2.bölüm

1.1K 34 86
                                    

Genç kadının göz kapakları  derin bir uykunun içinde  titreşiyordu,lakin ne uykudan uyanmaya nede gerçekle yüzleşmeye dermanı kalmamıştı.

Bu tarz rüyalar görmeye başladığı zamanlar psikolojik bozukluğu olduğunu zannedip çok defa psikologların kapısını aşındırmıştı ama nafile

Her defasında önemli bir psikolojik sorunu olmadığını söyleyen psikolog Serhat bey çok ilginç bir şey söylemişti, kendisinde bir rahatsızlık olduğunu iddia eden kadına.
Doktoru samimice gözlerinin içine bakarak

“ Bak Eflal hanım  bilim her şeyi kanıtlamak üzere doğmuş bir ilim olsada ne yazık ki bazı şeyler sır kalmaya mecbur,bunu biz doktorlar bile çözemiyoruz bazı zamanlar oluyor ki aklın idrak edemeyeceği düzeyde algılar yaratıp beyin fonksiyonlarımızı ona göre düzenliyoruz tıp da çok nadir olsa da  bu vakalar genellikle beynin elektriksel dalgalarının farklı iletişime geçmesiyle alakalı, benim size tavsiyem bu iki dünya içinde yaşamaya alışacaksınız” dediğinde genç kadın doktorun bu samimi itirafını hiç bir şey söylemeden bir baş işaretiyle kabul etmişti.

Uykusunun içinde dış dünyasıyla alakalı her şeyi hatırladığı gibi rüya dediği dünyasında gördüklerinin   bazılarını aynen harfi harfine yaşıyordu genç kadın,dahası artık olaylar ilerlemiş ,kim olduğunu ve nereye ait olduğunu kestirmemenin acısını tek ama kalabalık dünyasında bulmaya çalışıyordu.

“Hangi dünya gerçekti?”

“Rüya olan hangi yaşantıydı?”

Uykusunun içinde mırıldandı.
“ Bundan sonrası yok Eflal,nereye ait hissediyorsan oraya aitsin bundan sonrası yok” diyerek

Derin bir nefes eşliğinde göz kapaklarını araladı,artık diğer yaşamından şimdiki yaşamına göz açtığına göre; gülümseyerek kendi kendine mırıldandı.

“ Acaba benim gibi kaç insan böyle her uyanışında yeniden doğmuş gibi hissediyordur ?”

Hiçbir yere ait hissetmemek bazı zorlukların yanında huzuru da  beraberinde getirmişti genç kadına

“ Benim için şu duvardaki saatte geçen zamanın bir hükmü yok, zihnimdeki zaman algısıyla kendimi kandırıyorum onun için kızım hadi toparlan ve an denilen bulmak ta kendini  bul “ diyen iç sesine kulak verince hayat denen HEYULA'nın nefes almaktan ibaret bir algı olmadığını da biliyordu.

 Mutfağa doğru yöneldiğinde   uzun süredir yatmakta olduğundan susuzluğun etkisiyle dudaklarının kurumuşluk hissiyle parmaklarını dudaklarında gezdirip diliyle ıslattı.

Tezgahda duran sürahiyeye uzanıp  bardağına suyu doldururken ; gördüğü rüyanın gerçek bir yaşanmışlık gibi zihninde yer edip sonrasında duygularını tetikleyerek genç kadını derin bir boşluğa itmesi genç kadının duygularıyla bir bedeninide yorgun düşürmüştü.

Mutfak masasının üzerindeki duvara asılı saati incelerken birden akreple yelkovanın hareketleri genç kadına unuttuğu bir şeyleri hatırlattı.

“ Offf yaaa kahretsin doktor randevunu  kaçırmak üzeresin Eflal elini çabuk tut “ diyerek iç sesinin  kendine verdiği komuta uyarak hızlıca yatak odasına girip elbise dolabının kapağına uzandı.

Hızlıca seçtiği kıyafetleri üzerine geçirip ,şifonyerin üzerine bıraktığı küpelerini  kulaklarına takıp aynada son görünüşüne bir göz attı.

“En kısa zamanda kuaföre  gitmeliyim bu saç rengi iyice sıkıcı olmaya başladı “ diyerek aynadaki görüntüsüne muzipçe  göz kırptı.

Dışarıdaki havanın her an yağacakmış gibi durması genç kadının tedbiri elden bırakmayan garantici yapısını tetikleyerek;  çıkmak üzere olduğu kapıdan geriye döndürdü.

Kendi kendine mırıldanarak

“ Yağmurda ıslanmamak için yağmurluk ve şemsiye “ diyerek kapının hemen yanındaki vestiyerden trençkotu ve şemsiyeyi aldı.

Tek katlı evin verandası solmuş ağaç yapraklarıyla dolmuştu,genç kadın verandadaki solgun her tarafa dağılmış yapraklara bakarken doğada var olan her şeyin kendi halince bir güzelliği olduğunu düşünerek verendadan bahçeye  inmek için birkaç basamağı geçti.

Küçük ve sevimli bahçesinden geçerken etrafına sevgiyle göz gezdirdi,gülümseyerek etrafındaki her bitkiye ve ağaca sessizce selam verdi.

“ Merhaba “

Sesin geldiği tarafa başını uzattığında bahçe duvarının dışında söğüt ağacına yaslanarak kendini izleyen yabancıyı gördü.
Yabancı adam yaslandığı ağaçtan doğrularak genç kadına doğru birkaç  adım atıp durdu.

“Tekrardan Merhaba kusura bakmayın deminden beridir sizi izliyorum yüzünüzdeki gülümseme ve gördüğünüz her şeye yürekten bir sevgiyle  bakıp aynı gözlerle selam vermeniz beni etkiledi “ diyerek elini genç kadına uzatırken unuttuğu bir şeyi hatırlar gibi

“ Ahh bağışlayın ben “ diyerek başını  bir kaç kez sağa sola sallayıp gözlerini genç kadının gözlerine dikti
“ Yani ben.. ismin Hakan “ diyerek gülümsedi.

Bahce kapısında öylece durmuş derin maviliklere  bakarken adamı izleyen gözlerinden yüreğine ve beynine giden sinyaller genç kadına bu yabancıyı daha önce gördüğüne dair bir histi.


HEYULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin