Iliac
Uyandığımda yatağımdaydım. Hayır bu bir rüya değildi! Iliac sen kendini şartlandırdın. Hiçbir şey rüya değildir! Koku hala burnumda. Bunun rüya olmadığı anlamanın tek yolu Hasta Odası'na gitmek. Eğer dün bayılan kadınlar oradaysa bu gerçektir. Hasta Odasına doğru yol aldım. Kapıyı açtım. Sadece doktor vardı.
"Majesteleri?"
"Günaydın. Buraya hiç 7 tane kadın getirdiler mi?"
"Hayır efendim. Yani ben bilmiyorum. O zaman Morgan'ın vardiyası olabilir."
"Morgan'ı nerede bulabilirim."
"O birkaç gün izinli. Valara Köyündeki evine gitti."
"Tamam teşekkürler. Senin adın neydi?"
"Lysa."
"Morgan gelirse haber ver Lysa."
Morgan'dan şüphelenmiştim. Bu olaydan sonra birden bire köyüne gidiyor. Aslında Lysa'dan şüphelenmem gerek. Morgan'ın oracıkta boynunu kesip denize attıktan sonra Daphne ile iş birliği kolaylaşmıştır. Ben fazla gerilim okumasam iyi olur. ARRYN! Dün gece orada uyudu! Hemen Arryn'i kontrol etmeliydim. Yavaşça odaya girdim. Odada hala o koku vardı,Acıbadem... Acıbadem okuduğum bir kitaba göre zehir kokusuymuş. Ancak acıbademin kökenini araştırmam gerek. Arryn'e baktıktan sonra kütüphaneye gidecektim. Arryn'in durumu iyiydi ve nefes alıyordu. Oh be! Bir şey unuttum. Anneme Morgan'ın gerçekten izin alıp almadığını soracaktım.
"Anne günaydın."
"Günaydın hayatım."
"Babaya günaydın yok mu?"
Gidip babamı öptüm. Babam lavaboya gidince anneme hemen sordum.
"Anne,doktor Morgan izinli mi?"
"Bilemiyorum,ayrıca Morgan diye bir doktorumuz olmadı."
Duyduklarım kanımı dondurmuştu.
"T-tamam anne."
Koşar adımlarla kütüphaneye gittim ama korkuyordum. İşte! Bitkiler ve Zehirler kitabı. Çok kalın bir kitaptır her şeyini anlatır. Zehirlerden "A" bölümüne baktım. Bingo! Acıbadem. "Zehir kokusudur. Koklayan insan ya bayılır ya da ölür. Arendelle'in Valara Köyü'nde bulunur. 1000 yıl önce Kimyager Morgan tarafından getirilmiştir. Kimyager Morgan acıbademden ölmüştür."
Tüm sözler kulağımda yankılandı. Daphne'yi aramaya koyuldum ancak hiçbir yerde yoktu. O da Valara'ya gitmiştir.
Elsa
"Ne saçmalıyorsun Iliac?"
"Anne Marina'ya sor. Lysa'ya sor."
"Lysa dün akşam öldü Iliac."
"Nasıl?"
"Saçlarını acıbademli sabunla yıkamış."
"Bu onu biliyor mu anne?"
"Bilseydi ölmezdi."
"Anne Arendelle'de ne arar acıbadem? Hele sarayda."
"Valara'dan geli... Dur bir dakika."
Anlamaya başlıyordum.
"Hele şükür anne."
"O haydutlar Morgan'ın askerleriydi ve kurban arıyorlardı. Arryn'i almadıklarına şükür."
"Anne yeni kurbanları Arryn. Her şey Arryn'in etrafında oluyor."
"Akşam Valara'ya gideceğiz Iliac. Arendelle tehlike altında."
Iliac'ı alıp bir beş çayı yapalım dedik.
"Anne bak bu Daphne."
Iliac
İğrenç Daphne buradaydı. Elinde kurabiyeler ve çay vardı.
"Kütüphaneden önce Arryn'e baktım gayet iyiydi." diye fısıldadım.
"Sağ ol Daphne."
Kurabiyeyi ağzıma attım. Tatı acıydı.
"Hey Daphne bu kurabiyenin adı ne?"
"Acıbadem kurabiyesi efendim."
Kurabiyeyi ağzımdan fırlattım ve çayla gargara yaptım.
"Bittin sen Blue!"
"Sakin ol Iliac."
Elsa
Iliac'a nasıl söyleyeceğimi bilemedim ancak öğrenmesi lazımdı. Odasına girdim.
"Gel."
"Iliac?"
"Gel anne."
"Sana bir şey söylemem gerek."
"Evet anne."
"..."
"Söylesene."
"Ya yeni kurban Arryn değil de sen isen?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frozen Love (Elsa-Jack)
FantasyOnlar kendi masallarından çok bizim masallarımızın kahramanı Onlar içimizden biri Ve onların şaşaalı hayatları buzdan ipliklerle örülüyor. Okurken Kuzey'in tüm soğuğunu içinizde hissedeceğiniz bir hikaye... Tüm hakları saklıdır. ©