ÇL BÖLÜM 8 : TEHLİKE ÇANLARI

350 42 2
                                    

8.BÖLÜM : TEHLİKE ÇANLARI

Araba ani bir fren darbesi ile durduğunda arabadan nasıl kendimi attığımı hatırlamıyordum. Nefes nefese önde babam onun arkasında ben benim arkamda da Leyla koştururken tam önümüz de beliren polis arabalarını görmek bile aklımı kaybetmeme sebep gibiydi. Polislerin yanına geldiğimiz de, üniforması olmayan serbest giyinmiş bir adam yanımıza geldi. "Geçmiş olsun. Ben Komiser Keskin Süreyya."

Babam hafiften başını sallayarak komiserin verdiği selama karşılık verdi. Daha demin acele bir şekilde koşan kendisi değilmiş gibi şuan öyle ruhsuz ve hisleri perdeye örtülüydü ki daha demin babam endişeli desem inanmazlardı bana. " Mazhar Demirkan."

Komiser kafasını bize çevirdiğin de bende babam gibi hafiften kafamı sallayarak selamladım, Leyla arkamda olduğu için tepkisini görememiştim.

"Öncelikle sevinmemenizi tavsiye ederim çünkü Çakıl içeride değil. Ama sizin verdiğiniz raporda ki kıyafetler şuan elimiz de." Babama dönerek "Gösteriyim." diyince babam tam bir adım atmıştı ki bende ona yetişmek için adım atmıştım.

"Sen nereye?" Kalın ve acımasız sesi kulaklarımda çınlama yaparken havada ki ayağım kalakalmıştı. Ona geleceğimi söylecektim ama kelimeler yine ve yine dilime yapıştılar. "Git Leyla ile ilgilen. Ayağımın altında dolaşma." Hızla ilerlerken komiserin bana bakışında ki o illet duyguyu gördüm. Arkamı dönüp hızlıca o bakıştan kaçmaya çalıştım. Onun bakışından kurtulmuş olabilirdim ama birçok insan aynı bakıyordu. Bana acıyorlar. Acımasınlardı!

Buraya o kadar heyecanla gelmiştim ki Çakıl bulundu sanmıştım. Yine o pembe prensesin şatosuna döneceğini düşünmüştüm, yine çenesi ile sessiz eve neşe katacağını ama sonuç buydu. Sadece ufak tefek ipuçları...

Omuzlarımın çökmesine izin verip arkamı dönünce Leyla'nın yerde oturduğu gözüme çarptı. Hiç olmadığı kadar yıkılmış, hiç olmadığı kadar savunmasız bir kadın olmuştu. Bu acı onu en kötü yerinden vurmuştu. Sessizce yanına yaklaşıp oturduğum da ise ikimiz de sessizdik. Saçım hakkında tek bir kelime dahi kurmamış, ufak bir bakış dışında ilgilenmemişti bile. Zaten o ilgilensin diye de kesmemiştim o saçları. Kendimi tanıyamıyorken aynaya baktığım yüzün sahibinin geçmişte baktığım yüz olmamasını istemiştim.

"Leyla Hanım. Mazhar Bey sizi eve bırakmamı istediler." Annem cevap vermek yerine tek elini Şoför amcaya uzattı. Annemin kolunun altından tutarak ayağa kaldırmaya çalışan yaşlı adama yardım edip diğer kolunu da ben tuttum. Sessizlik hakimiyetinde arabayı bindik ve yolculuğumuz da tüm sessizliğiyle ilerledi.

" Mayra. " Bu isim. Bu isim neden yabancı gelmişti?

"Efendim anne?" Kafasını camdan kaldırmadan tekrar adımı dile getirmiş bende karşılığında yine aynı kelimeleri kullanmıştım.

"Ben annemin yanına taşınacağım. Mayra " ve yine adımı eklemişti son kısıma. Neden yabancı biriymişim gibi söylüyordu. O bana kızım demez miydi? Şimdi neden demiyordu.

Yüzümü ellerimin hapsine vurup gözlerimi sımsıkı kapattım. Bu kadar soru yeterdi. Cevapsız sorular baş ağrısı yapardı. Baş ağrısı huysuzluk. Huysuzluk da beni yorardı çünkü huysuzlanacağım tek kişi kendim olurdum.

ÇAMUR LEKESİ. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin