" NE ACI HÜZÜN NEDE TATLI BİR MUTLULUK HAYATIN TADI BİLİNMEYEN TEK GERÇEK HERŞEY BİR KURGUDAN İBARET "
Telefon acı acı çaldığında bir anlık dalmış oldugu uykudan aniden sıçrayarak doğrulup hızla telefona uzandı.
Eflal telefonda Faruk Simyacının ismini gördüğünde neler oluyor diye telefondaki isme meraklı bir bakış attıktan sonra hemen telefonun tuşuna bastı
" Efendim"
Karşındaki muhatabı daha fazla konuşmasına izin vermeden
" Eflal bu saatte aramak zorunda kaldım ama acilen Hakanın evine gitmelisin " dediğinde
" Neler oluyor " diye sormadan telefonu kapattığı gibi dolaba koşturdu ,üzerine mavi bir jean ve tişörtü geçirip yatagin uzerindeki telefonu alıp odadan çıktığında ne yaptığını bilmez bir halde hipnotize olmuş gibi dış kapıya yöneldi.
Portmantonun üzerinde asılı çantaya telefonu atıp arabanın anahtarlarını asıl oldugu yerden alıp arabaya koşturdu.Rüyanın acı acı havlamasına dayanamayarak arka kapıyı açıp kendisinide götürmesi için adeta yalvaran köpeğe gel işareti yaptı.
Köpek tek bir hamleyle arabanın arkasına atlayıp sesini kesti.İstediğini almış olmanin verdigi mutlulukla kuyruk sallarken
Eflal hizla kontağı çevirip arabayı hareket ettirdi gittiği yönü bilmeden kullandığı arabayı bir süre sonra durdurup
Aceleyle Faruğun ismi yazılı butonu tıkladı
Endişeli erkek sesi hemen cevapladı
" Eflal çıktın mı yola ?"
" Faruk yoldayim ama Hakan'ın evini bilmiyorum ki ben" dediğinde adam hemen " Acele et Eflal konum atıyorum " diyerek telefonu kapattı.
Telefonuna gelen konumu tıklayıp sol şeritten çevre yoluna döndüğünde genc kadın evinin verandasında izlemeyi sevdigi ormanlık alana doğru yöneldiğini anlamakta gecikmedi.
Virajlı yolları geçerken her geçtiği yeri daha önce görmüşlük hissi ise genc kadına yine rüyalarındaki oraya ait olmuşluk hissini yeniden yaşatıyordu.
Yolun sağ tarafında eski patika yola bakışlarını yönelttiğinde rüyalarında sık sık gördüğü evin birebir aynısı ile karşılaştığında hızla frene bastı.Arkada uzanmış keyif süren köpek ani frenle yalpalayıp öne doğru fırlayınca huysuz bir mızıklanmayla havlamaya başladı.
" Ruya kes havlamayı " diye köpeğe sert bir komut verip arabadan indi.
Gördüğü manzaranın etkisi ile dalıp gittigi düşüncelerinden yine çalan telefonun melodisi ile sıyrıldı.
Arayan yine Faruk simyacıdan baskası degildi.
" Efendim Faruk " diye dalgınca cevapladi adamı
" Eflal sanırım yolda duran araba senin canım o ev değil biraz ileride sol tarafa bak göreceksin beni "dediğinde
Evin karşısındaki biraz uzakta açık alanda devasa bir yapının tüm bölgeyi hakimiyeti altına almış dev bir kartal gibi durduğunu fark etti.
Uzakta olsa terastan kendisine el sallayan adamı görmüştü.
Hemen arabaya atlayıp sol tarafta yeni yapılmış düzgün döşemeli yola kıvırdı direksiyonu.Bahce kapısının önüne geldiğinde otomatik olarak açılan büyük kapıdan içeriye girdiğinde gördüğü manzaranın şoku ile arabadan inmeyi bile akıl edememişti.
Bahçe muhteşem çeşitlilikteki bitkilerle çevrili bir göletin içinde yüzen kuğu ve ördeklerle göletin doğal ve gösterişli halini gözlere cümbüşle sunuyordu.Hemen yanında sıralı şekilde dizili degisik otantik bitkiler bu bahçeye dünyanın her yerinden bir parça alınmış burada toplanmış hissini veriyordu.
İsmini bilmediği ve kimisini ilk defa gördüğü bodur ağaçlar bir amazon ormanında do oluyormuşcasına insana değişik bir atmosfer sunuyordu.Zorda olsa bu ahenkten sıyrılıp arabadan indiğinde köpeğin çoktan açık olan pencereden çıkıp göletin yanındaki bir kaplumbaga ile oyuna daldığını gülümseyerek izledi.
Faruğun merdivenlerden koşarak kendisine gelmesini biraz endişeli birazda meraklı gözlerle takip ederken adam can havli ile kızın elinden tutup indiği merdivenleri tırmanmaya başladı.
