Kılıbık...

3.8K 304 31
                                    


İnsanlar gelmeleriyle boşluk dolduranları severler,
Gitmeleriyle boşluk yaratanlara aşık olurlar.

Özdemir Asaf



2 yıl sonra...

Yüzüne vuran güneş ile açmıştı gözlerini Zelal. Duyduğu sayıklamayla gülümsemeyerek yanında derin bir uykuda olan Azad'a bakmıştı. İçine yayılan huzur ile yan dönerek elini şakağına koymuş, uzun süre öylece Azad'ı izlemişti.

Yüzünden gitmeyen gülümsemeyle huzurla derin bir nefes almış, uzanarak tam Azad'ı öpeceği sırada birden ağzına gelen safrayla hızla yataktan kalkarak banyoya koşmuştu. Midesinin boş olmasından dolayı, sadece şiddetli kasılmalar olmuş, ve bu fazlası ile canını yakmıştı. Bir kaç dakika sonra sırtında hissettiği el ile yalnız olmadığını anlamış, çöktüğü yerde Azad'a yaslanmıştı.

" İyi misin? " demişti Azad, Zelal'in saçlarından öperek.

Zelal cevap verememiş, acıdan dolan gözlerinden akan yaşlarla başını sallamıştı. Ardından Azad'ın yardımı ile çöktüğü yerden kalkmış, yine Azad'ın yardımı ile ağzını çalkalamış, elini yüzünü yıkayarak odaya dönmüşlerdi.

" Ne oldu böyle sabah sabah! "

" Bilmiyorum ama şimdi iyiyim. "

" Kaç gündür doğru dürüst bir şey yemiyorsun. Gece de aç yattın, ondan mı acaba? "

Zelal, Azad'ın gözlerinde kendisi için olan endişeli hali ile mutlu olmuş, kalbi huzur dolmuştu. Yüzünde oluşan tebessüm ile, elini Azad'ın yanağına koymuş;

" Endişelenme iyiyim. " diyerek duraksamış; " Malum zamanlar ondan! " demişti.

Azad, Zelal'in söylediği şey ile hayal kırıklığına uğrayarak gülümsemeye çalışmış;

" Anladım. Gerçekten iyisin ama değil mi? " demişti.

Zelal, Azad'ın gözlerinde bir kez daha gördüğü hayal kırıklığı ile zor da olsa gülümsemeye çalışarak;

" Hadi ama kalk aşağıya inelim. Kendin söyledin ben çok açım. " demişti ki duydukları çığlık sesi ile korkuyla Azad'a bakmış, ayağa kalkarak Azad'ın arkasından odadan çıkmıştı.

Zilan, sabah yüzüne vuran güneşle gözlerini çok zor açmıştı. Zor da olsa yerinden doğru olmuştu ki karnında hissettiği kasılma ile öylece kalmıştı. Sabaha kadar uyuyamamıştı zaten.

Hamileliğinin sekizinci ayında olması çoğu şeyi yapmasını artık engel oluyordu. Bunlardan en büyüğü de rahat uyuyamamasıydı. Oflayarak yatağın diğer tarafında derin bir uykuda olan Selim'e bakmış, sinirle kaşlarını çatarak olağan gücüyle göğsüne vurmuştu.

Selim, derin bir uykudayken göğsüne aldığı darbe ile korkuyla yerinden çığlık atarak sıçramış etrafına bakarak ne olduğunu algılamaya çalışmıştı.

" Ne oldu Zilan? " diyerek şaşkın gözlerle Zilan'a bakmıştı.

" Ne olacak doğuruyorum kalk çabuk! "

" Doğuruyor musun? Çanta neredeydi? Anahtarları almam lazım! İyi misin? Yavaşça kalk yerinden. Korkma her şey yolunda! "

Zilan, elini karnına koyarak Selim'in şaşkınca odanın içinde dönmesine daha fazla dayanamayarak kahkahasını serbest bırakmıştı. Hamileliğini ilk öğrendikleri günden beri Selim'in her seferinde vermiş olduğu bu tepki onu her geçen gün daha çok eğlendiriyordu.

Selim, pantolonunu giymeye çalışırken odayı dolduran Zilan'ın kahkahasıyla kendine gelmiş, öfke ile bir bacağını geçirdiği pantolonu bırakarak kaşlarını çatıp Zilan'a bakmış;

Serçe Kuşu...✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin