Her okuduğu kitapta güzel kızlar vardı Eliza'nın. Güzel kızlar sever, sevilir ve sonsuza dek mutlu yaşar. Şişman, kahverengi gözlü kızlar asla başrol olmazdı. Ya da şimdiye kadar...
Zamanda geçmişe gidip 24. Leighton kontunun kızı Monica olarak uya...
~Peki. Bay Sinclair, nasıl kadınlardan hoşlanırsınız?
---Kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, kıvırcık saçlı. Çok konuşkan, yemeyi seven, hafif kilolu kadınlardan.
~Bence direk Eliza gibi diyelim.
---Çok mantıklı bir öneri.
~Çapkın erkeklerden iyi koca olur derler. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
---Çapkınlık ve ben aynı karede düşünülemez. Özellikle çalıgülümden sonra.
~Evet Eliza'ya çalıgülü diyorsunuz. Neden?
---İlk tanışmamız çalıgüllerine takılmasıyla olmuştu. Bu yüzden ona uyan bu kelimeyi kullanmayı seviyorum.
~Romantik birisiniz sanırım.
---Zaman zaman.
~Ülkedeki en ünlü şakayık bahçesine sahipsiniz. Bu fikir nereden çıktı?
---Eliza'yla aramızdaki derin bağlardan biri bu çiçek. Onun yaprakları kadar zamanımız olsun istiyorum. Bu yüzden her yeri şakayık ağaçlarıyla donatıyorum.
~Buradan en sevdiğiniz kişinin Eliza olduğunu çıkarıyorum.
---Hayır. Yani onuda çok seviyorum ama ikimizde önceliğimizi Monica'mıza veriyoruz.
~Monica size sahip olduğu için çok şanslı.
---Aksine ben Eliza ve Monica'ya sahip olduğum için çok şanslıyım.
~Peki başka çocuk düşünüyor musunuz?
---Biz düşünmesek bile Monica'nın tek çocuk olma ihtimali yok. Yeni pozisyonlar üzerinde çalışıyoruz. Yeni bir şey bulduk. Neydi adı...Kama sutra.
~Peki sizi yeniden görebilecek miyiz?
---Bir yere gitmiyorum zaten. Yani buralardayım.
~Eliza'yla yaşadığınız komik bir olayı bize anlatır mısınız?
---Bir keresinde kafama erik atmıştı. Bir defasında da elma. Şimdi düşününce sanırım komik ve normal olmayan bir anımız yok.
~Son bir şey söylemek ister misiniz?
---Her an kaybedecekmiş gibi sevin yanınızdakileri. Ben kaybettim ama hayat bana bir şans daha verdi. Umarım o şansa ihtiyacınız kalmaz.
