Kapının vurulma sesiyle uyanmıştı. Başını kaldırıp saate baktı. Daha yatalı çok olmamıştı. Homurdanarak yastığa geri koydu kafasını ve gözlerini kapattı. Birkaç saniye sonra kapıya tekrar vuruldu. "Kim çalıyor bu saatte kapıyı ya?" diyerek sinirle kalktı yataktan. Yatağın diğer tarafında uyuyan Mila'ya baktı. Neyse ki uyanmamıştı. Saçlarını eliyle arkaya attı. Yatak odasından çıkıp kapıya yöneldi.
"Ne var?" diyerek kapıyı açmasıyla gözlerinin kocaman açılması bir oldu. Bir an rüya gördüğünü sandı. Gözlerini kısarak baktı şaşkınlıktan. Kerim karşısında duruyordu.
"Yine kaçmışsın Scarlett."
Merve hiçbir şey diyemedi. Kerim'i özlediğini fark etti sesini duyunca. Onu burada görünce de şaşırdı. Üzerinde Pelin'in doğum gününde Kerim'in ona verdiği hırka vardı.
"Beni içeri almayacak mısın?" dediğinde kendine geldi biraz olsun. Kenara çekilip içeri geçmesi için eliyle içeriyi gösterdi. Kerim teşekkür ederek içeri girdi. Merve yatak odasına yönelip odanın kapısını kapattı.
"Uyandırmadım umarım Mila'yı."
"Uyandırmadın." derken pencereyi açmıştı Merve. Dışarıdan gelen serin hava uyanmasına yardımcı olmuştu. Kerim'in oturduğu koltuğun karşısına oturdu.
"Bunca yıl saklamışsın." dedi Kerim. Hırkayı kastediyordu.
"Öyle elime geçti. Bavullarımı açmamıştım, üzerime geçirdim."
"Sen buraya geleli bir haftayı geçti. Hala açmadın mı bavullarını?" derken Kerim gülümsüyordu. Hoşuna gittiği belliydi.
"Nasıl buldun beni?" diyerek konuyu değiştirdi Merve. Kerim'i yanında hissetmek istediği için giydiğini söyleyemezdi.
"Nereye gidebileceğini düşündüm. Geçmişi düşündüm. Seni sadece ben bulabileyim diye buraya geleceğini anlamam zor olmadı."
Merve, Kerim'in her bir detayı hatırlamasına hem şaşırmıştı hem de mutlu olmuştu. Eskiyi hatırladı. Burada, Paris'te gün doğumunu izlerken istiridye yeme hayali kurmuşlardı. Ama şu an burada olmasından dolayı gerilmişti. Hem de üzerinde onun hırkası varken. Bunca yıl saklamışken.
"Bulduğuna göre gidebilirsin."
Merve, Kerim'in kendisini bulmasına mutlu olmamıştı. En son arabayı mahvetmişti. Sarmaşık'a intikam için geldiğini düşünüyordu o geceye kadar. Ama öyle olmadığını çok net anlamıştı. O gece olduğu gibi şimdi de hazırlıksız yakalanmıştı. Partide de öyle. Kerim tüm dengesini bozuyordu. Kerim'in sesiyle sıyrıldı düşüncelerinden.
"Gideyim de tekrar kaç değil mi?"
"Yalnız kalmak istiyorum Kerim."
"Yalnız kalmak istemiyorsun Merve. Sadece hazırlıksız yakalandın ve ne yapacağını bilemediğinden, itibarın sarsılmasın diye kaçtın."
Merve sinirlenmişti. Ses tonuna hemen yansımıştı bu.
"Yok öyle bir şey!"
"Şşşt bağırma. Mila uyanacak."
"Git buradan Kerim." Merve sinirle ayağa kalkmıştı. Kimse onunla böyle konuşamazken Kerim nasıl yapabiliyordu? Daha da garibi Merve nasıl izin veriyordu buna? Kerim'de ayağa kalkmıştı.
"Daha ne kadar inkar edeceksin Merve? Benden kaçtığını?"
"Kendini hala çok önemsiyorsun bakıyorum da. Yazık sana." Aşağılayıcı bir ses tonu ile konuşmuştu.
"Yazık evet. Ama bana değil. Sana yazık. Kraliçeyim diyorsun, ilk darbede kaçıyorsun." Merve bu sözlere çok sinirlenmişti. Kerim'e tokat atmak için elini kaldırmasıyla Kerim elini yakalayıp Merve'yi kendine çekti. Aralarında çok az bir mesafe kalmıştı. Birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı.
Kerim Merve'nin elini daha nazikçe ama aynı zamanda sıkıca tutuyordu. Merve'nin saçı önüne düşmüştü. Kerim boştaki eliyle geriye ittirdi yavaşça. Bunu yaparken parmaklarıyla yüzünü okşamıştı. Merve birkaç saniyeliğine gözlerini kapatmıştı bu sırada. Gözlerini açtığında Kerim'in gözleri gözlerindeydi hala. O kadar çok şey anlatıyordu ki bakışları. O geceden sonra bir kez daha emin olmuştu birçok şeyden.
"Sence de dönme vaktin gelmedi mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scarlett&Rhett
FanfictionUfak Tefek Cinayetler'e Kerim'in Merve'yi Fransa'da bulmasıyla devam ediyoruz. Asıl hikayeden birkaç farklı, olmasını hep istediğimiz şeyler bekliyor sizi içeride. Dizide cevap bulmayan soruların cevabını bu hikayede bulacaksınız. Merve ve Kerim b...