Bir taraftanda merak içinde pesi sıra sürüklediği kıza laf yetiştirmekle meşguldü." Eflal iyiki geldin Hakan sürekli seni sayıklıyor ve odayı kilitledi açmıyor kimseye üstelik körkütük sarhoş odada ne var ne yok dagıttı umarım kendine zarar vermemiştir ,kusura bakma seni bu yüzden apar topar getirttim buraya ,çünkü deli adamın neler yapabilecegini kestiremiyorum." dediginde herseyi bir çırpıda anlatmak isterken nefes dahi almayı unutmustu genc adam
İkisi birden odanın kapısına vardıklarında devasa kapının önünde durup etrafına bakındı genc kadın
Bu ev ne kadarda büyüktü böyle bulunduğu tepeye hakim heryeri kuşbakışı gören evin ön duvarları komple camdan oluşuyordu ve şehrin neredeyse yarısı buradan çok rahat görünüyordu.
Eflal eve göz gezdirirken
Faruk kapıya hızla vurdu birkaç kez içerden bir tek ses dahi çıkmadı bir süre daha bekledikten sonra
" Hakan Eflal geldi kapıda seni bekliyor ben gidiyorum" dedikten sonra bekle işareti yapıp yuksek trabzanlı merdivenlerden aşagı inmeye başladı merdivende ayak sesleri kesildikten sonra
İçeriden gelen gürültü ile bir yerinden sıçradı genc kadın bir iki dakika sonra yatak odasının büyük kapısı açıldığında karşısında darmadağın olmuş adam neredeyse tanınmayacak duruma gelmişti.Saç sakal birbirine girmiş gözbebekleri irileşmiş beyazı tamamı ile kırmızıya dönmüş nerdeyse on yıl yaşlanmış görünen yüz hali ile ayakta duramayacak kadar sarhoş bir adama nasıl yaklaşacağını bilmeden öylece durdu.
Adam sanki karşısında duran bir golgeymiş gibi önce elleri ile gördüğü görüntüye tutunmaya çalıştı arkasından inanamıyormuş gibi" Eflal gerçekten senmisin bu " derken genç kıza sımsıkı sarıldı,sanki bıraksa yıgılıp yere düşecekmiş gibi bir kac kez yalpaladı .
Genc kadin kendini mengene gibi saran kollardan kurtulmak için biraz adamı itelemeye çalıştığında adam daha da sıkı sarılarak
" Lütfen gitme sende beni terk etme " diye inliyordu.
Eflal yüzünü görmeye çalışarak kendisini saran kollardan kurtulmaya çalışırken
" Bir yere gitmiyorum koca çocuk senin için geldim ,bu ne hal neler oluyor" diye genc adamı bu hale getiren nedeni bulmaya çalışıyordu.Konuşacak hali olmamasına ragmen inler bir halde birseyler sayıklayan adamı zorla yatak odası oldugunu düsundügü odaya yarı ittirerek yari sürükleyerek odanın ortasına kadar göturdü hızla etrafı kolaçan ederken buranın savaş alanına dönmüş bir çalışma odası olduğunu anlamakta gecikmedi.
Omuzlarına dolanan kollar iyice agırlastıkça adamı ayakta tutmakta zorlanıyordu güç bela
" Hakan yatak odan nerde seni yatagına yatırmam gerek" dediginde ayakta durmakta zorlanan genç adam eliyle odanın diger tarafindaki kapıyı gösterdi.
Genç kadın gülumseyerek
" Hadi bakalım koca bebek şimdi uzerindekileri çıkarıp bir duş al sonra acı bir kahve seni kendine getirir" diyerek adamın gösterdiği yarı aralık kapıyı ayagı ile ittirip içeriye girdiler.
Devasa yatak odasıda diger bölüm gibi savas alanina dönmuştü.
Bu adamı bu hale getiren nedeni iyiden iyiye merak ederken bu sorunun cevabını şimdi alamayacagını bilmenin can sıkıntısı ile genc adamı yataga oturttu üzerindeki tişörtü çıkarmaya çalışırken parmakları genc adamin vücuduna dokunduğunda kor gibi bir alevde genc kadinin vucudunu sarmıştı.
Hemen gözlerini adamın cıplak vücudundan kacırırken
" Ben banyoyu hazırlayayım sanırım geri kalanini kendin halledersin " diyerek bahaneyle adamdan uzaklaşıp banyo olduğunu tahmin ettiği bölüme doğru adeta koşturdu.
Bir taraftanda kendinde meydana gelen bu tepkiye küfürler ederken bir taraftanda adama yeni kıyafetler almak için dolabın içindekileri deşeliyordu.
Çamasırların oldugu çekmeceye uzandığı sırada orada duran kutu dikkatini çekti gayriihtiyari kutuyu açıp içine baktı kutunun içinde bir sürü eski fotograf ve madalyonu gördü fotograflardan birini alıp inceledi .
Bir köpek bir çocuk ve yanlarinda hakanla birlikte iki kişi daha vardi bir piknikte çekilmiş fotograf karesinde herkes gülumsuyordu.
Köpek ve çocuga bir kez daha baktı bu görüntüler genc kadına hiç yabancı gelmiyordu.
Nereden tanıyordu yada neden böyle bir hisse kapılmıştı.?
![](https://img.wattpad.com/cover/169820182-288-k254793.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEYULA
Mystery / ThrillerHerşey genç kadının gerçekle hayali karıştırdığı rüyaları ile başladı. Yoksa gerçek dediği hayatımı bir rüyadan ibaretti? Gerçeğini arayan bir kadın ...! Rüya gibi bir adam ...! Gerçekle rüyanın uçurumlarında kol gezen bir Aşk ...! ve sadece gözkapa...