8. bölüm

13.9K 608 120
                                    

Şişe çevirme sırası bendeydi.

Hemen çevirdiğimde james ile benim aramda durmuştu.

Evet şu an ben denis, james, anna, zach, maria ve anna'nın erkek arkadaşı jon ile beraber şişe çevirmece oynuyorduk.

Aslında buradaki versiyonu çokça farklıydı ancak ben onlara biraz daha Türk işi olanını ve daha edeplisini öğretmiştim.

James bana soruyordu.

"D mi c mi?" ( Türkçe olarak çevrildiği için D C  yazıyorum 🖤.)

Gülerek

"Cesaretli bir kızım dostum tabiki de tabiki de C "

James gülerek bana pis pis sırıttı ve

"Koridorda önüne çıkan ilk kişinin ensesine sert bir şaplak atacaksın."

Bu fikre çocukların hepsi dair gülerken ayağa kalktım.

Hiç itiraz etmeme herkes şaşırmıştı. Bu benim için çok zevkli olacaktı. Seve seve yapardım. Ama önüme çıkan ilk kişi umarım bir erkek olurdu çünkü bir kızın ensesine şaplak nasıl atacağıma dair hiç bir fikrim yoktu.
ne kadar ağır başlı bir kız olmaya çalışsamda içimde haylaz bir kız çocuğunun ruhu vardı.

Ve ben o kız çocuğundan hiç rahatsız değildim.

Hepsi pür dikkat kimin çıkacağına bakıyordu bende gözümü kapattım ve heyecanla ellerim titreye titreye beklemeye başladım.

Koridorda oturuyorduk ve hemen hemen önümden bir sürü insan geçiyordu. Benimde nazik bir şekilde avımı seçmem gerekiyordu (!).

Aslında benden gevşeği mezardaydı ama burası yabancı bir şehirdi ve yanlış anlayabilirlerdi. Bu tarz konulara dikkat etmem gerekirken, hatta ederken şimdi böyle bir şey yapmam kendimde bile şaşkınlık yaratabilirdi.

C dediğime lanet ederken bunun gerçekten cesaret gerektiren bir iş  olduğunu anlamam uzun sürmedi.

Özgüvenimi takındım ve gelen bir çocuğu durdurdum. Dualarım kabul olmuştu. Önüme bir erkek çocuğu çıkmıştı.

Çocuk soru sorarcasına yüzüme baktı. Evet hadi Eylül ne diyeceksin bakalım...

Aklıma gelen şey ile sırıttım. Arkadaşlarımın pür dikkat beni süzdüğünü hissediyordum. Yandan onlara baktım ve başparmağımla onaylar bir hareket yaptım ve çocuğa dönerek

"Bir saniye arkanızda bir şey var." Diyerek çocuğun arkasına dönmesi için bekledim.

" Anlamadım ne var bir bakabilir misin?" Benimde istediğim buydu zaten.

Kafamı salladım ve çocuğun ensesine öyle bir geçirdim ki çocuk şaşkınlık ve sinirle arkasını döndü.

Bana öyle bir bakıyordu ki açıklamaya fırsat bulamadan kendimi koşarken buldum. Çocuğun surat ifadesini gördükçe gülüyordum.

Çocuk peşimden geliyordu.

Ben ise kendimi tutamadım ve delice gülerek koşmaya başladım.

Herkes tip tip bakarken çocuk bana yaklaşıyordu.

Okuduğum okul Oxford bölümüm tıp ama yaptığım şeye bakın kovalamaca oynuyorum resmen.

Kolumdan tutulup bir sınıfa çekilmem ve kapının kapanması bir oldu.

Kalbimin heyecandan sıkışan  atışlarını duydukça içersinde bulunduğum ortamın havasını ciğerlerime kadar teneffüs ettim.

Ortamda bulunan tek ses benim ve karşımdaki kişinin nefes alış verişiydi.

İngiltere Prensi ( Düzenleniyor )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin