Küçük Kız Hala İçimde

655 30 23
                                    

   Merve, Kerim arabayı durdurduğunda soran gözlerle ona baktı. Yüz ifadesi değişmişti aniden. Ciddileşmişti, kaşları çatılmıştı kendiliğinden. Burası gelmek isteyecekleri son yerdi ikisinin de. Böyle güzel geçirdikleri bir günden sonra buraya gelmelerine anlam verememişti.

"Hadi gel." diyerek arabadan indi Kerim ve Merve'nin kapısını açtı. Merve buraya geldikleri için tedirgin hissetmeye başlamıştı. Ne olacağını bilmiyordu, öğrenmekten de fazlasıyla korkuyordu. Hiçbir şey söylemeden indi arabadan sanki hareketleri uzaktan kumanda ile kontrol ediliyormuşçasına. İçindeki küçük kız ayaklarını yere vura vura "Gitmek istemiyorum." diyordu ama Merve bir şey söyleyemiyordu. Aşağı indiklerine kendilerini özenle hazırlanan bir çift sandalye ile masa karşıladı. Üzerinde iki şamdan, alev alev yanan mumlar, Merve'nin verdiği davetlerdeki kadar şık bir sofra, hazır bekleyen iki garson vardı.

"Kerim?" dedi kısık bir sesle Merve. Çok korkuyordu aynı şeyleri yaşamaktan. Kerim, Merve'nin sandalyesini çekti, oturmasına yardımcı oldu. Merve ciddi bir şekilde Kerim'i izliyordu. Kerim karşısına geçtikten sonra garsonlara başlamalarını işaret etti.

"Kerim tüm bunlar ne demek oluyor? Biz Mila'yı almaya gitmiyor muyduk?"

"Gideceğiz bebek. Beğenmedin mi yoksa?"

"Neden buraya geldik?" derken tedirginliği sesinden belliydi Merve'nin.

"Tüm hesapları kapatmaya." dedi Kerim soğuk bir ses tonuyla.

Merve'nin kaşları çatılmıştı istemsizce Kerim'in cümlesini duyunca. Gözlerini kısarak baktı ona. Kerim buraya taşındığından beri bunun peşinde miydi diye düşünmeden edemedi. Yapabilir miydi? Kendisini bu kadar mutlu ettikten sonra bir anda bozabilir miydi her şeyi? Bitirebilir miydi? 

"Merve?"

Kerim'in sesiyle sıyrıldı düşüncelerinden. Gülümsemeye çalıştı içindeki büyük korkuyla.

"Çok sessizsin?" dedi Kerim Merve'ye bakarken.

"Beni en huzursuz eden mekandayız. Kalbimdeki, ruhumdaki en büyük yaraların açıldığı yerde." diye karşılık verdi Merve. Kerim gülümseyerek şarabından bir yudum alıp gökyüzüne baktı.

"Kimse yeni yara açamaz artık." dedi Kerim Merve'nin gözlerine bakarken. Merve anlamıştı Kerim'in neyden bahsettiğini.

"Çok canım yandı acımaz artık." diye dökülüverdi sözler Merve'nin ağzından istemsizce. Kerim'in bunu biliyor olmasına şaşırmıştı. Merve bu şarkıyı ilk duyduğunda o lanetli gün gelmişti aklına. O genç kızı, kendini seven adamı öldürdüğü gün.

"Bugün düşerse yarın kalkar." diye devam etti Kerim Merve'ye onun ne kadar güçlü bir kadın olduğunu söylercesine.

"Bu kız kendine acımaz artık." dedi Merve mutlulukla uzaktan yakından alakası olmayan bir gülümseme ile. Yaptıklarını düşünüyordu. Yıllarca sürdüğü hükmü, vazgeçmek zorunda kaldığı hayatı. 

"Bu kızın kendine acımasına gerek yok. O çok güçlü bir kız." dedi Kerim yine Merve'ye gururla bakarken. Merve utangaç ama kırgın bir gülümseme attı Kerim'e ve şarabından büyük bir yudum aldı. Hala çözememişti burada ne yaptıklarını. Kerim'in ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu.

"Mutluluk başka kalplerde saklı sanırdı. Hep yarımdı, yanıldı." dedi Kerim yavaş yavaş, acele etmeden, Merve'nin Serhan'a gidişini hatırlayarak. Merve de Kerim'in neyi kastettiğini anladı. Kırgın bir çocuk gibi baktı Kerim'e. Bu sırada yemekler servis edildi garsonlar tarafından.

Scarlett&RhettHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin