Benim Olan...

4.5K 370 28
                                    


Benim sevdam ulu çam gibidir.
Ne güzde yaprak döker,
Ne de kışta boyun büker.

   Özdemir Asaf




Üst üste çalan telefonu ile açmıştı gözlerini Zilan. Söylenerek doğrulduğunda saatin 4'e geldiğini görmüş, bu saate kimin aradığını merak ederek baktığında Hazar'ın ismini görmesi ile hızla doğrulmuş;

" Hazar ne oldu? " demişti aramayı cevaplayarak.

" Zilan! "

" Ağladın mı sen? Babam, annem iyi mi? " demişti panikle.

" Korkma ikisi de iyi ama Azad abi! "

" Ne oldu abime? "

" Dün öğleden beridir ona ulaşamıyoruz. Gece arabasını buldular ama o yok. Üstelik arabası kurşunlanmış. "

Duyduğu şey ile nefesi kesilmişti âdeta Zilan'ın. Konuşmak için dudaklarını aralamış, sözcükler bir türlü dudaklarından dökülmemişti. Dolan gözlerine engel olamayarak zor da olsa;

" Neler diyorsun Hazar? " demişti gözlerinden akmaya başlayan yaşlarla. " Neden şimdi haber veriyorsun? "

" Haber versem ne olacaktı ki? Bizim de burada elimizden bir şey gelmiyor ki. Asım abi, Mirza abime haber verdi buraya geliyor. "

" Annem deliye dönmüştür. "

" Perişan oldu. "

" Tamam kapat ben hemen geliyorum. " diyerek telefonu kapatmıştı.

Bir süre içini saran acıyla ne yapacağını bilemeden öylece telefonuna bakmıştı. Dudaklarından firar eden hıçkırıkla hızla yataktan kalkarak üstünü değiştirmeye, aynı zamanda Selim'i aramıştı.

" Beni rüyanda mı gördün aşkım? " demişti Selim zor gözlerini açarak.

" Selim sana ihtiyacım var. "

" Sesin niye kötü geliyor? "

" Çünkü çok kötüyüm. Azad abimden haber alınamıyormuş, Urfa'ya gideceğim. "

" Nasıl haber alınamıyor? "

" Haber alınamıyormuş işte bilmiyorum. "

" Tamam ağlama, ben hemen geliyorum. "

Zilan, telefonu kapatarak cebine koymuş, sırt çantasını alarak odadan çıkmıştı. Selim gelene kadar gözündeki yaş durmamış, pek çok kez haber olup olmadığını öğrenmek için Hazar'ı aramıştı.

Selim gelene kadar gün ağırmış, İstanbul her zaman olduğu gibi güne hareketli başlamıştı. Selim'in yanındaki varlığı ile Zilan biraz daha sakinleşmiş yolda ayarladığı uçak biletleri ile Mirza'nın evine gitmişlerdi.

Araba durduğunda Zilan beklemeden inmiş, koşar adımlarla eve yönelmişti.  Açılan kapıyla beraber Rozalin'i görmesi ile duran göz yaşları yine akmaya başlamış, Rozalin'e sarılmıştı.

" Zilan ne oldu? Bu halin ne? "

" Yengem! " demiş devamını getirememişti.

Zilan'ın hali ile Rozalin, aklını kaybetme noktasına gelmişti. Zilan'ı kendinden uzaklaştırmış, korkuyla Zilan'a ve arkasında duran Selim'e bakmış;

" Mirza'ya bir şey mi oldu? " demişti dolan gözlerle.

" Korkma Mirza abi iyi. Ama- "

" Ama? " diyerek Selim'in sözünü kesmişti Rozalin artık ağlamaya başlayarak.

Serçe Kuşu...✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin