Can Acısı...

8.3K 646 41
                                    


Sevmesini iyi bilirim,
Düşünmeyi öğrendim.
Duydum nedir can vermeden ölmek.
Artık bütün kapıları açıp kapayabilirim.
Sen anlarsın bunlar ne demek.

       Özdemir Asaf





Ağustos güneşi Urfa'nın üstünde yerini aldığında tüm şehir hareketlenmeye, yaşam kaygısı ile koşturmaya başlamıştı.

Tıpkı şehir gibi Şiyar konağında da hareketlilik çok erken saatte başlamış, açıklanacak üniversite yerleştirme sonuçları için sabaha kadar uyuyamayan Zilan ve Hazar sesleri ile tüm aileyi kaldırmayı başarmışlardı.

Zelal, sabah büyük bir heyecanla açmıştı gözlerini. İçinde tarifsiz bir mutlulukla kulağına gelen sesler ile hemen üstünü değiştirmiş, odadan çıkarak Zilan'ın yanına gitmişti.

Kapıyı çalarak içeri girdiğinde, Zilan ve Hazar'ın bilgisayarın başında didişerek beklediklerini görmüş;

" Günaydın. " demişti gülerek.

" Gel tatlım, sonuçlara az kaldı. " diyerek heyecanla elini Zelal'e uzatmıştı Zilan.

" İyi de daha var. "

" İşte anlamıyor ki bu çıban. " diyerek yerinden kalkmış, kolunu Zelal'in omzuma atmıştı Hazar.

" Uyuzluk yapma Hazar. Heyecanlıyız şurada. "

" Neysen ne! İstediğimizi alamadıktan sonra. " diyerek sıkıntıyla nefesini vermişti Hazar, tekrardan yerine oturmuştu. Tercih yaparken büyük abisi Mirza ile ters düşmemek için hiç memnun olmayarak onun istediği bölümü seçmişti.

Zelal, yüzüne yayılan gülümsemeyle iki kardeşe bakmış, içecek bir şeyler almak için mutfağa inmişti.

Seslere daha fazla dayanamayarak Azad öfke ile odasından çıkmış, sesin kaynağına, Zilan'ın odasına gitmişti. Öfkeyle kapıyı açmış;

" Sabah sabah bu ses ne Zilan. Saatten haberin var mı? " demişti.

" Ya abi niye odaya dalıyorsun? Kapı diye bir şey var! "

" Zilan! Sana ne bu ses dedim sabah sabah? "

" Yerleştirme sonuçları açıklanacak ya bugün, o yüzden çok heyecanlıyız ondan. " demişti hızla. Ardından yanında donup kalan Hazar'ın koluna vurmuş; " Değil mi Hazar? " demişti.

" Öyle abi çok heyecanlıyız ondan. "

" Heyecanınızı sessiz yaşayın beni deli etmeyin! " diyerek sinirle odadan çıkmıştı.

Azad, sinirle odadan çıktığında kapıda Zelal ile çarpışmış, Zelal' in elinde olan çaylar, üstüne dökülmüştü. Zelal acıyla çığlık atmış, elindekileri bırakmıştı.

" Çıkar şunu hemen! " diyerek Azad, panikle elini Zelal'in t-shirtüne atmış, aklına gelen şeyle hemen geri çekmişti.

" Ne oldu ya? " diyerek Zilan kapıya çıkmıştı ki, Zelal'i görmüş;

" Zelal iyi misin? " demişti panikle.

" İyiyim, yok bir şey! "

" Nasıl yok? Gel çabuk üstünü değiştir! " diyerek Zelal'in kolundan tutarak odasına götürmüştü.

Zelal, gözlerinden akmak için direnen göz yaşlarına zor da olsa engel olmuş, Zilan'ın sürdüğü krem ile acının geçmesini beklemişti. Ama geçmeyen ağrı ile tüm itirazlarına rağmen Rozalin ve Azad onu hastahaneye götürmüşlerdi.

Serçe Kuşu...✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin