Sabah uyandım ve bu aralar hep yaptığım gibi Tavşanla bana kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim.Bu gün canım pankek çekmişti ve ben de malzemeleri çıkarmaya başladım.Ben yumurtayı çırparken Tavşan mutfağa geldi ve"Eee bu gün beni nasıl zehirleyeceksin?!"dedi.(dün yanlışlıkla omlete şeker koymuştum,ondan önceki gün de patates kızartmalarını yakmıştım veee ondan önce de..)ama hiç bozuntuya vermeden "O zaman gel sen yap!"dedim.Bir kaç saniye elini çenesinin altına koyup düşünüyormuş gibi yaptı ve sonra"Ben tek başıma yapamam ben en son tatlı patates yaparken patatesler tabağa yapışmıştı ama sana yardım edicem."dedi ve elimdeki yumurtayı alıp çırpmaya başladı.Ben de O onu hallederlerken malzemeleri döküyordum.Unu dökerken birazcık elime bulaştı ve ben de unu Tavşan'ın suratına sürdüm.Bana muzipçe baktı ve O da eline biraz un alıp benim suratımı boyamaya başladı (boyamaya başladı diyorum çünkü en son suratım bembeyazdı!)
...
Bizim un savaşımız bittiğinde ve pankeklerimizi hazırladığımızda tüm mutfak savaş alanına dönmüştü ama Tavşan hala bir yandan pankekleri ağzına tıkarken bir yandan da beni gıdıklamaya çalışıyordu.(Tabi o beni gıdıklarlarken ben yemek yiyemiyordum o ayrı mesele!)
En son o doyduktan ve ben de ağzıma birşeyler tıkmayı başardıktan sonra bana bakıp gülümsedi ve"Bak yemeği de ikimiz birlikte yapınca daha güzel oluyo sonsuza kadar birlikte yemek yapalım"
"Kesinlikle"dedim ama ikimiz de ne dediğinizi biraz sonra anladık ve ikimizin de suratları kıpkırmızı oldu.(Hiç pandalar kızarır mı? Gerçi Tavşanlar da kızarmaz amaa)
Ben biraz kısık bir sesle "Bu gün sahilin oraya gidelim mi?"dedim.Sanki benim sensizliği bozmamı bekliyormuş gibi kafasını salladı ve"Olurr ben de sahile gitmek istiyordum bu aralar o zaman akşam gideriz"dedi ve birlikte savaş alanımızı topladık.
....
Akşam üzerimize salaş birşeyler aldık ve sahile yürümeye başladık.Sahile indiğimizde neredeyse bizden başka kimse yoktu biz de birbirimize takılarak yürümeye devam ettik.Biraz ilerledikten sonra yolda pamuk şeker satan bir amca gördüm ve Tavşanı kolundan tutup sürüklemeye başladım.Önce ne olduğunu anlamadı ama şekercinin önüne geldiğimizde Ona pamuk şekerleri gösterdim,bana gülümseyerek amcanın yanına gitti bana ve kendine iki şeker aldı.
Yolda ben şekerimi sömürürken Oda bir yandan sahile bakıyor bir yanda da şekerini yiyordu.O arada Tavşanın telefonu çaldı ekrana baktığımda "Hastane"yazıyordu.Tavşan telefonu açıp bende biraz uzaklaştı,yanına gitmedim ama Onu uzaktan izlemeye başladım Tavşan birkaç dakikalık bir konuşmanın ardından elindeki şekeri yete düşürmüş ve "Ha-ha-hayır daha değil daha bitmemişti
,s-söz vermişti!"diye bağırmaya başlamıştı.Ben de pamuk şekerimi yanımdaki çöpe şutlayıp Tavşanın yanına koştum ve Ona ne olduğunu sordum.Birkaç dakika bana hiçbir şey söylemedi ve sadece hıçkırarak ağladı ama biraz olsun durulduktan sonra bana bakıp"A-aa-annem "dedi .Ben ne olduğunu anladım ve Ona sarıldım anne kaybetmenin nasıl bir his olduğunu biliyordum ama şu anda yapabileceğim tek şey sarılarak acısını paylaşmaya çalışmaktı.Ona sarıldığımda yine hıçkırmaya başladı.Biraz sakinleşti ve Ondan ayrılıp "Hastaneye gitmeliyiz."dedim ama kafasını "Hayır"anlamında salladı ve "Gidemem o-obana demişti,gelicekti.Sen gelme demişti,be-ben bir gün gelip sana sonunu okuycam beni b-bekle demişti "dedi,kendimi ne kadar tutmaya çalışsam da dayanamadım ve iki damla yaşın akmasına izin verdim ama sesim titremesin diye biraz daha kendimi sıktım ve "O-o zaman sana sonunu ben okurum sonunu birlikte öğreniriz,birlikte yaşarız..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRSIZ//BTS Jeon Jungkook(tamamlandı)
Fanfiction*Peki senin adın ne? -Ben adımı tanımadıklarına söylemem seni tanıdıktan sonra söylerim belki ama o zamana kadar....bana Tavşan diyebilirsin. *O zaman sende bana seni tanıyana kadar adımla seslenemezsin Tavşan. ... *Ben sana okurum,birlikte yaşarız...