18.Bölüm: Akrep ve Yelkovan

119 28 9
                                    

Selam! Çok uzun zaman geçtiğini biliyorum. Büyük ihtimale en son ne olduğunu bile hatırlamayanlar var mdödcöd. Onları ne kadar özlediğimi anlatamam. Aslında elimde hazır bölüm vardı ama sizinle paylaşmak için hazır olduklarından emin değildim. Her şeyin daha da karmaşıklaştığı bir döneme giriyoruz. Hadi hayırlısı... (:

 (:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

18.Bölüm: Akrep ve Yelkovan

___

"İmge inatçı keçinin tekidir"

___

Lora ile birbirimize bakarken aniden yerimden kalktım. 15 dakika sonunda her şey hazırdı. Düşsel'e kimse bir şey diyemiyordu. İmge'ye zarar gelmiş olma olasılığı ikimizi de yiyip bitiriyordu hatta Lora bile kötü haldeydi. Bu karmaşık yeni hayatımıza onu da dahil etmiştik iyice. Düşsel'in yarım saat verdiği uçak 20 dakikada gelmişti. Başka zaman bu uçak mevzusunu kafamda tartardım ama şuan onunla bile ilgilenemiyordum. Uçakta yerlerimize yerleştiğimizde havalanma falan derken her şey çok hızlı gelişmişti. Madem bu uçak vardı niye gelirken uçmayan uçağa bindik lan biz?

Düşsel saatine bakıp bakıp bir şeyler söyleniyordu. Beklediğimden daha sakin görünüyor olsa da içinde karmaşa olduğu apaçık belliydi. Evden çıkmadan önce Uzay'dan bir mesaj almıştım. Her şey o zaman daha çok kesinleşmişti. Aldığımız telefon da söylenenler gerçekti. İmge şuan hayatta kalmaya çalışıyordu. Düşsel'e bunu nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum ama sesimi çıkarmak da pek istemiyordum. Patlamadan önceki sessizlik var gibi görünüyordu.

"Düşsel." Diye seslendiğimde cevap vermedi. Elindeki saate bakmaya devam ediyordu.

"Evden çıkmadan önce Uzay'dan bir mesaj aldım."

Gözleri beni bulduğunda o an çoktan durumu anlamıştı. Aslına bakarsanız bence zaten söyleyeceğim şeyden de haberdardı. "Şu an ameliyatta olan kişi gerçekten İmge."

Hiç bir şey söylemeden önüne geri dönmüştü. Göz teması kurduğumuz bir kaç saniye içinde orada yatanın imge olduğunu bilmesine rağmen gözünde bir umut olduğunu ve o umudun parçalara ayrılmasını izledim. Onunla birlikte ben de ne yapacağımı karıştırmıştım. Bunu söylemek çok zor olsa da kendimizi en kötüsüne hazırlamalıydık belki de.

"Koray ona bir şey olmayacak. Düşsel bana ondan bahsetmişti. İnatçı keçinin tekidir derdi hep. O yaşam için ölüme inat edecek bir kız." Demişti Lora.

Evet demek istedim olmayacak demek istedim ama diyemedim. Onu kandırabilirdim belki ama beni kim kandıracaktı? Saatlerdir tanımadığı bir kızın geçirdiği kazanın şokunu yaşıyordu. Biz kabullenemezken bile kabullenmişti belki de o. Yine de bizi inandırmak için uğraşıyordu.

Lora ile konuşup hem onu hem de kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Düşsel bindiğinden beri birkaç kelime haricinde bir şey söylememişti. Düşsel'e göz gezdirdiğimiz sırada ellerinin titrediğini açık şekilde görüyorduk. Sakin görünmeye çalışsa da fazlasıyla gergindi. İçerinin ortalama derecede bir ısıya sahip olmasına rağmen alnında ter gördüğüme yemin edebilirim.

SATRANÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin