DÜŞ ZAMANI 10. Bölüm

10.3K 629 22
                                    

Merhabalar :)) Henry bey son bölümden sonra mutlu mesut köşesinde beklemede :))) Yüzündeki gülümsemeden bahsetmeme gerek yoktur sanırım :)) Ama bu haline gülünce biraz surat astı :)) Ne yapalım ? Birinin Eliza'nın intikamını alması gerekiyordu :))

Neyse efenim. Yeni bölüm geldi iyi okumalar. Umarım keyif alırsınız . Birde fikrinizi almak istiyorum. Dı'lı ya da mış'lı geçmiş zaman kullanmam daha mı iyi olurdu yoksa bu anlatım iyi mi?Fikirlerinizi bekliyorum.



~~~

Kraliçenin kovuğu mu? Kraliçenin yaşadığı kovuk peri ülkesindeki en büyük kovuktu. Ve Ghopbe'nin bahsettiği tılsımı hiç görmemişti ama kardeşlerinden onun çok güçlü bir tılsım olduğunu duymuştu. "Onu almak seni nasıl kurtarabilir ki?" diye sordu Ghopbe'ye. Ghopbe de "O tılsımda zamanı geriye döndürme gücü var. Geçmişe dönüp yaptığım hatayı düzeltebilirsem kraliçe beni affedebilir." dedi.


~~~


Elimdeki ekmek arası jambonla kendimi evden atıyorum. Bay Darcy pardon Henry ile karşılaşmamak için 1 haftadır her sabah kendimi erkenden dışarı atıyorum. Eve gittiğimde ya kütüphanede saklanıyorum ya da odamdan çıkmıyorum. Amca beyle konuşmaya diye geldiğinde olanlar aklımda çıkmıyor. İlk öpücüğümü gecenin bir yarısı masa altında bu tarih öncesi adama verdim. Hayır kötü olduğundan değil .

Yani bir defa öpüşmüş biri olarak kıyaslayacak deneyimlerim olmadı ama izlediğim romantik komedi filmlerindeki final öpücükleri gibiydi.Hani başrol erkek kaybettiği kadını tekrar kazanmak için romantik bir koşu ya da süpriz yaparda kızı döndüre döndüre öper ya o öpücüklerden işte.

Giydiğim elbise kollarımı kapatıp bileklerime kadar iniyor. Bileğimdeki çiçekleri kimseye açıklayamam. Hele hele sanki rüzgar varmış gibi sallanmalarını kendime bile açıklayamıyorken diğerleri benim deli olduğumu düşünür. Kolyeyi ise yanımdan ayırmıyorum. Belli mi olur her an geri dönebilirim.

Evden kaçışlarımda salıncak kurulu bir erik ağacı bulmuştum. Onun yanına gidince kuş sesleri eşliğinde elimdeki sandiviçi yiyorum. Salıncak beni tarttığından ayrı mutluyum. Ben mutluluğumun içinde düşüncelerime boğulurken bir at sesi geliyor. Olamaz gizli sığınağım bulundu. Ve geleni nedense biliyorum. Hoşgeldiniz Bay Bela.

"Bende seni arıyordum Monica. 1 haftadır benden kaçıyorsun. "

"Kaçmıyorum. Sadece güzel havaların tadını çıkarmak için evden erken çıkıyorum."

"Yani seni öptüğüm için kaçmadığına inanmalıyım."

"Şunu sesli söylemeseniz? Yani söylemesen. Kaza diyelim. Ya da adrenalin patlaması. Yoksa beni isteyerek öpmediğinizin farkındayım. Yani öpmediğinin."

Ecel terleri döküyorum resmen. Beni öpmene bayıldım. Rica etsem bir kere daha yapışır mısın dudaklarıma diyemeyeceğim için duyduğum üzüntüyü ifade edemem. Atından inen Bay Bela sanki beni duymuş gibi atından inip salıncağa yaklaşıyor.

"Belki de isteyerek öpmüşümdür."

"Hadi ama. Yalan söylemek sana yakışmıyor. Neden beni öpmek isteyesin ki? Aynı çatı altında Christina gibi biri dururken hemde."

"Kendini sevmiyorsun sanırım. Öpmek için birini dudaklar yetiyor. "

"Dudaklar yetiyor ama devamı için güzel bir vücut gerekiyor çoğu erkeğe. Hem bunu konuşmasak. Kendimin bilincindeyim."

DÜŞ ZAMANI (TILSIM SERİSİ 1 ) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin