Mutluluğun mezarları,
Yalnızlığın heykeli var…
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.Özdemir Asaf
Zelal, saatlerdir Hazar'ın ağzından laf alma çabasıyla peşinden ayrılmamasına daha fazla dayanamayarak öfkeyle Hazar'a dönmüş;
" Hazar kes şunu artık! " demişti bağırarak.
" İtiraf et kurtul! "
" İtiraf edecek bir şey yok. "
" Gözlerim, sözlerine değil gördüklerine inanıyor. Öyle ki akşamki manzara bir sanat eseriydi.
" Konuşuyorduk diyorum nesini anlamıyorsun? "
" Ne konuşuyordunuz, onu söyle? "
" Sen niye hastahaneye gitmiyorsun ki? Ablan doğum yaptı sonuçta. "
" İlk defa doğum yapmadı sonuçta. Hem, birazdan burada olurlar. " diyerek olduğu yere daha da yayılmıştı Hazar.
Zelal, sıkıntıyla nefesini vererek Hazar'ı salonda bırakarak çalan telefonunu alıp dışarı çıkmıştı.
" Tatlım tatlım nasılsın? " demişti Zilan neşeli sesi ile.
" İyiyim tatlım sen? "
" Ben de çok iyiyim. Annemi aradım ulaşamadım nerede? "
" Sıkı dur sana çok güzel bir haberim var, Ruken abla dün gece doğum yaptı. "
Zilan, duyduğu şey ile sevinçle çığlık atmış, okul kantininde olduğu gerçeğini ona dönen bakışlardan utanarak anlamış, dudaklarını ısırarak tekrardan yerine oturmuştu.
" Neden kimse arayıp bana haber vermiyor? " diyerek dudaklarını büzmüştü.
" Telaştan kimsenin aklına gelmemiştir. "
" Ablam nasıl?
" İkisi de çok iyiler. Ee konuşamadık senin gecen nasıldı? "
" Ne gecesi? " demişti anlamamazlıktan gelerek.
" Geçen gece, hiç kimsenin evine gittiğin yemeğin nasıl geçtiğini soruyorum. "
" Ha o mu? Güzel... "
" Bu kadar mı? "
" Evet Zelal o kadar. Neyse, benim şimdi dersim var, çıkınca konuşuruz. "
" Tamam tatlım öptüm. "
Zelal, yüzünde gülümsemeyle bir süre telefona bakmıştı. Arkadaşının sesindeki paniği çok iyi anlamış, başını iki yana sallayarak arkasını dönmüştü ki, Azad ile burun buruna gelmişti.
" Kiminle konuşuyordun? " demişti Azad kaşları çatık.
Zelal, hızla geri giderek aralarına mesafe koymuş, etrafına bakmıştı.
" Zilan ile. " demişti bakışlarını kaçırarak. Ardından açılan konak kapısı ile gelenlere bakmış, yüzüne yayılan gülümsemeyle; " Ruken ablalar geldi. " diyerek hızla merdivenlere yönelmişti.
Azad, gülümseyerek Zelal'in ardından bakmış, derin bir nefes alarak merdivenlere yönelmişti. Son basamağa geldiğinde Zelal'in annesinin kucağında olan küçük yeğenini kucağına alması ile olduğu yerde kalkarak içine akan sıcaklıkla karşısındaki manzarayı seyretmişti.
Zelal, kocaman gülümseyerek kucağına aldığı bebeği sıkıca tutarak hayranlıkla bakmıştı. O kadar güzeldi ki Arjin. Beyaz teni iri gözler ve uzun kirpikleri ile ablası Evin'in kopyası gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serçe Kuşu...✔
ChickLit" Benim bir adım var Serçe! Azad... Ağam değil! " " Serçe? " diyerek şaşkınca bakmıştı genç kız arkasını dönerek. İsmini bile aklında tutmayacak kadar onun için önemsiz olduğunu görmesi biraz da olsa canını yakmıştı. " Serçe kuşu! " diyerek elini...