7. Bölüm: Söylediğimiz onca yalan

286 89 32
                                    

Merhaba! 1 haftanın sonunda geri geldim. Size geçen hafta arasında belki bir bölüm daha yayınlayacağımı söylemiştim ama hem çok yoğun bir hafta yaşadım hem de bazı olaylar yaşadım. Bu konuda gerçekten üzgünüm. Umarım anlayış gösterirsiniz.

 

7.Bölüm: Söylediğimiz onca yalan

___

"Bana söyleyeceğin yalanı duymak istemiştim."

___

Benden onunla basketbol oynamamı istiyor. Bir de yenecekmişim. Hayır, yani şimdi görünen köy kılavuz istemez ama işin ucunda isteyeceğim bir şey var. Bir de yapamıyor damgası yemek. Bu inatçı bünyenin hayır demeyeceğini de gayet iyi biliyor. Haklı da.

"İyi. Seni yenice de böyle gülersin. Tamam mı?"

"Anlaştık. Seni evden alırım."

"Kendim gelirim."

"Evin önünde görüşürüz İmge"

Şu cinayeti işlendiğinden beri benim özgürlüğüm kısıtlandı resmen hale bak.

...

Saat sekize gelirken hazırlanmaya başlamıştım. Az sonra da Düşsel gelirdi büyük ihtimalle. Altıma geçirdiğim siyah taytım ve siyah sweatshirtüme at kuyruğu saçlarım eşlik ediyordu. 'Soğuk olur mu?' Diye düşünüyorum ama pek öyle olmaz gibi duruyor. Yinede gözüme çarpan bir hırkayı da üstüme geçirdim. Ardından telefonuma gelen bildirim sesiyle Düşsel'in geldiğini anladım.

Mesaja bile bakmadan direk telefonumu alıp aşağıya indim. Evden çıkıp kapıyı kapattım. Etrafa bakındığımda Düşsel'i de direk görmüştüm.

"Gidelim"

"Adil bir oyun olmadığının farkındasındır umarım."

"Öyleyse niye oynuyorsun."

"Kazanmam için bir şans vardır her zaman."

"Sen şansa inanmazsın."

"Haklısın."

Gülüp ilerlediğimde sahaya girdim. O da peşimden girip topu bana doğru attı.

"Her atış bir puan sen 3 puan yapınca kazanacaksın."

"Sen kaç olunca?"

"Sen 3 olunca"

"Nasıl?"

"Sorgulama artık hareket et topu at."

Onu dinleyip potanın karşısına geçtim ve tam topu atacakken elimden alınan topla afalladım. Daha ne olduğunu bile anlamadan potadan geçen topu gördüm.

"Elimden aldın resmen ya!"

"Alamayacağım hakkında bir kural yok ama senin beklememen gereken bir kural var."

Sinirle ona yaklaşıp topu almaya çalıştım. Pek başarılı olduğum da söylenemez. Çocuk topla dans ediyor resmen. Ben de o arada can çekişiyorum.

Topu bir şekilde aldığım sırada potaya doğru direk attım ama potanın hizasına bile yükselmeden aşağı doğru indi.

"Off. Oynamıyorum ben ya! Sen oyna tek başına ne biçim top bu kalkmıyor bile?"

Gülüp yanıma geldiğinde elime verdiği topu sıkıca tutturdu.

"Kural iki pes etme. Hele de karşımdaki kişi sensen"

Ona baktığımda benim de yüzümde bir gülümseme oluştu. Haklıydı ben böyle bir şey bile olsa pes edecek bir insan değildim. Önce elimden geleni yapmalıydım.

SATRANÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin