Ceviz Ağacı

1.4K 56 9
                                    

Kıramadım sizi bu uykusuz halimle bir bölüm yazayım dedim 😊

Elsa

Uyanır uyanmaz saate baktım. 09.23. Daha erkendi yani benim için. Az mı uykusuz kaldım Iliac'a bakarken! Gözüm takvime kaydı. Ne! 5 Eylül mü! Ve saat 09.24! Bugün Troy Krallığı gelecekti nasıl unuturum! Banyoya vakit yok! Hemen saçlarımı taradım ve iki taraftan iki parça örgü alarak alt kısımda büyük örgüyle birleştirdim. Kırmızı elbise,yakut gerdanlık ve taçla kıyafetimi tamamladım. Koşarak aşağıya indim. Neyse ki her şey hazırdı.

"Elsa nerede kaldın?"

"Uyuya kalmıştım."

Çok geçmeden borazan çalmıştı.

"Troy Kralı Hampton Troy,eşi Kraliçe Lyra Troy ve oğulları Prens Peter Troy."

Iliac

Demek bu züppelerin bir de şımarık oğulları vardı. Troyları sevmezdim. Sanırım geçmişten dolayı. Düşüncelerimden bir ses beni aldı.

"Majesteleri."

Benim yaşlarımda biri önümde eğilmiş reverans yapıyordu. Bu Peter mıydı yoksa? Daha neler!

"Ben Peter Troy,Troy krallığının varisiyim. Siz de Iliac Frost olmalısınız."

Ne kadar kibarlık derecesinde everestlik bir tavır sergilese de hepsi aynıydı. Aynı durumda olduğumuz için hepsini ilk bakışta anlıyordum.

"Bana adımı öğrettiğin için teşekkür ederim. Ayrıca,sakın bana kibarlık numaraları yapma. Bu suratla beni etkileyemezsin. Tanıştığıma memnun oldum. Lütfen sadece odanızda kalın ve bana bulaşmayın."

"Iliac!"

Arryn bana sesleniyordu.

"Geliyorum Arryn."

Arryn

Iliac ile bahçeye çıktık. Peter'a neden öyle davrandığını anlamış değildim.

"Şımarık züppe! Oyunculuğunu gördün mü! Bence varisliği bırakıp tiyatrocu olmalı."

"Çocuk gayette ciddiydi. Şımarıklık yapan sendin. Bu gibi yerlerde keşke Peter gibi davranabilsen!"

Susmuştu,bu kadar azar yeterdi. Arkamızdan ayak sesleri geliyordu. Gelen Peter'dı.

"İzninizle." Onları yalnız bıraktım ki anlaşabilsinler. Iliac bana pis pis bakıyordu. Bu onun iyiliği içindi.

Peter

Iliac bana elini uzatmıştı.

"Kötü bir başlangıç oldu bunu düzeltmeye ne dersin? Ben Iliac Frost."

Şaşkın şaşkın eline bakıyordum. Beyaz,ince ve uzun parmaklar ve kendiliğinden pembe tırnaklar.

"Ee hadi."

Şaşkınlığımı geride bırakarak elimi uzattım.

"Peter. Peter Troy."

"Biraz bahçeyi gezelim Peter. Bu mevsimde her yer ceviz ağacıdır sana göstereyim."

"Elbette majesteleri."

"Aaa lütfen. Iliac."

"Elbette Iliac."

Az önce bana bir volkan gibi patlayan kız şimdi bir çiçek gibi şakıyordu. Şaşkındım. Hala. En iyisi soru sormaktı,susmakla bir yere varamazdım.

"Kitap okur musun?"

Bana değişik baktı. Böyle soru sorulur mu o kraliçe kızı elbette okurdu.

"Evet okurum. Gerilim romanlarını severim. Fantastikte olabilir. Ve tarih."

"Tarihe bayılırım!"

"Ciddi misin?"

"Evet,gerilim de okurum."

"Leia Winsley'nin "Cadı Cinayeti" kitabınu okudun mu?"

Ceketimin cebinden o kitabı çıkardım.

"Daha neler!"

"Yeni başladım sayılır. Jenny'nin kütüphane kapısının olduğu bölümdeyim."

"O bölümlerden sonra asıl heyecan başlıyor. 234.sayfadan itibaren tırnak yemeye başlıyorsun."

Tırnaklarını bana gösterdi.

"Bak bunların hepsi okurken gitti." Gülmüştü. Çok güzel gülüyordu. Ben de ona katıldım. Ceviz ağacından olgun cevizi alıp kırdı.

"Aç ağızını."

"Ne?"

Dememe kalmadan ceviz ağzımdaydı.

"Iyy acı bu."

"Sağlıklısı acıdır zaten." Tekrar gülmüştü. Daha sonra gözleri daldı. Ben de ona baktım. Beyaza kaçan sarı saçlarını iki yandan alıp birleştirmişti. Kaşları açık kahverengi ve inceydi. Dudakları şeftali rengiydi. Zayıftı ve uzun. Gülmeyi seviyordu. Güneş buz mavi gözlerini her an eritecek gibiydi.

"Kaç yaşındasın?"

"Hı ne?"

Anca gözlerimi alabilmiştim.

"Kaç yaşındasın dedim?"

"14. Sen?"

"12."

"Fazla fark yok."

"Çok oturduk hadi saraya dönelim. Sana kitaplığımı göstereyim."

Elimden tutmuştu ve koşuyordu.

"Hadisene! Hadi koş."

Koşarken gülüyordu. Çocuksu ve mutlu bir ruhtu Iliac. Bir an durdu. Elinden buzdan bir şey yaptı. Demek onun da güçleri vardı.

"Bu hediyemi kabul et. Kitaplarını koyarsın."

Taç şeklindeydi. Taç aralarına kitap koymak içindi.

"Teşekkür ederim."

Tekrar beni çekiştirdi. Böyle bir kızın nasıl buz güçleri olabilirdi?

Iliac

Onunla birlikteyken kalbimdeki buzlar erimişti. İlk defa bu kadar katılarak gülüyordum. İlk defa olgunluğumu bir kenara atıp içimdeki çocuğu dışa vuruyordum. Karnımda kelebekler uçuşuyor,periler dans ediyordu. Onu odama getirdim.

"Neden odandayız?"

Giysi dolabımı açtım ve dolapta ilerledim. Kapıyı açtım ve kocaman kitaplığım tüm ihtişamıyla karşımızdaydı. Peter'ın ağzı açık kalmıştı. Çenesinden tutup kapadım.

"Vay canına! Umarım kaybolmam."

"Gerilimler 3.rafta istediğini okuyabilirsin."

Kütüphanenin içinde şaşkın şaşkın ilerledi. İlk defa kendi dengimi bulma mutluluğundaydım. Ona eşlik ettim.

Frozen Love (Elsa-Jack)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin