BÖLÜM 2

1.1K 112 91
                                    

Hatalarım varsa affedin.

Medya der geçerim.

İyi okumalar.

Çünkü hepimiz sonuç kaybetmek olduğunda şeytanın önünde eğiliriz.

Kimisi bunu az yapar, kimisi çok. Kimse tamamen kötü olmadığı gibi, kimse tamamen iyi de değildi. Aslında sorun insanların ne olduğu değil, benim ne olduğumdu. İyi miydim? Bilmiyordum. Kötü müydüm? Bilmiyordum. Merhametim var mıydı? Varsa eğer kime ne kadar? Kendimle ilgili bildiğim sayılı şeylerden biri şuydu.

Öfkeli bir insandım.

Kışkırtılmaya asla gelemiyordum ve bu benim için zayıf bir noktaydı. En ufak şeye sinirlenebiliyordum. Şu an içinde bulunduğum bu karamaşa hali saçma olabilirdi ama içinde benim olduğum bir alana kimsenin ayak basmasına izin vermezdim.

Yapımda vardı bu benim.

Elimdeki beyzbol sopasını rastgele savurduğumda koyu mavi dolaplardan birkaçına çarptı. Sehun'un çenesi kaskatı kesilirken kalın sopayı parmaklarımın arasında çevirmeye devam ettim.

Bir anda bana atıldı ancak kendimi korumam için çok geçti. Öylesine hızlı davrandı ki bu hızına anlam veremediğimi fark ettim. Elimdeki sopa sert bir şekilde yere düşerken keskin sesi koridorun uğultusuna karıştı.

"Seni uyarmıştım." dedi dişlerinin arasından ve sırtımı dolaba çarpıp saçlarımı tuttu. "Bir şeyleri anlaman için illa canını mı yakmalıyım Luhan?" Ve evet, beklediğim daha doğrusu istediğim atak ilk ondan geldi. Bana yumruk attı.

Sert yumruğu gözümün hemen altına patlarken garip bir iniltiyle başımı dolaba çarptım. "Devam et." dedim dudaklarımda filizlenen tebessümle. "Çünkü beni hemen şimdi etkisiz hâle getirmezsen bunu yapmaya devam edeceğim."

Ve Sehun ile benzediğimiz tek nokta şüphesiz ki çok çabuk sinirlenmemizdi.

Başka bir yumruğu tekrar patladı yüzümün ortasında. Kabul ediyorum acımıştı. Burnumda hissettiğim acıyla bir elimi oraya bastırıp öne eğildim ve burnumun varlığını yokladım.

Lanet herif!

Güzel burnuma bir zarar geldiyse eğer onu öldürebilirdim.

Diğerlerinin ne hâlde olduğuna bakmak için başımı çevirdim. Baekhyun Chanyeol'un elini ısırmaya çalışırken Jongdae Suho tarafından pataklanıyordu ve Jongin yine Kyungsoo'nun üstündeydi.

"Sehun!"

Ah, hadi ama... Bir sen eksiktin.

Benim canım kardeşim koştura koştura bize gelirken Sehun ona aldırmadan bir yumruk daha attı. Tanrım! Dudağımı patlatmıştı!

"Sehun, dur!"

YoonJee onu geriye çekmeye çalışırken kaşlarımı çatıp ona baktım. Bu gürültüye birazdan öğretmenlerin buraya geleceğini biliyordum. Sehun'un durmaması işime gelirdi.

"Sen karışma." diye hırladım dişlerimin arasından. Sehun başını sallayıp beni onayladı. "Abini dinle Yoon."

"Ne oluyor burada!" diye bağırdı başka biri bu sefer. Sert bir nefes vererek güldükten sonra Sehun'a baktım. "Tek dileğim atılman."

Ona neden karşılık vermediğimi yeni anlamış gibi ellerini aniden üstümden çekip birkaç adım geriye adımladı. "Ayrılın!"

Baekhyun saçını başını düzelterek geriye çekilirken öğretmenler Jongin ve Kyungsoo'yu ayırmaya çalışıyorlardı ama bu sefer Jongin'in onun belini tuttuğunu kendi gözlerimle gördüm.

Limerence /HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin