DÜŞ ZAMANI 6. Bölüm

11.1K 632 38
                                    

Ve Henry beyimiz teşrif ettiler :)) Elizayla karşılaşmaları pek tatlı oldu sankim :)) Ah Henry hoşgeldin paşam :))

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ve Henry beyimiz teşrif ettiler :)) Elizayla karşılaşmaları pek tatlı oldu sankim :)) Ah Henry hoşgeldin paşam :))


DİPNOT: Pazartesi-perşembe günleri yayınlanacaktır yeni bölümler :))

~~~

Sappho kraliçenin bu kadarbasit bir şeyden verdiği ceza karşısında şok oldu. Kraliçeyi her zaman iyi veşefkatli biri olarak görmüştü. Kendisine karşı hep iyiydi. Ghopbe yanılıyordu kesin. Belki de ona yardımcı olabilirdi. Böyleliklekardeşlerine kendisinin de onlar kadar yetenekli bir peri olduğunu kanıtlamışolurdu. Bu plan iyice aklına yatmıştı. Kendisini şimdiden büyük bir zaferkazanmış gibi hissediyordu.

~~~


Yatağın sıcaklığından ayrılmam gerekiyor artık. Saat öğlen olmuştur kesin. Annem tembelliğimle ilgili uzun nutuk atmaya başlamalıydı. Birden yatakta tamamen dikiliveriyorum. Aynı oda, aynı iğrenç gecelik ve aynı lanet. Tamam Eliza. O zaman onalrın istediği gibi oynayalım.

Hemen kapıya gidip dinliyorum. Ses yok. Ve şu anda ses olmaması benim için önemli. Kaçırılmadığımdan da emin oluyorum yavaş yavaş. Kim kaçırdığı kişiye anahtarlı bir oda verip kuş tüyünden yataklarda yatırırdı ki?

Yavaşça kapıyı kilitleyip odada araştırmalara başlıyorum. Oda benim bıraktığım gibi değil. Dağıttıklarım toplanmış, her şey temiz ve düzenli haline getirilmiş. Bir masa var köşede. Masanın üzerinde renkli boyalar, tuhaf fırçalar ve bir ayna. Çekmeler dantel, kurdele, benim olmadığından emin olduğum dantelli iç çamaşırlarıyla dolu. Koyu pembemsi perdeler duvarı boydan boya çevreleyen camları süslüyor. Camların önünde çiçek desenli bir koltuk. Yatağın baş ucunda kocaman bir lamba.

Kendimi camın önündeki koltuğa atıyorum. Sonra aklıma bir şey takılıyor. Hemen koşup lambayı kaldırıyorum. Kablo yok. Yatağın yanındaki küçük dolabı çekiyorum. Arkasında priz, kablo ya da bu tarz bir şey hiç yok. Sadece burada değil odanın hiçbir yerinde yok. Bu zamanda elektiriksiz ev mi kaldı? Dağ evlerinde bile elektirik, su var artık.Dağ evi? Neredeyim ki ?

Cama koşuyorum. Nefes geri verdiğinde değerlidir. Zira ben çektiğim son hava taneciklerini ciğerlerimde haddinden fazla tutuyordum. Yanıyordu içim ama gözlerim kadar değil. Kırsaldayız belli.Camın dışında kocaman bir ağacın dalları var. Ne ağacı ki bu? Kavak mı ? Yok selvi. Çınar . Çınar.Ağacı bırak Eliza. Önümde ufak tefek tepeleri olan ağaçlarla çevrili bir yer var. Şu sağ tarafta ağaçların arasından gördüğümde bir dere sanırım. Ya da göl. Bu uzaklıktan pek seçemiyorum.Uzakta kaz ya da ördek sürüsü. Bir tane bile gökdelen olmayan tabiatla baş başayız. Evin yakınında at süren amca bey. Evin sol köşesinde çiçeklerin içindeki çardakta çaylarını yudumlayan Medusa pardon Christina ve annesi. Yine her zamanki gibi kabarıklar.

DÜŞ ZAMANI (TILSIM SERİSİ 1 ) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin