18. bölüm

8.6K 353 52
                                    

Bazen öyle anlar gelir ki çok mutlu olursunuz değil mi içiniz içinize sığmaz hatta kaybettiğiniz bir saniye bile  mutlu anı yaşamanız için korkunç gelebilir öyledir ki bu vakitler bazen suistimal bile edilebilir işte şu an tam da bu vaziyetin içerisindeydim.  mutsuzlukların ardından yorgunluklarım ve yıpranmışlıkların ardından mutlu bir an yaşayacak iken bu durum suistimal edilmiş ve mahvolmuştu.

Karşımda duran sinan'la birbirimize bakışmamız çok uzun sürmüştü.

şaşırmıştım doğrusu Sinan'ı bu kadar erken burada beklemiyordum.

Şu an çok büyük bir şokun tesiri altındaydım.

İyi de o 2. Dönem gelecekti. İçimden kendi kendime "olamaz,olamaz!" diye geçirdim.

Bugün Türkiye'ye gideceğim gün mahvolamaz?bu bir rüyaydı değil mi?

Karşımda duran Sinan bakışmayı sonlandırdı ve yanıma geldi.

"Bir yere mi gidiyorsun Eylül?"

Ben ise ona bakarak kekelemeye başladım.

"Şey ya aslında bu bavul ım ben arkadaşımda kalacaktım da ondan."

Neden açıklama yapma gereği duyuyordum ki... Ama o benim en yakın arkadaşımdı. O beni benden daha iyi tanırdı.

Sinan'ı çok severdim çok yakın bir arkadaşımdı fakat zamanlaması beni bozguna uğratmıştı.

Hala şok olmuş bir biçimde ona bakıyordum

"Sen 2. Dönem gelmeyecek miydin?"

O ise bana gözlerinden okunan,   hayal kırıklığıyla baktı.

"Mutlu olmadın mı yani?"

Hadi Eylül kır çocuğun kalbini mahvet bravo!

"Ne alakası var canım sadece sen bana öyle dediğin için şey ettim."

İyice konuşmama bataklığına doğru gidiyordum. Onun şu an çok kötü hissetmesine neden olmuştum. Çünkü onu tanıyordum. O şu an içten içe mahvolmuştu hissediyordum.

Cidden ben Türkçe cümle kurmayı mı unutmuştum!

çocuğu geldiğine daha fazla pişman etmeden elimdeki bavulu bıraktım ve yanına doğru ilerledim.

Ben yanına ilerlemişken ona bir şey söyleyecektim fakat onun aniden sarılması ile neye uğradığımı şaşırdım.

Ardından ise gördüğüm Bir çift göz ile şaşkınlığa uğramam bir oldu.

Tanrım bu nasıl bir gündü nasıl kurtulacaktım böyle bir günden?

Hemen hemen sinan'dan ayrıldım ve bir çift gözün olduğu tarafa doğru baktım o bir çift gözün sahibi yerinde yoktu.

Tanrım! Charlie bizi görüp gitmişti. yanlış anlayabilirdi, ki kim olsa yanlış anlardı.

Sinan bana bakarak bembeyaz dişleriyle tebessüm etti.

Bana öyle bakma be Sinan  sana verdiğim sözü bozdum.

                              ***

Yatağımda uzanmış bugün olanları düşünüyordum yurda gelmiş ve hemen yatağıma uzanmıştım Sinan ile yarın görüşmek için sözleşmiştik bugün yorgun olduğunu söylemiş ve yarın buluşmak istemişti bu da benim işime gelmişti zira benim de kafamı toparlamaya ihtiyacım var olacaktı.

Charlie... o ise telefonlarıma cevap vermiyordu.
Cidden bizi neden yanlış anlamıştı ki her insan arkadaşı ile sarılabilirdi.

Ah hadi ama Eylül kendini avutma diyen iç sesime karşılık verdim. Çünkü Sinan'ın sarılışı normal bir sarılış değildi. Sarılırken resmen özlem gidererek içli içli sarılmıştı. Ancak ben çok fazla karşılık verememiştim. Çünkü bana bir tek Charlie o kadar güzel sarılıyordu. O sarılmaya karşılık verememiştim. Eğer sıradan bir sarılma olsaydı karşılık verebilirdim. Ancak sonradan normal bir şekilde Sinan'a sarılmış ve dostça kolumu koluna vurarak şakalaşmaya başlamıştım. Onu özlemiş miydim? Tabiki de hemde deli gibi! İnsan en yakın arkadaşını özlemez miydi..? Ancak sadece üzülmüştüm Türkiye planları suya düştüğü , Ailemi arkadaşlarımı göremediğim ve Charlie'yle Türkiye'nin güzel yerlerini gezemediğim, temsil edemediğim için.

İngiltere Prensi ( Düzenleniyor )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin