DÜŞ ZAMANI 3. Bölüm

12.3K 669 35
                                    

Bu ara müsait olduğumdan günde bir bölüm yayınladım. Artık 3 günde 1 bölüm şeklinde yayınlamaya çalışacağım. Eliza olabilecek birinin resmine rastlayamadım. O sebeple bunu düşünün demek için bir resim koyamadım. Ama hayalimdeki Henry hazır :) Keyifli okumalar...

Ve iyi-kötü yorumlarınızı, oylarınızı beklemedeyim :)



~~~

Sappho umutsuzluk ormanınınkaranlık görüntüsünden korkmuştu. Ama artık kendisine ihtiyaç olmadığınıdüşündüğünden korkusuna rağmen ormanın içlerine doğru uçmaya başladı. Uçmaktanyorulduğunda kendisine uyumak için bir yer aradı. Sonunda dere kenarına yakın bir yerde birmağaraya sığındı. Yağmurda başlamıştı. Sappho biraz ıslansa da hemen perialeviyle bir ateş yakıp mağarada ısındı. O sırada mağaranın derinliklerindenbir ses geldi.

 ~~~


........................................


Eliza mı adımı nereden biliyor ki? Söylemiş miydim hayır söylemedim. Her önüme gelene ben Eliza'yım demiyorum heralde. Hele hele onun bana söylemesi gerekenleri bir falcıya neden söyleyeyim ki? Üstüme başıma bakıyorum neremde yazıyor diye. "Adımı nereden biliyorsun?" diyorum. "Annenin hayatının yarım olacağını bilirmiş gibi Elizabeth yerine Eliza koymasından yakınırken aslında adını sevdiğinide biliyorum" diyor.

Bunu bilemez işte. Adımı kazayla bir yerde duysa bile bunu kendime bile itiraf edemezken ona söylemiş olma ihtimalim yok. Mümkün değil. Yanına gidiyorum. "Bunu nereden biliyorsun ." diyorum. Bana bakıyor suratına kondurduğu gülücükle.

Elimi yakalıyor birden. Çekiyor kendine doğru. Rüyada mıyım yoksa ya da hayal mi görüyorum açlıktan? Ama elimdeki acı gerçek diye bağırıyor. Elim neden acıyor? "Yeter" deyip çekmeye çalışıyorum elimi. Bir işe yaramıyor. Sanki ortam kararıyor insanlar donuyor etraftaki. Bir girdaba tutulmuş gibi sadece gözlerine bakabiliyorum onun. Ağır çekimde yaşanıyor sanki her şey. Bir onun gözleri bir ben kalıyorum sadece.

"Eski ve yeni, geçmiş ve şimdi. Sadece kader karar verir savrulan ruhun ait olduğu yere. Sen Eliza , sana bu hakkı tanıyorum. Yarım olanı tamamladığın zaman bugüne dönebileceksin. Yarım olan yarım kalmamalı Eliza."

Elimi nasıl çektim nasıl koşup kaçıyorum oradan bilmiyorum. Kaçtım mı neredeyim onuda bilmiyorum. Ne oldu o neydi ? Ellerim titriyor. Sıkıyorum yumruklarımı. Korku filmlerindeki hayaletli evden sağ çıkmış gibiyim resmen. Korkudan 1 kilo vermişimdir kesin. Çıkmam uzaklaşmam lazım buradan.

O kadar hızlı yürüyorum ki nefes nefes kalıyorum. Durursam sanki beni yakalayacakmış gibi geliyor. Arkamda mı diye sık sık kontrol ediyorum. Delirmiş insanlar gibi hareketlerim. Bir elim kalbime gidiyor. Bu kadar hızlı atması normal değil.

Nefes al El. Nefes al ve sakinleş. Geçti bak gelmiyor peşinden. Hayaldi onlar. Kendimi teselli etmek adına kaç kez söyledim bilmiyorum bu sözcükleri. Ama bir kere daha söylemekten zarar geleceğini düşünmüyorum. Sonra bir köşeden daha dönüyorum ve bir duvara yaslanıp yaklaşık 30 dakikadır farketmediğim 2 şeyi farkediyorum.

Falcının bileğimi tuttuğu yerde dirseğime kadar giden çiçekleri ve avucumda sıkı sıkıya tuttuğum iç içegeçmiş iki hatta üç halkadan oluşan tuhaf kolyemsi nesneyi. Bunlar daha önce var mıydı? Kadın bileğime dövme mi çizmişti? İyi de bunu yapacak kadar zamanı yoktu ki? Yani 15-20 saniye oldu olmadı. Kaç dakikadır yürüyorum ? Bu süre zarfında nasıl anlayamadım ki? Uyuyorumda saçma sapan rüyalarımdan birini mi görüyorum? "Expeliarmus" diye bağırıyorum. Rüyada olsa kesin şimdi Harry Potter özentisi benin büyüsü kesin gerçekleşirdi. Demek ki rüya değil. Ne o zaman? Gitmem lazım. Güvende miyim o bile belli değil. Hemen uzaklaşmalıyım buradan. Annemin yanı bile daha güvenli geliyor bana.

DÜŞ ZAMANI (TILSIM SERİSİ 1 ) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin