BÖLÜM 17

836 86 74
                                    

Sehun'un bedeni tüm varlığıyla birkaç adım ötede dikilirken, yüzümdeki ifadesizlik sarsılıyor ve acı damarlarımın içine bir zift gibi yayılıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sehun'un bedeni tüm varlığıyla birkaç adım ötede dikilirken, yüzümdeki ifadesizlik sarsılıyor ve acı damarlarımın içine bir zift gibi yayılıyordu. Sertçe yutkundum, bana bakıyordu. İfadesiz yüzüne karşı, kahve gözlerini sarmalayan tuhaf bir ifade vardı. Alnını sarmalayan perçemleri uzamış, onu olduğundan daha güzel göstermişti.

Birkaç gündür hiçbir şekilde iletişimde değildik, birbirimizi görmüyorduk ve şimdi bu okula girip merdivenleri tırmandığımda gördüğüm ilk şeyin o olması düşüncelerimden itilmek gibiydi.

İfadesiz tutmaya çalıştığım yüzümle yanından geçip dolabıma ilerlediğimde, sırtımdaki bakışlarının ağırlığını hissettim. Arkadaşları yanındaydı ama o, konuşmaya dahil olmuyor yalnızca bana bakıyordu.

Gitmesini istiyordum.

Ya da hep kalmasını, hiç gitmeyecekmiş gibi.

Sessizce dolabımdan kitaplarımı alıp kapısını kapattım ve kilitledim. Ardından dolaplardan biraz daha uzakta olan lavaboya girdim. Okula gelmediğim için ve annemle yaşadığım sorunlar için babamla bir konuşma gerçekleştirmiştik. Devamsızlığımın fazla olduğunu ve artık okula gelmemezlik yapmamam gerektiğini söylemişti.

Bir de onlarla kalabileceğimi.

Yine de onu kibar bir dille reddetmiştim. O evde Yoon vardı. Elbette onun yüzünü dahi görmek istemiyordum. Kitaplarımı lavabonun mermerine bıraktıktan sonra babamın bana verdiği kağıtları da kitapların altına koydum.

Bana bir görev vermişti. Her ne kadar böyle bir sorumluluğun altına girmek istemesem de, babam eğer bir sorumluluğum olursa okula devamsızlık yapmayacağımı düşünüyordu.

Dalgın bir ifadeyle aynadaki yansımamı izledim. Perçemlerim dağınıktı, gözaltlarım yaptığım makyaj yüzünden daha sağlıklı görünüyordu. İyi olmayabilirdim ama iyiymiş gibi yapabilirdim.

Başımı iki yana sallayıp ellerimi yıkadım ve dışarıya çıktım. Sehun ve arkadaşları hâlâ orada duruyorlardı. Cidden biraz daha bana bakmaya devam ederse kitaplarımı kafasına geçirecektim. Sınıfa gitmek için adımlamaya başladığım sırada omzumda hissettiğim dokunuşla irkilerek oraya baktım.

Jongdae ve Baekhyun şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Luhan? Korkuttum mu? Affedersin."

Korkulu bakışlarımı kırpıştırıp başımı iki yana salladım. "Sadece beklenmedikti." dedim zorlukla. "Dalmışım. Bağırdım galiba, bana bakıyorlar."

Ellerini siyah ceketine yerleştirirken, "Onlar sana hep bakıyor," dedi, etrafa göz attı. "Bilirsin işte... Sehun ve sen okulda iyi bir malzemesiniz. Üstelik Sehun sabah senin yüzünden tartışmışken..."

"Ne?" diye sordum. "Tartıştı mı? Haberim bile yok. Üstelik neden benim yüzümden ki?"

"Duyduğuma göre son sınıflardan bir çocuğun senin hakkında pek iyi konuşmadığını duymuş." diye fısıldadı. "Dedikodu dönüyor Luhan."

Limerence /HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin