Bir şey söyleyemedi Merve. Kerim bu kadar yakınındayken konsantre olamıyordu hiçbir şeye. Çoktan elinden kurtulması gerekiyordu ama öylece duruyordu. Kerim geri çekilip gözlerine bakmaya devam etti.
"Gel birlikte dönelim Sarmaşık'a." dedi elinin tersiyle yanağını okşarken.
"Birlikte gelelim zorlukların üstesinden. Gel tahtına kurul, o çok sevdiğin evden, çok sevdiğin manzarana bak. Birlikte bitirelim o ikisini."
Merve nefes almayı unutmuş gibiydi. Hiçbir şey diyemiyordu. Zorlukla "Kerim." diyebildi önce.
"Neden?"
"Bana bakışlarını görsen nedenini anlardın Merve."
"Yapamam." Canı yanarak söylemişti bunu.
"Seni elimden bir kez kaçırdım Scarlett. Ve şu an mutsuz olduğunu biliyorum. Aynı hatayı bir kez daha yapmayacağıma yemin ettim."
Merve'nin gözleri dolmuştu. Gözünden bir damla yaş aktı.
"Kerim ben yapamam. Senin burada olman bile yanlış. Mila içeride uyuyor. Ben evliyim." Kerim alaycı bir şekilde gülmüştü.
"Evlisin ama kocanın burada olduğundan haberi bile yok. Vazgeç artık şu Aksak olma sevdasından. Vazgeç şu haysiyetsiz hayattan."
Merve'nin gözünden bir damla daha yaş akmıştı. Kerim parmağının ucuyla özenle sildi. Merve daha fazla bu şekilde kalırsa iyice dağılacaktı. Geri çekildi. Gözlerini sildi.
"Mila uyanırsa..."
"Tamam. Gel bir şeyler içip konuşalım. Sonra birlikte döneriz." diyerek gülümsedi Kerim.
"Onca şeyden sonra bana böyle nasıl davranabiliyorsun anlamıyorum."
"Sen nasıl sana bu kadar yaklaşmama izin veriyorsun? İkisi de aynı duygudan." Kerim ilk kez bu kadar açık konuşmuştu.
Açık mutfaktaki buzdolabına yönelmişti sonrasında. İki kadeh ile bir şişe şarap çıkarmıştı. Merve sakince onu izliyordu. Gece gece uyku sersemi yaşadığı bu duygu değişimi onu yormuştu. Koltuğa oturup başını ellerinin arasına aldı. Onun yanındayken çok savunmasız hissediyordu ve bunu kendisine itiraf etmek birçok şeyi itiraf etmek gibi zor geliyordu. Kerim elindeki kadehlerden birisini Merve'ye uzattı.
"Al bakalım." dedi ama Merve hala aynı şekilde oturuyordu. Kadehleri sehpaya bırakıp Merve'nin yanına oturdu yavaşça.
"Ne zaman vazgeçeceksin? Ne zaman bu savaştan vazgeçeceksin?" diye sordu ama hala ses yoktu. İç çekerek kadehindeki şarabı tek seferde bitirip tekrar doldurdu.
"Merve. Sen de hak etmiyor musun mutlu olmayı? O adamın sana değer verdiği yok görmüyor musun? Herkes her şeyi biliyor. Toparlayamazsın artık." Kerim'in sesi önce yumuşamıştı ama Serhan'dan bahsederken aynı yumuşaklıkta değildi. Merve başını kaldırıp ona bakmıştı. Gözleri nemliydi. Kalbinin parçalara ayrıldığını gözlerinden anlamıştı Kerim. Merve'yi böyle görmek onu mahvetmişti, yüz ifadesi değişmişti.
"İntikam için geldiğini sanmıştım." dedi Merve kırgın bir sesle. Kerim'in yüzüne acı bir gülümseme yayıldı.
Sehpada duran kadehi alıp Merve'ye uzattı. Merve şaraptan bir yudum aldı. Soğuk bir şeyler içmek iyi gelmişti bir nebze.
"İntikam... İntikam için gelmiştim evet. Seni pişman olmuş halde görmek istiyordum. Her gün görünce hiç kolay olmuyormuş Scarlett. Başka bir evde, babası olmadığın bir çocuğun annesi olarak görmek çok acıtıyormuş insanın canını. Hele o adamın yaptıklarını görmek..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scarlett&Rhett
FanfictionUfak Tefek Cinayetler'e Kerim'in Merve'yi Fransa'da bulmasıyla devam ediyoruz. Asıl hikayeden birkaç farklı, olmasını hep istediğimiz şeyler bekliyor sizi içeride. Dizide cevap bulmayan soruların cevabını bu hikayede bulacaksınız. Merve ve Kerim b...