çalışacaksın? Bıkmadın mı?" Yorulmuş bir şekilde iç geçirdi sevilen adam diğerine doğru bakarken.

"Senden bıkmak mümkün değil Luhan."

Sakince aldığı nefesini çiçek kokan havaya verip onu takmadan yürümeye devam etti. Takip edeceğini biliyordu. Son birkaç haftadır yaptıkları tek şey buydu. Ne zaman okuldan çıksa bir anda karşısında beliriyordu. 

"Yifan bari bugünlük peşimden gelme. Son sınavımdan çıktım ve rahat rahat evime gitmek istiyorum."

"Nasıl geçti peki? Kolay diye duymuştum."

"İdare eder."

"İyi bir not alacağını biliyorum."

Ellerini cebine sokmuş, utangaç bir şekilde yere bakanı inceledi bir süre sevilen adam. 

"Bilemem, berbat da alabilirim."

"Hayır, sen her zaman dersine çalışırsın."

"Bana bu kadar güvenme." 

"Buna ben karar verebilirim."

"Neyse ben gidiyorum, peşimden gelme sakın."

Az öncekine göre daha hızlı adımlarla yürümeye devam etti sevilen adam. Biran önce evine gidip yorgunluğunu atmak istiyordu.

Seven Adam (Sehun)

Huzursuzluk kelimesinin anlamını en çok hisseden kişiydi şu anda seven adam.

Aklını işine vermek zordu onun için. Olmak istediği yerle bulunduğu yer aynı değildi. Dosyalarla dolu masanın başında olmaktansa özlediğinin yanında olmak istiyordu. Kokusunu içine çekip, karışmış saçlarını küçük küçük öpücükler kondurmak istiyordu. Uzanıp sıkıca kollarının arasına alıp kulağına onu ne kadar sevdiğini fısıldamak istiyordu.

Ama tek yapabildiği bu dosyalarla uğraşıp, çıkış saatinin gelmesini beklemekti.

Uzun bir günün ardından evine dönerken markete sapıp alışveriş yaptı. Evdeki eksikler son zamanlarda fazlalaşmıştı. Sınavlardan dolayı bir şeyler almak için bile dışarı çıkamamıştı. Sadece işi için atıyordu adımını dışarı.

Mahallenin tanıdık yoluna girdiğinde istemediğiyle karşılaşacağını tahmin etmişti seven adam. Son bir haftadır gördüğü manzara hep aynıydı. Uzun olan elleri cebinde hayalinin evinin altında bekliyordu. Klasikleşmişti artık. Durup derin bir nefes aldıktan sonra yürümeye devam etti. Şimdi görmek istemediğinin önüne gelmişti.

ARAYI YAPAN ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin